164 syf.
9/10 puan verdi
"Hepyek," İhsan Oktay Anar’ın hayranları ve fantastik edebiyat severler için kaçırılmaması gereken bir eser. Zengin anlatımı, derin karakterleri ve İstanbul’un mistik atmosferini ustalıkla yansıtmasıyla dikkat çeker. Anar’ın edebi yeteneği, bu kitapta da kendini güçlü bir şekilde hissettirir. Eğer tarih, mistisizm ve fantastik unsurları bir arada barındıran romanlardan hoşlanıyorsanız, "Hepyek" sizin için keyifli bir okuma deneyimi sunacaktır.
Hepyek
HepyekSeray Şahiner · Everest Yayınları · 2019516 okunma
Bir zamanlar Hıristiyan­lık insanlığı ölümle bir arada yaşamaya, ölümü öğrenmeye, ölüme hazır olmaya alıştırmıştı -çilecilik (mortification) bir Hıristiyanlık kavramıdır. Çile çekmek, yaşarken ölmek, ölü­me hazırlanmak demek. Ölüme hazırlanmak için ne yap­mak gerek bilmiyorum, De imitatione Christi bunu her daim söyler, memento mori (ölümü hatırla): sadece Stoacılar değil, özellikle de Hıristiyanlar. Hem sonra öte dünya var: yaşama­ ya o zaman başlarsınız, hayat ölünce başlar! İnsanın ölümle bir arada yaşamasını sağlayan da bu. Huzur içinde ölünüz... Şimdilerde bu inançlar zayıfladı...
Sayfa 72 - MonoKL Yay. 1. Baskı: Temmuz 2012
Reklam
İçimi durduramıyorum, sana gidiyor Sana bağıramadan bağırıyorum. Bağıramadan bağırmak. Bu ne demek biliyor musun? Bu sessizce ağlamak, hıçkıramadan ağlamak,kalbe batan her bir iğne için oflayamamak, vücudundaki tüm kemiklerim kırık olması üzerine hareket etmek kadar acı verici birşey. Ben, ben olmaktan çıkıyorum. Sen olmadan ben olamıyorum
Karanlıkta bıraktın beni. Issız bir karanlıkta. Hani yanımda olacaktın. Yine olmadın. Yine ben düşerken tutamadın. Her düşüşümde yanımda olacaktın düşmeme izin vermeyecektin. Hepsi yalanmış, her dediğin yalan. sen yalanmışsın. En çok da sen yalanmışsın. Hep sen. "Severken vazgeçmiş insanı, hiçbir şeyle korkutamazsınız." Korkuları yenme zamanı sen gittikten sonra başladı. Zamanı gelmişti rüyadan uyanmanın. Gözlerinin içine baktıkça huzur kaplardı yüreğim hiç olmadığı kadar. İlk defa bir çift göz bebeğinde kaybolmaya kapılmıştı kalbim. O kadar güzel bir kayboluştu ki o, bulunmak istemezdim. Zaman su gibi geçti seninle iken. Sensiz ağır ağır işledi saatler. Bu kalbime ilk defa bir itirafta bulunabilmiştim. İlk defa. Daha da geçemem, başka bir şeye ikna olmaz kalbim. Şuan kapıyı çarpıp gelsen, "selamun aleyküm"diyerek bir giris yapsan, napıyon gundi desen, içimden sana kafa atmak geldi desen ve tabi teşebbüste bile bulunmasan, bir bozuk plak gibi oflasan ve ben oflamandan ürksem, sana her çay verişimde o ilk içtiğin çayı hatırlasan ve içmekte tereddütle kaldığını bana belli edip beni sinir etsen, yine mutlu olurdum.Sen beni her zaman bir şekilde mutlu edebilirdin. Ve bunun yanında da mutsuz da edebilirdin. Ama mutsuz olmayı da sevebilirdim. Seninle iken sevebilirdim mutsuz olmayı.. 0310211055
Hiçbir zaman anlamayacaksın Ben senin her sözüne saatlerce ağlayabilirim, her görüldü atmada da , her cevap vermeyişine de. Her bir sözüne, her bir davranışına günlerce de ağlayabilirim, aylarca da . Sen bu kalbimi hiç anlayamadın ki. Sen beni de hiç anlamadın.
Benim pederin iç ses :)
* "Artık bu serseri hayat epeyce sıkıntı vermeye başladı ." *
Yapı KrediKitabı okuyor
Reklam
Aidiyet
Ne ilkbahar, ne sonbahar senindir Ne doğan ay, ne yağan kar senindir Öyle fakirsin ki hiçbir şeyin yok Ne bu dünya, ne de mezar senindir…
Ölüm gibi gözleriniz... "Bu bir, iltifat mı?" Hayır bayım, bu bir iltifat değil. Siz, ölümün ta kendisisiniz. Ah, ne zor şimdi bunları size anlatmak. Sessiz bir intihar gibiydi gidişiniz. O günden beri kalbimi uzun ve korkunç duvarların arasında saklıyorum. Ve artık o kadar korkutucu gelmiyor o duvarlar. Kendimden ve kalbimden bir hayli uzağım. Bir hataydı sevmek. O simsiyah kalbinize, papatyalar açtırmak imkansıza yakındı. Artık, gülemiyorum. Artık, sevemiyorum. Artık, ağlayamıyorum. Artık, kahkahalar atamıyorum bayım. Bakmayın öyle gözlerime. Zira ben daha hiçbir şey anlatmadım. Siz, sizi seven kadını, çoktan öldürdünüz. Boğdunuz onu. Nefessiz bıraktınız. Çırpındı önce, kurtulmak istercesine, bakmadınız gözyaşlarına. Gözlerinizdeki acımasızlığı gördü ve çırpınmayı bıraktı. Bilemezsiniz siz. Sahi siz, hiçbir şeyi bilemezsiniz. Ben, katilimi sevdim, ölümüm kaçınılmazdı. İnanmak istedim, aşk ve güzelliğe. Oysa ben şimdi bunlardan çok uzağım. Gözlerimden okunmaz artık hüznüm. Siz, içimdeki mutlu kız çocuğunu, çoktan boğdunuz. Artık, hiç olmayacak hayaller kurmuyorum. Çiçekleri izlemiyorum.
uzaklara sürdüğümüz atların ardından göçebeler de çadırlarını toplayıp gittiler yeni bir mevsimin eşiğindeyiz şimdi dokunamadan geçip giden kış gölgesini kuytusunda saklayan ben
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.