Dùğün öncesi ve sonrası tatlı telaştan sonra, sıra yeni ge- linin uğurlanmasıdır. Her baba bu anı hiç unutamaz; o tath, yaşlı ve yorulmuş gözlerden gözyaşları damlar, öpmeye, do- kunmaya ve bakmaya kıyamadığı nazlı çiçeğini kendi elleri ile koca evine uğurlamak, her ne kadar helal bile olsa babaya ağır gelir, kalbi incinmiş gibi ağlar. Kızını helal daire içinde telli duvaklı evinden uğurlamak bir şeref de olsa, kız babası bu işte gözlerinden yaşlar akıp gider.
Kız babasına, "Neden ağlıyorsun? Bak, kızın telli duvaklı gidiyor" diye sorsanız, size cevap vermez. "İşte..." der, susar. Kim bilir yüreğinden neler geçiyordur. Babamın bir sözü var- dır, "Kız babası olmayan, baba olduğunu anlayamaz" diye. Kız babalarını görünce bu sözün ne kadar güzel ve yerinde olduğunu anlıyorum.
"Madem öleceğim ve öldükten sonra hesaba çekileceğim; öyleyse şu fani dünyanın elemli lezzetlerine kapılıp günah işlemenin ne manası var! Helal daire varken niye harama gideyim, ahiretimi karartacak müstehcen manzaralara niye bakayım?"
Mizgîn ji me ra bêt ji surşêrînê
Canê xwe yê şêrîn didirim mizgînê
Sed çîn di xwe da girtiye zulfa te bi çîn
şi`ra me û heq lew çû heta Maçînê
Neqşên felekan guh didirin vê nezmê
Tenha ne beşer her dikirin tehsînê
Maddi şartlar el veriyorsa çiftlere yeni bir daire tutulmalı veya alınmalıdır. Dinimizce de uygun görülen gençlerin kendi evlerinde yaşamalarıdır. Böyle olması yeni evlilerin birbirlerine daha çabuk kaynaşmalarına, kendilerini daha rahat hissetmelerine neden olur. M. Saki Erol, Aile Saadeti adlı eserinde konuyla ilgili şöyle açıklamada bulunuyor: "Evlilik, bir yönüyle nefsin helâl dairede eğlencesidir. Bu muhabbeti gençlerin elinden almak veya onların alanını daraltmak doğru değildir." Eserde anne baba gerekli görürse, çiftlerin yeterli olgunlukta olmadıkları kanısında ise yeni evlileri yakından takip edebilecekleri yakın bir daire tutulabileceğinden, aynı dairede olmamak kaydıyla büyüklere yakın oturmanın fayda getirebileceğinden de bahsediliyor.