Sözü bilge insan Saint Exupery'e bırakalım: 'Sadece tek bir gerçek haz vardır: insanlarla bir arada olabilmek... Sadece para ve kazanç için çalışırsak kendimize bir hapishane inşa eder ve bir münzevi gibi kendi kendimizi içeriye kilitleriz. Para sadece cüruftur ve hayatı yaşanası kılan hiçbir şey cürufla yaratılamaz... Seni daha zengin kılacak olan, sadece dönüşecek olduğundur, çünkü sen tohumsun.
Sayfa 143Kitabı okudu
İnsanoğlunun kendi ihtiraslarının bir hapishane hücresinden daha korkunç bir esaret olduğunu anlamıştı Ali Yekta Bey.
Sayfa 214Kitabı okudu
Reklam
Sizler onlara yalnızca neler yapmaları gerektiğini söylemekle yetiniyorsunuz.Ama nasıl? Bunu hiç belirtmiyorsunuz.Bütün yaptığınız onları azarlamak ve cezalandırmak.Ne aptallık. Çocuklarınız bu aptallığı ciddiye alırsa,büyüdüklerinde zavallı günahkarlar oluyorlar.Kulak asmadıklarındaysa İnançsız olup çıkıyorlar.İnançsızlığa tepki olarak da Katolikliğe ya da Marksizm'e sarılıyorlar.Sizin oralarda binlerce hapishane, kilise ve komünist hücresi olması çok doğal.
Düşünmekten başka yapacak hiçbir şey olmadığı bir hapishane hücresinden bile gerçek olanı görebilir insan.
«EVLENMEMİŞLER, çünkü bir yılları eksikmiş. Tam olarak bu kelimeyi kullandı. Eksik. Tıpkı börek için yirmi sekiz stotinkas veya ev için iki milyon eksiğinizin olması gibi. Tıpkı aniden aklınıza tatlı yapmak estiğinde, bazen un veya başka bir malzemenin eksik olması gibi. Ama bu aniden akla gelen bir şey değilmiş. Bu düğünü planlanmışlar. Bir yıl sonrası için. Sonra o yıla bir şey olmuş. Onu bir şey içine çekmiş. Kışla mı, hapishane mi, ya da başka şehre tayin. Eksik yıl, peşinden tuhaf bir zamanı sürüklemiş. Böylece bugün hem geliyormuş, hem gelmiyormuş. Ve tüm günler böyleymiş. Eksi bir gün, eksi bir yıl, eksi sonraki yıl, eksi bir hayat.»
Sayfa 29
Korku kültüründe otorite durumunda olan insan, öğretmen ya da anne baba çocuğun gelişmesini engelleyen bir hapishane yaratır..
Reklam
Aşk bir mahpusluk değildir.Aşk koskocaman bir hapishane olan dünyanın açık kalan tek kapısıdır.Kaçalım mı sevgilim o kapıdan?Hadi gel artık tut elimden.
Etrafımızdaki hapishane duvarlarını yıkıp özgürlüğe koştuğumuzda aslında daha büyük bir hapishanenin geniş bahçesine doğru koşuyoruz.
Sayfa 128
"Beni nereye götürdüklerini soruyorum, gidince öğreneceğimi söylüyorlar. Beni neyle suçladıklarını soruyorum, yanıt vermiyorlar. Sorgudan sonra üstümdekileri çıkartırıp numaralı bir hapishane giysisi giydirmişler, kemerlerin altından geçirerek götürmüşler, bir kapıyı açıp içeri itmişler ve arkamdan kilitleyip gitmişlerdi. Bir tek hiçbir şey söylemeden dolaşan, arada sırada kapıdaki delikten içeri göz atan eli tüfekli bir nöbetçi kalmıştı. İşte o zaman çok kötü olmuştum. Anımsıyorum, beni o zaman en çok etkileyen şey, sorgumu yapan jandarma subayının bana sigara ikram etmesiydi. İnsanların sigara içmeyi ne kadar sevdiklerini bildiğine göre, özgürlüğü ve ışığı ne kadar sevdiklerini de, anaların çocuklarını, çocukların analarını ne kadar sevdiklerini de biliyordu. O zaman niye beni değer verdiğim her şeyden acımasızca koparıp vahşi bir hayvan gibi buraya kapatmışlardı. Böyle bir şeye nedensiz katlanmak mümkün değildir. Tanrı'ya ve insanlara, insanların birbirlerini sevdiklerine inanmış biri, böyle bir şeyden sonra bunlara inanmaktan vazgeçer. Ben o zamandan beri insanlara inanmaktan vazgeçtim ve kin duymaya başladım."
Sayfa 421 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
" Hapishane hücresine benziyor burası, Bay Stevens. Tek eksiği köşeye konacak küçük bir yatak. Mahkumların son saatlerini geçirdikleri bir yer izlenimi yaratıyor insanda."
Sayfa 141 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.