Bir iç ses, yutkunmaya izin vermeyen, sineye doğru inip tekrar boğazda düğümlenen. Hıçkırıklarını duyup bir çocuğun. Kimsesiz yalnızlığında kala kalırken, uzak bir ihtimali değerlendirmek, o bilinmeyen çaresizliği yalnızlığı dindirmek. Belki geç kalınmış, belki olması gerekenden de erken. İnsan çoğu zaman kendi kendisinde birikir, bir yığın olur kendi kafasının içinde, o yalnız anlarında. Bazen çok derin bir sevinçle, bazen hüzün, bazen kirli eşya gibi yüklü ve ağır. Düşünceyi alaşağı eden mesafelerin uzunluğunda kaybolmak ister bunun için.. Bir yol vardır her daim. Bu anlarda o yolu geriye doğru yürümek ister, kendi içinde geriye doğru bir kopuştur bu. Toplum ilerler oysa; unutur, sindirir toplum, herşey geçer onun için, yarınlara adapte olur toplum. Geriye yürümek kabul edilebilir birşey değildir çoğu zaman. Düşünce kendisine tekrar eder o fikrin merkezinden uzaklaşmak için, geriye gitmeli baştan başlamalı. Yeniden bakmalı, yeniden görmeli. Çünküleri, fakatları ve bağlaçları, akışa çalım atan herşeyi bir tek seferde görmezden gelerek, geçmişin dipsiz çukuruna kendini bırakmalı. Boğulmayı göze almalı.
-Harun Küsmüş