Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
28.04.2024
Konuşmak ne kadar tuhaf değil mi? Herkes her şeyi konuşur. Her şeyi konuşur ama ne konuşuyor? Keşke bazen insanlar konuştuğu kadar dinlemeyi de bilse. Herkes dinleyemez herkes herkesi dinleyemez. Dinleyen de zaten anlamaz. Belki çok insanı dinler seni ama çoğu da anlamaz. Acı çekmeyen insan anlama yetkisine sahip değildir ne kadar çok konuşursan konuş belki seni dinler ama seni anlayamaz. İnsanlar dinlenmek için değil anlaşılmak için konuşurlar. Bazen sevgiden çok anlayış önemlidir. Beni sev beni çok sev ama beni anlamadığın sürece sevgin beş para etmez. Beni say bana çok saygı duy ama anlattıklarımı anlamıyorsan, düşündüklerimi anlamıyorsan saygın beş para etmez. Ama işin kötü yanı da şu değil mi zaten: İnsan bazen öyle bir seviyeye gelir ki değil anlaşılmak sadece dinlenmek ister. Hatta bazen dinlenmek bile değil sadece konuşmak ister. Yargılanmadan, sözü kesilmeden, yaptıkları yüzüne vurulmadan sadece konuşmak ister. Ve bazen konuştuğu kişinin bir insan olmasının önemi olmadan.
Günümüz insanını ne bilgisizlik ne doğa ne de hastalık öldürecektir. Şimdiki muazzam ve silahlı uygarlığı yok etmekle tehdit eden tehlike yine insanın kendisidir. "O her zamankinden iyi yaşayabilir, ama nasıl yaşaması gerektiğini her zamankinden daha mı az bilmektedir?" İnsan kim olduğunu bilmeden başka bir şeyden nasıl söz edebilir?17
Sayfa 28 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
Reklam
Oysa Gençlik
Ne tuhaf değil mi? Hayatın içinde, kendi varlığını unutacak kadar kaybolmak. İşte böyle bir yolculukta buldum kendimi. Çocukluğumun kaybolup gittiği, gençliğimin ise adeta birer gölge gibi yanımdan süzüldüğü bir hayatın içinde kayboldum. Bir zamanlar, hayatın ne kadar karmaşık olabileceğini hayal bile edemezdim. Çocukluğumun o masum günlerinde,
Ne tuhaf değil mi? İnsanı yıpratıyorlar yıpratıyorlar, tanınmayacak hale getirene kadar uğraşıyorlar. Sonra dönüp çok değiştin diyorlar. Cemal Süreya
Birden düşümde koltuğa oturmuş durumda tabancayı elime aldığımı ve kalbime, başıma değil kalbime dayadığımı gördüm; oysa önceden kesinlikle tam şakağıma ateş etmeyi düşünmüştüm. Göğsüme tabancayı dayadıktan sonra bir iki saniye bekledim; mum, masa karşımdaki duvar birden hareket etmeye, dalgalanmaya başladı Hemen tetiğe dokundum. Bazen düşünüzde
Sayfa 777 - 778, 779, 780, 781, 782 Yapı Kredi Yayınları
UZAYLI KOCAKARI (Ursula K. Le Guin - 1976) Menapoz, akla gelebilecek en cazibesiz konu herhalde; bu da ilginç, çünkü menopoz hâlâ bir tür tabu kırıntısına sahip olan pek az konudan biri. Menopozdan ciddi bir biçimde söz etmek, genellikle huzursuz bir sessizlikle karşılanır; alaycı bir atıf ise rahatlamış kıkırdamalarla. Sessizlik ve kıkırdama;
Reklam
deneyim Zehk... " başkalarının hayatlarından ders alın, insan bütün hataları, tek başına yapacak kadar... uzun yaşamıyor. " diyor Tolstoy. biz ne kadar ders alıyoruz?
Çocukluğumuzun ne kadar muhteşem olduğunu hiç fark etmemiştim. İnsanlar bizden o tuhaf Hathawayler diye bahsetmemeleri için hep sıradan olmamızı istemiştim.” üzüntüyle Amelia’ya baktı “Asla sıradan olamayacağız değil mi?” “Hayır canım. Gerçi neden sıradan bir hayat arzu ettiğini hiçbir zaman anlayamadığımı itiraf etmeliyim. Benim için bu kelime yavanlığı işaret ediyor.”
