Bu kitabı küfür etmeden anlatmak çok zor. Julia Quinn’i eğer anadolu çomarları 20 yıl bi odaya kapatıp işkenceyle bu kitabı yazdırmadıysa bu kitabı yazmanın herhangi bir mantıklı açıklaması yok. Bu kadar kadın düşmanı, iğrenç, tiksindirici bir kitap daha okumadım. Sözde “ana karakter Anthony” korku romanının kötü adamı mı, romantik bir kitapta ana
merhabaaa!! size canim serimin reklamini yapmaya geldim??? amazonda su an uc kitabi (basilanlar bu kadar) 282 lira??? guncel fiyatlari su an ne kadar bilmiyorum, takip etmedim, ben alali da bayagi oldu ama fiyatlari uygun geldi. her kitap 90 lira. tamam simdi seriyi soyluyorum 🥁🥁🥁
Ruhkoparan (ucuncu kitapta cevirmeni mi neyi degistirdiler bi suru seyi degistirmisler hala cok sinirliyim. kapagi farkli versiyondan almislar. ilk iki kitapta ismi ayni birakip ucte cevirmisler -bence komik duruyor- neyse. o kadar bekledikten sonra bunu cikartmislardi cok sinirlenmistim oyle bir ani)
Tolstoy'u okumayı zaten seviyordum ve bu kitabı tek oturuşta bitiririm diye elime aldığımda öyle olmadı. Her sayfasında bir şeyler buldum bitmesin istedim. Okumanızı tavsiye ederim hem uzun olmadığı için hemde anlaşılır ve güzel bir kitaptı. Kendime cep boyunu alarak yanımda taşırım hâlâ.
İtiraflarımLev Tolstoy · Antik Kitap · 201622,9bin okunma
Modern Kore edebiyatından Çukur!
Biraz farklı kültürlerin edebiyatını tanımak hevesiyle önce Japon edebiyatına sardım. Haruki Murakami, Osamu Daza falan derken oradan Arap edebiyatına atladım. Necip Mahfuz, Nizâr Kabbani filan... Sıra geldi Kore edebiyatına. Aradığımı buldum mu, tartışılır.
Adının hiç de önemli olmadığı bu çekik gözlü
Bu şarkı ilk çıktığında bir filmde duymuştum. Bir kadını göklere çıkarabilecek daha güzel bir şarkı daha olamaz demiştim. Dinlerken acayip havaya giriyor, her şeyin üstesinden gelebileceğimi düşünüyordum. Şu an dinlediğimde hala aynı şeyleri hissediyorum. İnsanı acayip motive ve mutlu eden bir şarkı. Kitaba başlamadan önce yine bunları düşündüm. Muhtemelen şarkıya paralel şeyler hissedeceğim dedim. Öyle de oldu. Bir kadın olarak üzerimize yüklenmiş olan her zorluğa rağmen uçmayı, mutlu olmayı ve kendimize yetebilmeyi bilmeliyiz. Hem yeni bir can dünyaya getirip hem de onunla birlikte büyüyebiliriz. Çünkü biz doğuştan aslına bu yeteneklere sahibiz. İçimizdeki sese kulak vermemiz yeterli. Etrafımızda yeteriz olduğumuzu, yenileceğimizi ve gücümüzün yetmeyeceğini söyleyen herkese inat kendi kanatlarımızla uçamaya devam etmeliyiz. Dediğim gibi zaten bunun için her şeye sahibiz.
Ne güzel bir kitap okudum. Kendime güvenim ve inancım yerine geldi resmen. Anne de olurum, iş kadını da. Kimseye ihtiyacım yok. Ben kendi kendime yeterim. Çünkü kanatlarım var ruhumda. Mutlaka okuyun
“Mutsuz olduklarını söyleyen insanlara öyle hemencecik inanmayın. Hele önce bir sorun bakalım halâ uyuyabiliyorlar mı ? Yanıt evetse, her şey yolunda demektir. Bu da yeterlidir.”
Demeyin öyle. Birileri hala Attack on Titan tişörtüyle dolaşıyor, monster ve studio ghibli posterlerini yatağının kenarına asıyor, manga parası biriktiriyor. Lütfen.
Elif
@sosyalbilim
·
03 Mayıs 16:16
İyi ki gerçekleştirmedim dediğim çocukluk hayalim otaku olmak. Deli gibi anime izlediğim, manga okuduğum, sırf çubuk kullanmak için noodle yediğim, Akihabara'da anime temalı eşyalar satın almayı ve cosplay yapıp gezmeyi hayal ettiğim, her yere anlamsız kanjiler yazdığım, japonca yazılı tişörtler giydiğim bir dönem vardı. İyi ki bitti eşdllsşsşsx
Leyla; aşk bir yokluk deniziymiş, öyle derler yani. Ve biz seninle işte o denizdeydik. Sonra sen gittin. Sen gidince ben dibe daldım. Sonra işte çıkmadım bir daha. Ordayım yani hâlâ. Hatta belki boğulmuş bile olabilirim.
