"İnsanın hayat karşısında şaşkına dönmesi, onu varoluşsal evsizlik haline sokar. Şaşkın insan, evsizler gibi ortada kalakalır. Kapının önünde olup da, içeri girememek gibi bir durumdur bu. Yaşadığı dünya insanın evi olmaktan çıkar. İnsanın içi, endişe ve korkularla sıkış tıkış olur. Kişinin dünyayla bağı kopar. Hayat ona yabancı gelir. Ancak bu durumu nasıl yönlendireceği her zamanki gibi kişinin kendine kalmıştır. Yaşanan her olayı insan, lehine çevirebilecek bir güce sahiptir. Eğer yönetmeyi bilirsen, bu hal insana yeni kapılar açar; kişinin kendisine ve hayata yeni bir açıdan bakma fırsatı verir."
ne eski bir tango melodisi, ne de siyah önlüklü bir mektepli kız resmi, hayır beni on sekiz yıl evvelki o tatlı hatıraları alemine atan, gazetede götürdüğüm iki satırlık, kupkuru, alalade bir kiralık ilanı oldu.
o anda pendik sahilleri birden gözümde canlanıverdi. o köşk...o köşkün bizim bahçeye bakan penceresi...ve o pencereden mahinur...sarı
Genelev Çiçekçisi
Selim'in cesedi iki gecedir çiçeklerin arasında yatıyordu.
Sırtüstü düşmüştü, çiçeklerin saplarını kesmek için kullandığı bıçak,
kalbine saplanmıştı. Cumartesi gecesi öldürüldüğünü düşünüyorduk.
Katil onu öldürdükten sonra kapıyı
çekip çıkmış olmalıydı.
Araya tatil girince çiçekçi bir gün kapalı kalmış, cesedi bu
Güz geldi mi göçüp gidiyorsun buralardan
Mahzun kalıyor kalbim ve gözlerim..
Sen sevgileri ve yolları hatırlatıyorsun bana
Turnam, bir gün bırakmayacağım peşini,
Ömrüm oldukça ardından geleceğim..
Bir yamalı yelkenden sular damlayacak,
Veya gemici şarkıları söyleyeceğim bir şilepte.
Merhaba rüzgar diyeceğim, merhaba maden kömürü
Verin
İnsan sadece iki şekilde huzur bulabilir: O yeniden bir hayvana dönüşebilir. O zaman o tek olacaktır, o zaman hiçbir bölünme olmayacaktır, o zaman huzur olacaktır, sessizlik, ahenk... Ve milyonlarca insanın yapmaya çalıştığı şey farklı şekillerde hayvan olmaktır.
Savaş insana yine hayvan olma şansı verir; bu yüzden savaşın büyük bir çekim gücü