Tezgahta domates satan pazarcıyla fiyatta anlaşmak kadar kolay değildir ilişkiler.Ne pazarcının bitireyim de gideyim telaşı olur,Senin kalbinde.Ne de ucuz olsun diye çürük çarık sevdalar taşırsın içinde.Sevmek zor,Güvenmek mümkün değil.Şimdi akşam pazarı,Ucuz birliktelikler kapış kapış bu devirde.Birazdan biter her şey,Yerler ezilmiş pişmanlıklar içinde.Sonra mı? Sonra sıra çöpçülerde...
“Neyi arıyorsan sen O'sun" der Mevlana...
Zulmün peşindeysen zalimsin, aşkı arıyorsan aşık...
Elinden tuttuğumuz her sevgili, bizi sürükleyip, kendi iç dünyamızın derinliklerinde bir keşif gezisine çıkarır.
Her ilişki, benliğimizde bir kazıdır aslında, her sevda ruhumuzun bir başka yüzü...
Her aşkta kendimizi ararız; o yüzden
Bir kez sevme hakkım vardı.. Ve ben milyonlarca insan içinde bu hakkımı senden Kullandım...!
Nerden bilebilirdim senden sonra, birisi aşk dediği zaman, dudaklarımda sus, gözlerimde yaş kalacağını..
Bir kere giyilen her eşya ikincisinde biraz daha bollaşır..
Sen tam olmuştun üstüme?
Şimdi kim gelse, bedenime göre aşk bulamıyorum...
AŞK; Bilmektir Ey Sevgili! Bir Tek Yârı Bilmek, Onu Candan Daha AZİZ Bilmektir. Ondan Gayrı Bildiklerinin Hiçbir Şey Olduğunu, Dünyanın Onunla Mana Bulduğunu Bilmektir.. Onun Selamı ile Gelen BELA Olsa EYVALLAH Diyebilmektir. HZ. MEVLANA
O kadar yabancıydın ki bana,
Kalbimde olmana rağmen,
Bilmediğin bir yerde gibiydin sanki.
Ne bana ne de sendeki bana alışabildin.
Beni de geri vermedin.
Kendinle birlikte bitirdin.
Şimdi hem sensiz hem de bensizim.
Meğer ne zormuş unutulan olmak.
Unutamadığının seni unutması...
Hiç olmamışsın gibi, hiç yokmuşsun gibi...
Hayata dair takatin olsaydı biraz
Ömür sayfalarını açmaya zaman bulabilirdin
Anladım ki tükenmeye takatin yok
Çünkü ömür, tükenmekle varolmak arasında
İplik dokuyan bir çizgi gibi değil mi
İster kalemi al devamını getir,
İster silgini al sonunu getir,
Ama yine de şunu bil,
Ömür yaşanmak için vardır
Bir çırpıda silinmek için değil...!!!!
Oysa söz konusu Vatan'sa, seksen yaşında dedem de düşecekti yola, onbeş yaşında Memedim de. Ne Şerife Bacının top mermisinden önce aklına gelecekti bebeği, ne de yirmi yaşındaki Nene Hatun, benim üç aylık kızım var deyip oturacaktı evinde. Seyid onbaşı, bir çırpıda "Bismillah" deyip yüzlerce kiloyu alırken sırtına, diğer yanda Mustafa Kemal, "Ben, size taarruz emretmiyorum;ölmeyi emrediyorum!" diyecekti. Daha onbeş yaşında cepheye koşan Mehmetler, analarının dizinin dibinde değil, düşmanın gözünde büyüyecekti. Ve emperyalistler; "Türk gibi güçlü, Türk gibi yürekli" sözünü, bir kez de ÇANAKKALE'de öğrenecekti. Ruhunuz şad, mekanınız Cennet olsun şehitlerim.
Daha önce niçin seccadeni serip O’na hissiyatını anlatmadığını düşün.
Niye bu kadar boş zamanın varken O’na zamanını ayırmadın?
Rabbim senin derdini zaten bilmiyor mu?
Derdin ilâcı da O’nda değil mi?
Niye anlatmıyorsun?
Oysa Efendimiz (asm) demiyor mu: “Ayakkabınızın bağı dahi kaybolsa, O’ndan isteyin.” diye.
- Affet Rabbim, duâlarımız bu kadar az
bu kadar soğuk olduğu için affet bizi...
Basit biri değilim..
Gözlerimi kanatırcasına ağladığım gecelerim var,
Ve kahkahalara sarılmış anılarım.
Herkes kadar dertli,bazılarından fakir, çoğundan zenginim.
Taşıdığım hayallerim, söylenecek şarkılarım, paylaşılacak dostluklarım var.
Bilmeyene sevmeyi öğretecek kadar büyük bir kalbim,
Gidene beddua edemeyen bir dilim var..
Yüreğimi korkak büyütmedim. "Kaybettiklerim; dağıttığım servetimdi..