Felsefe
Platon demokrasiye neden karşıydı? Platon genç yaşta içinde yaşadığı toplumun dönüşümlere tanık olmuştu. Bu deneyimin Platon’da büyük bir hayal kırıklığı yarattığını söylemek yanlış olmaz. 26.12.2023 07:00 Abone ol Hakan Yücefer* Platon demokrasi düşmanı bir filozof muydu? Bu soruya evet ya da hayır diye net bir karşılık vermek zorunda olsaydık
Yakamoz& Papatya[14-18]
Yakamoz'un mektuplarından... Ay yüzlü çiçeğim Papatya, Uzun süredir pek yakındığım bir konuya değinmek istiyorum. Sürekli dolaşıyorsun be kafamda sevdiceğim, tüm fikrimde sen varsın. Düşüncelerim çekiyor teslim bayraklarını birer birer; bir tek sana yeniliyor şu kalp, şu adam, şu garip... Bazen unuttum diyorum kendi kendime. "Bak,
Reklam
Emilia yorulmuştu. Yoğun bir gündü, Bay Ash'e günün raporunu verdikten sonra biraz dinlenmeyi planlıyordu. Ofisin kapısını tıkladı. "Girin." kapıyı yavaşça aralıyarak girdi içeri. "Bay Ash, yeni kazançlar elde ettik. Ayrıca karşı kalenin ajanlarından birkaç kişiyi yakalamayı başardık." Ash bu duruma sevinmişti
Köle miyim sana ben sana ne sana neee
"Yaklaşık 2-3 haftadır uykularım bile gürültü içindeydi. O yüzden hiç kitap okuyamadım. Canım sıkkın ve de agresifimmm. Kitapları benden uzaklaştıran her şeye sinir olma ve belki kin besleme potansiyelim var. Bu yüzden çalışmaktan çoğu zaman nefret ediyorum. İnsanın, ne kendine ne de hobilerine vakit ayıracağı bir zaman kalıyor. Normalde 7.30-8 saat görünüyor ama hiç öyle değil. Gün 24 saat; 7 saat uyku, 7 saat çalışma desek 10 saat benim olmalı. Ama olmuyor. İnsanın 4-6 saat çalışmakla rahatça geçinebileceği bir refahlığı hak ediyor ve olması gereken de bu. Çalışmaktan yaşamıyoruz sonra! Ne kendine, ne ailene, ne hobilerine, ne gezmeye, ne okumaya, ne de başka şeylere vs. hem hiç zaman kalmıyor hem de o kadar saat çalıştıktan sonra doğru düzgün yaşamıyorsun, para da kalmıyor. Çok iğrenç, çok çıkarcı, çok boş ve de aşırı sinir bozucu b.ktan bir döngüdeyiz. Bedenimizin, ruhumuzun, zihnimizin dinlediği veya mutlu hissettiği zamanlar niye yok? Çalışıp yaşayamamak bana kendimi enayi ve aptal hissettiriyor. "Buyrun efendim, dipsiz mideniz doyana kadar hakkımı yiyebilirsiniz. Eh o kadar şeyden sonra birkaç kırıntıyı da çok görmezsiniz." demişim gibi kendime sinirleniyorum. Aklımda, onların suratlarına geçiyorum yani. "AL BİRAZ DA BUNU YE." diyerek... Ne yapacağım ya, Kokytos? Birkaç Dünya içinde birden yaşıyor gibi hissediyorum ve bu kendimi tuhaf hissettiriyor..."
MTTB BU MU?
MTTB’nin İstanbul Şubesinin önünden geçiyordum. Bir pankart gözüme çarptı: “Yıkılasın İsrail enkazını göreyim…” Ortaokul seviyesinde bir şey. Ama altındaki imza tuhaf: “Necip Fazıl Kısakürek”… Yuh artık. Dalga mı geçiyorlar, adam mı seçiyorlar belli değil. Ne zaman ciddiye almak istesek elimize yüzümüze bulaşıyor. Arkadaşlar, ayıp denen bir şey
defalarca pardon filmini izlemek
bu konuda yalnız olduğumu sanıyordum. uzak bir yerde, beklenmedik şekilde, çok sevdiğim insanlardan oluşan, toplu bir tanıdıklar grubunu görmüş gibi hayretler içerisindeyim, gevrek gevrek gülerek izliyorum denk geldiğim pardon bağımlılarını. pardon izlemek, öğrenciyken uzayan kahvaltılarımızın biricik sebebiydi. "bu akşam pardon mu
Reklam
391 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.