Sabretmek için kabullenmekten başka selamet yoktu. Hem sabır demek hiç şikâyet etmemek değildi ki! Sabır, derdini dert verenden başkasına şikâyet etmemekti. Bu düşünce ile derdi verenden derman istenirdi ancak.
Tabi zaman onların da anlattıkları gibiydi. İnsanlar dinlerini bir tarafa bırakmış heva ve heveslerini kendilerine ilah edinmiş ve nefislerini tatmin etmek derdindeydiler. Haliyle ortalık yozlaşmış beyinlerle doluydu. Her çeşit insan vardı dindar diye geçinen... Dini anne babadan duyan mı dersiniz, Kur'an'ı rafa kaldırmış evin en üst köşesine koyup bir de toz tutmasın diye örtülerin içine koyup, okuyup anlamaktan uzak olan mı dersiniz, Kur'an-ı Kerîm'i Arapça okuyup ağlayan ama Türkçesinden haberi olmayan mı dersiniz, bu iki şahsın anlattığı fuhşiyat peşinde koşanları mı dersiniz, uyuşturucu bataklığına düşmüş hem kendi hayatını hem ailesinin hayatını mahveden mi dersiniz, kimler yoktu ki... Tabi, bir de her nesilde olduğu gibi İslam'ın indirildiği gibi yaşanmasını kendilerine dert edinenler de vardı aralarında...
Sayfa 11 - Nuhbe YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Hepimiz bîçareyiz kalmışız bir yerlerde; bağışta bulun bizim bu çaresizliğimize! Mezarın beşiğine düştüğümüzde biz, çocuklar gibi doğarız o âleme. O mezar daracık beşik gibi oldu; omzumuzdaki kefen bize yük oldu. İki siyahi girer içeri zorla, başlar mezarımızın beşiğini sallamaya. Çocuklar gibi o güçlük ve darlıkta biz, iki siyahinin korkusuyla
Sayfa 16 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Yoluma giderken, bir önceki günkü töreni anımsıyordum. Bir çayırda yapılmıştı o tören, bir tepenin yamacında; albay, kalın sesiyle alaya seslenmişti: “Başınızı dik tutun! demişti... Başınızı dik tutun! Ve yaşasın Fransa!” İnsanda düş gücü yoksa ölmek fazla dert değildir, ama varsa da, o zaman ölüm fazlasıyla derttir. Benim görüşüm bu. Şimdiye
Nerede bize yol gösterecek ilkeler? Yolu aydınlatıyor hangi bilgelikler? Hem güzel hem de dehşetli bu fani dünya Ademin sırtına sonsuz dert yükler.
Asıl önemlisi de bütün bu süre, bütün bu beş gün boyunca şaşkınlık içinde olması ya da utanmasıydı. Aynı zamanda korkuyordu, çok korkuyordu. Tartışmayacağım, akılsız biri gibi karşı çıkmayacağım; korku vardı, nasıl olmasındı ki? Çoktandır birbirimize yabancı olmuş, birbirimizden uzak durmuştuk ve şimdi böyle birdenbire bütün bu olanlar... Ancak ben onun korkusuna aldırmıyordum, önümdeki gelecek parıldıyordu!.. Bir hata yaptığım doğru, hem de çok doğru. Hatta belki de pek çok hata yaptım. Ertesi gün uyandığımızda, daha sabahtan yaptım hatayı; onu hemen dert ortağım yapmıştım. Aceleci davrandım, çok ama çok; ama günah çıkarmalıydım, günah çıkarmaktan da fazlasını yapmalıydım! Öyle ki hayatım boyunca kendimden gizlediğim şeyleri bile ondan gizlemedim. Bütün kış boyunca yaptığım tek şeyin onun aşkına güvenmek olduğunu açıkça söyledim.
Reklam
Eve Özlem
Nasreddin Hoca’nın fıkralarını, dimağına fikir inmeyen çağlarda okuyan gençler, çoğunu anlayamaz ve bazılarında da hayret içinde kalır. Hoca’nın dokuz onlu yaşlarda dinlediğim bir latifesi vardı. Zihnimde defalarca tasarlamış ve o latifeyi bir türlü anlayamamıştım. Müteselsilen dört beş ayda bir aklıma gelen bu fıkrayı anlamam, uzun zaman aldı.
dost bî-perva felek bî-rahm devran bî-sükûn dert çok hem-derd yok düşman kavî talî zebûn Fünûlî
Sayfa 219 - Dara YayınlarıKitabı okudu
İç muhasebe, psikoterapi, farkındalık, motivasyon. Anlatım bozukluğu:)
Evet kendimi tanımaya başladım.. Her defasında daha fazla .. artık neyin içinde olduğumu, beni neyi üzdüğünü neyin sevindirdiğini biliyorum .. Ama hala tam anlamıyla değil. Sınırlarımı biliyorum.Beni istediğim kadar üzmelerine izin veriyorum insanların .. Ama hala kendimi beni ömrümün sonuna kadar götürecek uğraşı henüz bulamadım. İnsan bir
144 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 4 hours
BİLGİN ŞEHZADE;TÜRK MİLLETİNİN VE TÜRKÇENİN AŞIĞI
BİLGİN ŞEHZADE Türk milletinin, ve Türkçenin çilekeşi, Türk milletinin ilk gezgini, Türk Milletinin dilini, kültürünü, kayıt altına alıp unutulmasını önleyen Mahmut Tiğinin yıllarca emek verdiği,Türkçenin ilk sözlüğü Divânu Lugâtî’f-Türk’ün nasıl yazıldığını, Kâşgarlı Mahmut'un kim olduğunu, bin yıl önceki Türklerin yaşamlarını,gözler önüne sermeye çalışan çocuklar için yazılmış “BİLGİN ŞEHZADE İlk Türkçe Sözlüğün Romanı” kitabı Hasan KALLİMCİ tarafından yazılmış.. Gençlerimize Türk büyüklerini ve eserlerini tanıtmazsak başka milletleri taklit edip,onların kölesi olur.. Türk çocukları ecdadını tanıdıkça özgüveni yüksek, kendi milleti için çabalayan nesiller çoğalacaktır. Böyle bir kitabı yazdığı için Hasan Kallimci’ye teşekkürler. Yüreğini dert görmesin kalemi varolsun. Kitabın ismi konusunda Hasan KALLİMCİ Bir Soru Böceği bölümünde şu şekilde açıklamış; Türkçenin "Korkut Ata”sı Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun Hocam hem son kontrolü yaptı hem de adını koydu. "Türkçenin ilk sözlüğünü tamtan ilk roman olan bu kitabın adı Bilgin Şehzade olsun.” dedi. "Okuyanların zihinlerine Türkçe bilgisi, gönüllerine Türk milleti sevgisi dolsun.” diye dua etti.
Bilgin Şehzade - İlk Türkçe Sözlüğün Romanı
Bilgin Şehzade - İlk Türkçe Sözlüğün RomanıHasan Kallimci · Uçan At · 20224 okunma
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.