Bunun tek yolu kendini koşulsuz sevebilmektir. Koşulsuz sevgi aynen bir maymuncuk gibi, bütün kapılara uyan, hepsini açabilen tek anahtardır. Sevebilmek için birini tanımanız gerekir, değil mi? Hem de derinlemesine.
10'dan geriye say.
Şaşırdık mı bebeğim ? Evet şaşırdık :) Bir sürü reankarne hikayesi duymuş,okumuş ve izlemiş birisi olarak beni gerçekten şaşırttı ve "vay be" dedirtti diyebilirim. Hem ABD'den Afrika'ya, Japonya'dan okyanusa eşlik eden soluksuz bir macera hem de büyük bir bulmacanın ortasında buldum kendimi. Bir de hikayede kahramanların hepsinin gerçek olduğunu sonunda okuyunca vayy be :) Neresini anlatmam gerek bilemiyorum, çünkü neresinden tutsam orası kitap hakkında önceden verilmiş bilgi gibi olacak bu yüzden susmayı seçiyorum ama bir solukta okuyacağınız tadı damağınızda kalacak enfes bir çalışma olmuş :) Aslında Hakan bey de bundan daha fazlası olduğuna inanıyorum sadece epifiz bezimize dokunup geçmekle yetinmiş diyebilirim :) 10 dan geriye dakikalarınız kalsa en sevdiğiniz ya da seveceğiniz 10 dakikanızı yaşayabilmeniz ümidiyle. Sevgiler.
Kısa kısa birkaç hikayeden oluşmuş bir kitap. İlk hikaye gayet güzel, ancak diğerleri için aynı şeyi hissedemedim. İlk hikâyede eski ve tekerlekli sandalyeye bağlı hiç konuşmayan bir haber spikeri, yabancı uyruklu bakıcısıyla yaşar. Konuşmaya başladığında ise haber sunuyormuş gibi konuşur ve gerçekten bir haber sunar, sonra tekrar suskunluğa bürünür. Bakıcı yaşlı adamın sözlerinin aynısını bir sonraki haberde görünce korkar. Son konuşmalarından birinde bir kadının kocası tarafından öldürüldüğünü söyleyince, kadının adresini bulur, gider ve kadını uyarır, ancak kadın abisine haber vermiştir. Sadece ölü sayısının artmasına neden olduğunu düşünen bakıcı bir daha karışmamaya karar verir. Eski spiker en son haberini balkonun kapısına kadar gelip, aşağıya düşmemek için korkuluklara tutunan bakıcısının gözlerinin içine bakarak verir. Bakıcısı bu haberi duymamak için çaba sarf etse de, son haber kendisinin düşerek öldüğüdür.