IV
'' Bir şeye sahip olmada haz olmak yoktur; haz, bir şeye erişmededir. Hiç kimse daha fazlasını istemeyeceği bir başarıya erişememiştir. Bunun nedeni basit; insan mutluluğunun peşinde koşar, oysa mutluluk ancak elde edildiği an için mutluluk olarak kalır, ardından insanın önceden bildiği o aynı köhne, yavan dairesine döner.''
Başarı, keyif aldığın şeyi yapmak değil, onu yaparken haz duymaktır.
Reklam
Yasa koymaktan haz alıyorsunuz. Ama onları çiğnemekten aldığınız haz daha fazla. Okyanus kıyısında oynayan, durmaksızın kumdan kuleler yapıp, sonra da kahkahalar atarak onları yıkan çocuklar gibi.
Söyler misiniz, sözgelimi müzik dinlerken, sevdiğimiz insanlarla güzel bir akşam geçirirken, onlarla sohbet ederken duyduğumuz haz neden daha çok bir yerlerde var olan büyük bir mutluluğun yansımasıymış gibi gelir bize?
İlk kez iyiliğin ve kötülüğün insanın içinde yaratabileceği haz adına ne varsa hepsini hissettim,fakat benim nelere vardığımı asla bilemeyeceksiniz, beni asla tanıyamayacaksınız:Ey siz insanlar,siz benim sırrımı nerden bileceksiniz!
Sanayi devrimleri insanlığa refah, zenginlik, haz ve hız getirdi. Zorluklar aşıldı, mesafeler kısaldı, hele "dijital çağ"a ulaşıldı ki; daha neler olacak neler. İnanılmaz şeyler. Bu tablo karşısında yüzümü buruşturup, "Hadi ordan diyorum. Hayat size güzel". Ele geçirdiğiniz konforun içinde kölelerin kanı var. Dünya nüfusunun yarısının kazancına 62 kişi el koyuyor. (Sayın Erdoğan BM'de söyledi bunu). Ve dünyada dakikada açlıktan kaç çocuk ölüyor. Bu mu adalet, eşitlik, kardeşlik, ilerleme, hürriyet, medenilik, çağdaşlık vesaire.
Reklam
Onun varlığı içimde bir ateş gibi yanıyordu. Bu ateş beni eritip tüketiyordu ama ben bundan garip bir haz alıyordum.
Sayfa 87 - FarkKitabı okudu
148 syf.
8/10 puan verdi
Bir arayışın kitabı
Var olma nedenini, hayattaki amacını bulmak için çıktığı yolda her insan
Siddhartha
Siddhartha
için bir öğretmen, bizler için de bir öğreti olarak sunulmuştur. Derin bir anlatımı olmasa da şiirsel anlatımı ile düşündürüyor. Siddhartha’nın gençliğinden yaşlılığına, ne aradığını bilmeden sadece bulmaya çalışarak yürüdüğü yollarda kimi zaman bir keşiş kimi zaman
Siddhartha
SiddharthaHermann Hesse · Can Yayınları · 202037,8bin okunma
hangi haz sürmezki elini tanrının mahremine,
Sabahtan akşama kadar çalışıp didinir, neşe ve haz nedir bilmezdi.
Reklam
Ah sevgili Laure! Her şeyin üstünde tuttuğum bu adı sana vermiş olmak bana haz veriyor...
Kant Estetiği
Kant'a göre insan doğayı kendi dışında ve kendini doğa içinde kavrar. Kendi dışındaki doğada gerçeği arar ; kendi içinde iyiyi arar; bunlardan biri saf aklın işidir, öbürü ise pratik aklın (özgür istencin) Bu iki kavrama (algılama ) aracı dışında , Kant'a göre bir de yargıda bulunma , karar verme ( Urteilkraft) yeteneği vardır ki , yargıda bulunmaksızın karar oluşturan ve arzusuz hazzı üreten de bu yetenektir. Estetik duygusunun temelini bu yetenek oluşturur. Kant'a göre güzel ,öznel anlamda ,yargıda bulunmadan ve ortada herhangi bir pratik yarar olmadan ,genel olarak hoşlanılan şeydir; nesnel anlamda ise, şeylerin ,amaçlarına ilişkişn hiç bir şey bilmeksizin ,algılanabilir ölçüde amaca uygun biçimlenişidir. Schiller' e göre sanatın amacı ,tıpkı Kant gibi , güzelliktir ; güzelliğin kaynağını ise ,pratik yarar amacı taşımayan haz oluşturur.
ilginç sanat yorumu
Hemsterhuis'in ilginç bir yaklaşımı var konuya. Bu düşünüre göre , güzel bize en çok haz veren şeydir; bize hazzı ise, en kısa sürede kafamızda en çok düşünce yaratan şey verir. Güzelden haz duymak, insanın en üst düzeyde bilmesi ( ulaşabileceği son sınıra dek bilgiye ulaşması, anlaması, kavraması) demektir; çünkü insana en kısa sürede en çok sayıda algıyı,sezgiyi,duyuşu sağlayan şey budur.
San'at ile hitap edilen, insanın duygu alanı, bu hitabın sonunda gerçekleşen sonuçlarla genişler, derinleşir ve arınır. Bu genişleme, bireyin gözlemlediği ve temas ettiği san'at ile önce ünsiyet kurması, sonra ülfet gerçekleştirmesidir. Derinleşme ise, temas edilen ,ünsiyet kurulan ve ülfet kesbedilen san'attan, deruni, ruhsal bir haz duymak demektir. (Ülfet kelimesi, bir kavram olarak, bir insan ile ya da bir eserle ruh bütünlüğü içinde birlikte yaşamak manasına gelir. Bu bütünlüğün temelinde ise hürmet ve muhabbet vardır.) (Ünsiyet, seçkin kişi ve eserlerle daha uzaktan kurulan bir alakayı ifade eder. Onlara aşina olma, onlardan haberdar olma ve bu aşinalık ve haberdar olmadan duyulan manevi haz da ünsiyetin muhtevası içindedir.)
Toyluğum, cahilliğim yüzünden güzel bulduğum şeyleri alıp resimlerimde de bu güzelliği vermeye çalışmıştım. Oysaki gerçek ustalar en sıradan süjeleri seçip kendi yorumlarını katarak güzel bir şey yaratıyorlardı. En çirkin şeyler onları büyülüyor, bakmak dahi midelerini bulandırsa da bunları resmetmekten haz alıyorlardı. Kısacası gerçek ustalar başkalarının beklentileri ile zerre ilgilenmiyordu.
Resim