96 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
#AgotaKristof ‘dan okuduğum ilk kitap #ÖnemiYok ; yazarın 1956 yılındaki zorunlu göçünün ardından hayallerinden, çocukluğundan ilhamla yazdığı yirmi beş öyküden oluşan tuhaf,rahatsız edici, absürt ve bir o kadar da dokunaklı bir kitap. Yerinden yurdundan ayrı kalmışlığını, aidiyet duygusundan yoksunluğunu, hayata karşı umudunun olmayışını,
Önemi Yok
Önemi YokAgota Kristof · Can Yayınları · 2023511 okunma
Hayat ne tuhaf, değil mi Mösyö Antipov? İki büyük anlı şanlı imparatorluğun yıkılışının birebir tanıklarıyız...
Reklam
VAR MI SİZİN DE BÖYLE CİNNETLERİNİZ? “Deliler ile benim aramdaki tek fark, onların bunu kabullenmemesidir. Oysa ben biliyorum deli olduğumu.” diyor, sürrealist ressam Salvador Dali. Dünyanın büyük çoğunluğu onun deli olduğuna, geri kalanıysa dahi olduğuna inanıyor. Hem deli olmak, dahi olmaya engel mi? Ya da tam tersi; dehalar da bir gün
eşya alıyorsunuz, eşyaya uygun ev aramaya başlıyorsunuz. mümkünse çok odalı ev alıyorsunuz her yerini eşya ve çarçaput ile dolduruyorsunuz. sonra eşyalara bakmak için işe insanlar alıyorsunuz ve giderleri karşılamak için daha çok çalışıyorsunuz. böyle aptalca bir döngü içinde sürgit yasamlar. veee sonunda ölüyoruz bizi geldiğimiz gibi üryan iki metre bezle gömüyorlar. hepsi bu! hayat üretmek, paylaşmak, deneyim kazanmak ve keşfetmek için olmalı oysa. ne tuhaf değil mi bize hizmet etmesi gereken şeylerin hizmetkarı olmak.
1015 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
Merhaba arkadaşlar, iyi geceler. Geç de olsa hepimizin bayramını tebrik eder, bu güzel günlerin bizler adına yeni başlangıçlar, umutlar ve güzellikler getirmesini hepimiz için temenni ederim. Hepimizin bayramı kutlu olsun. Zor bir süreç oldu ama bahsi geçen bu romanı ilk cildi 05/04/2024, ikinci cildini 11/04/2024 tarihinde bitirerek en sonunda
Kasvetli Ev (2 Cilt Takım)
Kasvetli Ev (2 Cilt Takım)Charles Dickens · Yapı Kredi Yayınları · 2021289 okunma
"GENÇLİĞİMİ BIRAKTIM SOFYA’DA..."
Tarihte nice aşk öyküleri vardır ama beni Atatürk’ün bir cümlesi her zaman dağıtır. Ankara’da Bulgar Kooperatif Tiyatrosu’nun oyuncularıyla sohbet ederken, ‘gençliğimi bıraktım Sofya’da’ demiş. ‘Bir kız sevdim ama bana vermediler." Hadi gelin gerçek bir aşk öyküsüne doğru yolculuğa çıkalım: Mustafa Kemal Atatürk görev icabı Sofya’ya gider.
80 syf.
8/10 puan verdi
·
7 günde okudu
DEHŞET NEDİR? TANIMLANABİLİR Mİ?
Selamlarımla sevgili okurlar! Bu defa Algernon Blackwood'un "The Willows" isimli öyküsü ile karşınızdayım. "Tuna Nehri'nde yolculuk yapan iki arkadaş, kanolarıyla süratle ilerlerken kendilerini âdeta başka bir dünyanın eşiğinde, söğütlerin ıssız diyarında bulur. Bu viran bölgede uygarlığa dair tek bir işaret yoktur.
Söğütler
SöğütlerAlgernon Blackwood · İthaki Yayınları · 2022405 okunma
1.404 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.