Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İranlıları 1514 yılında Çaldıran'da ezici bir şekilde mağlup edip akabinde Kürdistan ve Diyarbakır'ı topraklarına ilhak eden Selim, Şah İsmail'in büyümekte olan gücünü etkili bir şekilde kontrol altına almış ve Osmanlı topraklarının doğusundaki bu hırslı rakibinin saldırgan siyasetine karşı bir süre kendini güvene almıştı. Artık silahlarının yönünü, uzun süredir devam eden bir mücadele içinde olduğu Mısır'daki Memluklere doğru çevirebilirdi. Mısır ordusu, babasının yönetimi döneminde birkaç defa Küçük Asya'ya saldırmış ve zaferlerini, Kahire sokaklarında muzaffer bir şekilde sergiledikleri uzun esir sıralarıyla kutlamışlardı. Osmanlı tahtı üzerinde hak iddiasında bulunanlar da Mısır'da çok iyi ağırlanmıştı. Ayrıca İranlılar ve Türkler arasındaki ihtilafta Memlük Sultanının, Şah İsmail'i desteklediğine dair şüphe yoktu ama ona aktif bir şekilde destek verme fırsatını heba etmişti. Şimdi Selim bu mücadeleden zaferle çıktığından, Memlük Sultanının endişeye kapılması doğaldı. O da 1515 kışı ve 1516 baharını, ordusunu bu büyük mücadele için hazırlamakla geçirdi.
Sayfa 113
Geçip giden yıllara karşres kisi kadar umursamaz değildim artık. Sadece yaşlanıp ölmekten değil, koskoca bir hayatı heba etmiş olmaktan da korkar olmuştum. Yaş aldıkça yalnızlaşıyor, yalnızlaştıkça yaşlanıyordum.
Reklam
Her yerde, gençliğin, yaşamın en dört dörtlük dönemi olduğunu okumuştu! Öyleyse bu hiçlik, canlı maddenin bu heba oluşu nereden geliyordu?
Gözyaşlarımız tabiatı heba eder, kendinden geçişler de Tanrı’yı… Ama sonunda, bizi de heba ederler.
Sayfa 20
Şarkı
Dem bezm-i visâlinde hebâ olmak içindir Cânım senin uğrunda fedâ olmak içindir Nabzım helecânımda sedâ olmak içindir Cânım senin uğrunda fedâ olmak içindir
Sayfa 52 - CanKitabı okudu
Reklam
"En güzel yıllarımı heba etmişim! Artık bunun farkındayım ve fark etmiş olmaktan acı duyuyorum."
Bir ömrü heba etmenin verdiği pişmanlık taşınamayacak kadar ağır
“Durum böyleyse eğer,” diye geçirdi içinden, “Bana sunulan her şeyi heba ettiğimi bilerek ayrılıyorum yaşam­dan; bu durumu düzeltmenin imkânsız olduğunu da biliyorum... Öyleyse?..”
Ne yani kıymet bilmeyenlerin elinde heba olup gitse miydi canım kitaplar?
Sayfa 69
18. yüzyılın ikinci yarısında “insan türünü mükemmelleştirme” sanatı, hekim kadar siyaset adamının da bir tasarısıydı. Hesaplar giderek aşamalı iyileştirmeler, kademeli egzersizler, “sınırsız mükemmelleştirilebilirlik” için yapılıyordu. Gelecek, eskiden sahip olmadığı bir role kavuşmuştu: “Sağlığını bozan uçarı bir insan, torunlarının karşısında kendi servetini de, başkalarınınkini de heba eden savurgandan daha suçludur” diyebiliyordu Guillaume Buchan 1780 civarında, meşhur ev sağlığı kitabında.
Reklam
Dünyayı yeniden kuruyoruz, kadın. Saf aklın çağını yaratıyoruz. Yılın aylarından, haftanın günlerinden ölü tanrılarla kralların adlarını çıkarttık. Azizleri heba edip kiliseleri yaktık. Eşitlikçi, mesafeli, tarafsız bir yüce varlığı kutsayan, akla dayalı yeni bir dini başlattım ben.
insanoğlunun en kadim trajedisi, hatta tek trajedisi hiçbir zaman elde edemeyeceği düşler için ömrünü heba etmektir.
Altmış sene yaşayan kişiyi düşünün. O sürenin yarısını gece alıp götürmüştür. Kişi, ömrünün dörtte birini de nasıl geçirdiğini —sağda mı solmadı çar-çur ettiğini— bilemez. Dörtte biri ise, kâh hastalıkla kâh yaşlılıkla kâh çoluk çocuğun istikbalini düşünmekle geçer.. Mademki Hayat böylece bölünüp heba oluyor, öyleyse uzun ömür­lü olmayı istemek neden?...»
"Çoğu hayatlarını biraz olsun kendi kapasitelerine uygun hâle getirmeden önce iş işten geçene kadar beklemedi mi? Başarının o yüce tanrısallığını kovalarken gençlik hayallerini heba etmedi mi? Bu adamların çoğu şimdi nergis gübresi!"
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.