Belki çocukluk yıllarımızdaki kadar mutlu değiliz ama yine de keyfimiz
yerinde. Zaten çocuk olsak, sırf o geçidi görmek bile havalara uçmamıza yeterdi. Bence hayata haksızlık etmemek adına, çocukluk yılları böyle durumlarda kategori dışı tutulmalı. Çünkü öyle güzel bir kafaydı ki çocukluk mereti, bugüne kadar ne içtiysem, ne denediysem, hiçbiri beni tekrar oraya götüremedi. Nasıl götürsün?
Tanıdığımız herkesin hayatta olduğu, ölümsüz yıllardı o zamanlar. Herkes çivi gibi, dipdiri ayaktaydı. Teyze, amca dediğimiz insanlar dahi en fazla bizim şimdiki yaşımızdaydı. İnanmıyorsan git bak, bütün o teyzeler hala en vatkalı, en permalı halleriyle ordadırlar. Rüya gibi... Sanırım bu nedenle rüyalarımda çocukluğumu görmüyorum. Bir rüyanın rüyası kolay kolay görülmüyor.
"Sana neden gelemiyor biliyor musun? Aslında kendisi bile neden gelemediğinin farkında değil. O sanıyor ki "ben gitmiyorum" ve sen sanıyorsun ki "o gelmiyor" Öyle sanarak o kendini daha iyi hissediyor ve sen böyle sanarak daha kötü. Oysa senin aslında sağlam adımlar atmayı ve almayı seven biri olduğun, tüm duygusallığına
Aldatılmıştım ve herkes de bunu biliyormuş. Hem sevdiğimden hem de dostlarımdan büyük bir bıçak darbesi yemiştim kalbime. Dediler ki senin üzülüp hastalanmandan korktuk. Doğru, haklıydılar. Bu durumdan sonra ağır bir kalp hastalığına yakalandım. Hâla kalbim acıyor. İnsanlar ilk olur öyle şeyler şeytana uymuştur falan dediler. İnsanların bile bile yaptıkları kötülükleri şeytana yüklemeleri ne adî bir hareketti. Her günah keçisi şeytandı. Asla insan kötü olamayacakmış gibi.Beni iş yerindeki bir kadınla aldatmadı, beni sokakta tanıştığı bir kadınla aldatmadı. Beni Fas’a giderek bir fahişeyle aldattı ve bilinir ki dünyanın fuhuş merkezi Fastır. Anlayacağınız her şeyi düşünüp her şeyi tasarlayıp bile bile aldattı.
Öldükten beş gün sonra geldin rüyama. Babaeski’deki eski evin oradasın. Hayır gelin çıktığın ev değil, diğeri. Biz çocukken her yazları kardeşlerinle, kuzenlerimle bir araya geldiğimiz eski mezarlığın oradaki ev. Evin bahçesine çiçekler ekilmiş. 20 li yaşlarındasın. Sanırım hiç evlenmemişsin. Bahçedeki çiçekleri suluyorsun. Çok mutlusun. O kadar
Gecenin henüz başlamadığını biliyorum, diye düşündü, gökyüzü hala aydınlık, fakat bir taş nasıl uyursa öyle uyumak istiyorum, rüyanın aldatmacaları olmadan, kara bir taş blok halinde sonsuza dek kapalı kalarak, ...
Fizik Aşkına
Vücudunu bir deney ekipmanı gibi kullanır. Her zaman dediği gibi, "Ne de olsa bilim fedakârlıklar gerektirir."
Kesik çizgileri çizme yöntemi bazı öğrencileri o kadar kendin- den geçirmiş ki, "Some of Walter Lewin's Best Lines" (Walter Le- win'in En İyi Çizgilerinden Bazıları) başlıklı komik bir YouTube vi-
Kendi Gökkubemiz Yahya Kemal Merhum'dan mülhem bir ifade.
Biz Gökkubemizi nerede yitirdik, ne zaman yitirdik, nasıl yitirdik...
…bunu buna başlayalım mı…?
Bu soruyu sormak bile aslında, bu yolculuğun ilk adımlarından biri olmalı.
Çünkü birçok insan Gökkubemizi kaybettiğimizin bile farkın da değil.
Önce meseleyi doğru ortaya koymak lazım.