Stendhal ,manastırda keşiş hayatı yaşamaya karar verdi ve tasını tarağını toplayıp taşındı. Elindeki gıdaların bir kısmı bozuldu bir kısmı ise çabucak tükendi.
Bu esnada manastırın önünde bir kaç biskolata erkeğinin büyükbaş hayvan otlattığını gördü. Aklına dahiyane bir fikir geldi ve bunu hemen sexy çobanlarla paylaştı. Fikir şuydu: Stendhal onlardan süt alacak ,karşılığında ise onların hikayesini yazacak.
Biskolatalar kitabın kapak fotoğrafında biz olacaksak neden olmasın dedi. Ve kitap yazılmaya başlandı. Burada asıl hikaye peynirin hikayesi olduğu için oraya geçiyorum.
Stendhal , süt içmekten artık baygınlık geçirmek üzeredir. Tat değişsin diye içine bazı bitkilerin özünü katar fakat tadını beğenmeyip bir kenara koyar. Aylar sonra bir merak bakacak olur o koyduğu süte ,aman Ya Rabbi ne olmuş öyle bitki özü süte maya etkisi yapmış, bir tat bir tat sormayın gitsin.
Kitap kapağında biskolatalar, onların elinde de kocaman bir parmesan. Stendhal ise muhasebe işleri ile meşgul. Kitap satışı, parmesan satışı...