ORWELL'ca DAS KAPİTAL
Hiç topluca nereye doğru gittiğimizi düşündünüz mü?
Hiç olmazsa şöförün uyuduğunu fark eden hareket halindeki bir otobüs yolcusunun otobüsün nereye gittiğini, yolculuğun nasıl sonlanacağını düşündüğü kadar olsun...
Hiç olmazsa bu kadarcık...
Beş parasız bir İngiliz Paris'te ve Londra'da açlık oyunları oynarken meselenin bu sefalete nasıl evrildiğinin fotoğrafını çekmiyor elbette.
Ama mevcut hali harika bir şekilde resmediyor.
Bunu yaparken de oldukça objektif.
Kalemiyle bir tarafı tutmuyot Orwell usta.
Betimlemeleriyle okuyucu kendini konumlandırıyor.
Kitabı okurken aklıma geldi.
Hızlı bir trenle yarışırcasına sağa sola bile yalpalamadan bu yaşanmış Orwel'ca anlatılan distopyaya mı yuvarlanıyoruz diye.
Orwell 80 yıl öncesinin sefil ve çaresiz işçi sınıfının portresini çizerken bizim bir sonraki durağı bilmeden tarif etmiş olmasın sakın?
Açlığın, gelir adaletsizliğinin ,vicdanların avurtlarını çökerten duyarsızlığın hükümferma olduğu bir gelecek mi varış yerimiz?
Yoksa zaten bunu şu anda yaşıyor muyuz çaresizce?
Haberlerde sessizce geçiştirilen sefalet intiharları bunun habercisi mi?
Adaletsizliğin ve buna teşne bir topluluğun sonu açlık mı yoksa?
Ama cevap çok da grift değil.
Bunlar daha iyi günlerimiz bence.
Tarihi not edip yazın bir kenara.
Orwell'ı farklı kılan başka bir fark da sefaleti gösterip sosyalizme razı etmeye kalkmamış.
Çözüm de sunmamış.
Sadece sefaletin benliğinde meydana getirdiği farkındalıktan bahsetmiş.
Okunası, okudukça okumaya teşvik eden bir kitap "Paris ve Londra'da Beş Parasız".