Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Adorno "diken diken olan tüylerin" ilk estetik resim olduğunu söyler. Ötekinin baskınının ifadesidir. Ürpermekten aciz bir bilinç, şeyleşmiş bir bilinçtir. Deneyim yaşamaktan yoksundur, çünkü deneyim "varlığın özsel başkalığının alışılmış olan karşısında kendini açığa vurduğu acıdır öz olarak". Her tür acıyı yadsıyan bir hayat şeyleşmiş bir hayattır. Yalnızca "öteki tarafından dokunulmuş olmak"tır hayatı canlı tutan. Aksi takdirde aynının cehenneminde hapis kalır."
Dostoyevski'nin hayatını değiştiren olay neydi biliyor musunuz? Kendi idam sahnesi... Çar'ın baskı döneminde, arkadaşlarıyla bir sohbet grubu kurmuştu. Yakalandı. 28 yaşında idam isteğiyle yargılandı. Mahkemenin sonucunu beklediği gece hücresinden alındı. Ölüm kararı yüzüne karşı okundu. Papaz günah çıkarttırdı. Gözleri kapalı olarak bir direğe bağlanıp, müfreze karşısına geçirildi. "Ateş" emrini beklerken gerçek karar bildirildi kendisine... Aslında mahkeme 8 yıl hapis vermiş, Çar bunu 4 yıla indirmişti; ama ona ders olsun diye böyle bir gösteri planlanmıştı. Böylece "ölüm"le tanıştı; oysa bu sefil oyunda asıl keşfettiği şey, "yaşam"dı. Stefan Zweig'a göre 4 yıl sonra yaralı parmaklarından zincirleri çıkardıkları zaman sağlığı bozulmuş, şöhreti uçup gitmişti, ama kırık dökük bedeninden her zamankinden daha parlak fışkıran tek bir şey vardı: Yaşama sevinci... Durumu en iyi anlatan cümle Nietzsche'nindir: "Hayatı kaybetmenin kıyısına yaklaşanlar, onu daha iyi tanırlar"..
Reklam
Faik Baysal
Muharrem Dayanç
Muharrem Dayanç
: "Türk edebiyatında en çok ilgimi çeken bahislerden biri “yazarlar ve anneleri”dir. Konu bu kadar genel değil elbette bahsi biraz daha daraltarak söylemek gerekirse “küçük (hatta çocuk) yaşta annesini kaybeden yazarlar”dır. Başlangıçta Tevfik Fikret (12), Ahmet Hâşim (7), Yahya Kemal (13), Ahmet Hamdi Tanpınar (14), Ziya Osman Saba
HAKSIZ YERE BİTEN HAYATLAR
Yasin Bey’in sağ kolundan tutan bir asker, sol kolundan tutan diğer askerle birlikte rutubet dolu, dar, karanlık koridorda ilerliyorlardı. Yasin Bey etrafı detaylıca inceliyordu. Nasıl olsa ömrünün geri kalanını burada geçirecekti. Dar uzun koridordan bir süre daha ilerledikten sonra sağ koluna girili olan asker Yasin Bey’in kolunu bırakıp
Ne güzel sela okunuyor... Bir gün hepimizin selası okunacak. Kimisi, ruhunun meğer ne kaynaklı ve neyin üflemesi ve neyin sonsuz esmalarını kendinde barındırdığını idrak ederek, arzuladığı her şeyin gerçekleştiği sonsuz özgürlüğe kaçacak. Kimisi, kendi bilincinin mikro evrenine sıkışmış halde, kendinden ve kendi potansiyelinin yarattığı, karanlıklar aleminde hapis hayatı yaşamaya devam edecek.. Etrafında, kendisine eziyet veren ve kendisine saldıran her bir negatif varlığın, aslında kendi karanlıklarının dışa yansıyan aynasal bir görüntüsü olduğunu da hiçbir zaman fark edemeyerek... Çünkü ayette dediği gibi; Burada kör olan, ahirette de kördü...
Dostoyevski 'nin hayatını değiştiren olay! Kendi idam sahnesi... Çar'ın baskı döneminde, arkadaşlarıyla bir sohbet grubu kurmuştu.Yakalandı.28 yaşında idam isteğiyle yargılandı.Mahkemenin sonucunu beklediği gece hücresinden alındı.Ölüm kararı yüzüne karşı okundu.Papaz günah çıkarttı. Gözleri kapalı olarak bir direğe bağlanıp, müfreze karşısına geçirildi. "Ateş" emrini beklerken gerçek karar bildirildi kendisine... Aslında mahkeme 8 yıl hapis vermiş. Çar bunu 4 yıla indirmişti; ama ona ders olsun diye böyle bir gösteri planlanmıştı. Böylece "ölüm"le tanıştı; oysa bu sefil oyunda asıl keşfettiği şey, "yaşam"dı. Stefan Zweig'a göre 4 yıl sonra yaralı parmaklarından zincirleri çıkardıkları zaman, sağlığı bozulmuş, şöhreti uçup gitmişti, ama kırık dökük bedeninden her zamankinden daha parlak fışkıran tek bir şey vardı: Yaşama sevinci... Durumu en iyi anlatan Nietzsche'nindir: "Hayatı kaybetmenin kıyısına yaklaşanlar , onu daha iyi tanırlar."
330 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.