Herkese merhaba arkadaşlar
Bugün size çok farklı ve ne desem eksik kalacak diye düşündüm kitabın yorumuyla geldim
Edebiyatımıza yön vermiş Bedri Rahmi Eyüboğlu ve aşk hayatın anlatmaya çalışacağım
Eyüboğlu hem şair hem ressam ve eşi Eren Eyüpoğlu da aynı şekilde ressam
Ama bir gün atölyede karşılaştığı Mari Gerekmezyan' ı görür ve o günden sonra da bir daha birbirlerinden uzak kalamazlar Kara dut şiirini Mari için yazmıştır
Hem Eyüboğlu'nun evli olduğunda hem de toplum baskısı açısından her ne kadar ikisi de birbirine yasaklı da olsa yine de aşklarını dolu dizgin ve kimseden gizlemeden yaşamaya çalışırlar
Çünkü ikisi de birbirini bırakırsa biri resim yapamayacak diğeri ise heykellerini yapamayacak
Kitapta kimler yok ki birçok yazarımız şairimiz yer alıyor ve savaşın izlerinden gölgesi altında sanatlarını icra etmeye çalışıyorlar sergiler açmaya çalışıyorlar kitaplar basmaya çalışıyorlar maalesef o zaman yazdıklarıyla birçok insan vatan haini ilan edilir
Mari Gerekmezyan o döneme ait bir çok tanınmış sanatçının, dönemin önemli adamların büstünü, heykelini yapıp maalesef değer görmeyen bir sanatçımız ve ödül almasına rağmen ismi geçmiyor hiçbir yerde ve zamanla birçok yapıtı hem kaybolmuş hem de unutulmuş
Aslında ikisini de kızsam da bir yerde aşkın önüne geçilemiyor galiba
Bu kitapta bir çok yerinde kurguyla harmanlanmış olsa da dönemin yazarlarını okumak güzel bir histi benim için
Yazarlarımız bu kitap için çok emek verdiği belli arkasında kaynakça da belirtmiş ayrıca ve kitabın ön yüzündeki fotoğraf Mari Gerekmezyan'a ait.