Hep kendisi kalarak gönül zenginliğiyle, Şakıyarak her sabahı her geceden Yüksekliğin derinlerine sürüp gitti babam Yükselterek vadilerini denizlerin, neşenin Acılarıyla sürüp gitti babam. Hor görüp tantanasını olmalı ve olacağın Duyguların yazgısı içre sürüp gitti babam; Onun kızgınlığı haklıydı yağmur kadar Onun acıması yeşildi başaklar kadar Yılın eylülleşen kolları uzatır Daha az bolluk, dosta düşmana Babamın aptala, akıllıya Ölçüsüzce sunduğuna kıyasla Üzüncü ekmek kadar doğruydu onu: Hiçbir yalancı yüzüne bakamazdı. Her dostu düşman kesilseydi O gülüp kardan bir dünya kurardı.
Kim anlar derdimi? Biz olduk hem dost hem düşman Hep kal düşlerimde Kâbuslarımda benimle yan...
Reklam
🇵🇸🇵🇸🇵🇸 Bu kan kokan coğrafya, bu çığlıklar senindir Bu gözü yaşlı târih, hıçkırıklar senindir Yeryüzünde çiğnenen bütün haklar senindir Prangalı hükümler, aydınlıklar senindir. Yıllardır, uygarlıktan sana hep enkaz kaldı Ufka bir bak yiğidim, inkılâba az kaldı. Tasalanma yiğidim; zaman bizden yanadır Külümüzden yükselen duman bizden yanadır Son durak, son ilahi ferman bizden yanadır Dünya düşman olsa da, iman bizden yanadır 🇵🇸🇵🇸🇵🇸
Nurullah Genç
Nurullah Genç
Hep vardılar...
Fakat aramızda düşmandan da düşman var. Bab-ı Ali Caddesi'nde, ah Mustafa Kemal zaferi kazansa da kurtulsak, diyen milliyetçiler, ah Yunanlılar şu ordunun hakkından gelseler de Mustafa Kemal'den ve İttihatçılardan kurtulsak, diye bekleşen bozguncu ve hainlerle karşılaşıyoruz.
Sayfa 335 - Pozitif
168 syf.
7/10 puan verdi
·
Liked
Selam olsun gerçeğin duvarının öte yanına, Selam olsun Dostoyevski’ye
Kitap okumaya ortaokulda Dostoyevski ile başladım. Daha sonra okuduğum diğer Rus Edebiyatı kitaplarında ve diğer tüm kitaplarda onun anlatım şeklini aradım. Bulamadığımda ise bana hep eksik geldi. “Ebedi Koca” kütüphanemde olduğu için okuduğum, bir “Suç ve Ceza”, “Ezilenler” kadar olmasa da etkileyici bir kitap. Baş kahramanı takip eden bir adam..
Ebedi Koca
Ebedi KocaFyodor Dostoyevski · Öteki Yayınevi · 20072,884 okunma
Sanal dünyada belki de binlerce dostunuz vardır ama evinizde karşılıklı oturup sohbet etmek, içinizi dökmek isteseniz davet edebileceğiniz üç tane arkadaşınız yoktur. Sohbet ya elinizde ya da kulaklığınızdadır ama kimseyi karşınızda bulamazsınız. Eğer gökyüzünün çocuğu değilseniz başınız hep öndedir, bakışlarınız her an tıklayacak bir bağlantıyı arar, dostlarınız azdır, bir oyunun içinde vurmanız gereken düşman çoktur, etrafınızda cereyan eden olaylar sanal, sanal dünya ise gerçektir. Bedeniniz bir avatar gibidir ve sanal dünyanın programcıları tarafından yönlendirilir. Ta ki bir ağrı size ihtar verinceye kadar devam edersiniz bu köleliğe. Sonra da boynunuzda oluşan fıtığa, belinizdeki ağrıya ya da sırtınızdan gelen tuhaf seslere çözüm aramaya başlarsınız
Reklam
Zindanlara Protesto!
Utançla doğrulacak topraktan filizler, büyüdükçe tükürülecek etimize, kemiğimize. Anlayamayacağız; ey, bu toprakta büyüyenler! Sizleri eken bizlerdik, ne oldu da bizi beğenmezsiniz! Bastıracağız tüm öfke ve kinimizle, kendi kanımıza, kendi toprağımızda büyüyenlere. Ve düşüneceğiz kıt akıllarımızla, direneceğiz silahlar ve bombalarla;
Hafif Yaralama
Atlar vurulduğu vakit yoldaki akislerine Ayaklarını ver; kendiminkilerin üzerinde duramıyorum Allahım kalbimin kırıklarını al Ya da kalbimi Kan tutuyor boğuluyorum Dünyadan hıncımı alamadım Murat değil kastettiğim Başka bir şey Kader yazıldığı gibi okunmaz lügatimizde Nasıl seslensem, ne desem bilemiyorum İmgeler kurban istiyor Yüzümü bahara
Diktatörlüklerin Zayıf Yönleri
Diktatörlüklerin zaafları arasında aşağıdakiler bulunmaktadır: 1. Sistemin işlemesi için gerekli olan çok sayıda kişi, grup ve kurumların sınırlandırılması veya geri çekilmesi. 2. Rejimin geçmişte uyguladığı politikaların etkileri ve ihtiyaçları,  rejimin bugün çelişkili politikalar benimseme ve uygulama imkanını oldukça sınırlandıracaktır. 3.
Dün sabaha karşı, kendimle konuştum. Ben hep kendime çıkan bir yokuştum. Yokuşun başında bir düşman vardı, Onu vurmaya gittim, kendimle vuruştum.
Reklam
Geçerdi, aslında yaşadığımız her şey er yada geç geçerdi. Bedenimize aldığımız yaralar geçerdi. Ruhumuza aldığımız yaralar da bir süre sonra eskisi gibi acıtmadığı için onlar da geçerdi. Kalbimize aldığımız yaralar ise asla geçmeyecek gibi hissettirse de zamanla onların da geçtiğini gördük. Hangi acı geçmezdi biliyor musunuz? Aklımıza aldığımız acılar geçmezdi. Beden işler, ruh güçlenir, kalp tecrübe edinir ama akıl hep aynı kalırdı. Hafızamız o kadar güçlü bir düşman ki "Tamam, bu sefer bitti" dediğimiz bir anda her şey yeniden başlar. Zihnin kapıları aralanır ve unuttuğunu sandığın her şeyi en küçük ayrıntısına kadar karşında bulursun. Aklının sana hatırlattığı her anı; bedenine zulüm, ruhuna azap, kalbine ölümdür...
Kendine iyi bak !
Şu kahbe dünya seni bana düşman eder mi? Dostluklar birden biter mi? Bir bebek özleminde seni aramak varya Bu hep böyle böyle gider mi ?
"Nihayetinde, insan hep bir düşman arar kendine. Mücadele edecek bur şey..."
Uyan Artık Yiğidim
lstırâbdır yiğidim azığımız, hicrandır Mirasımız mahkûmdur, mahzundur, perişandır Gene de ye'se düşme yiğidim; imtihandır Filizlenen her ölüm, mazlumlara nişandır Ne gönüllerde sevinç, ruhlarda beyaz kaldı Ufka bir bak, ilerle; inkılâba az kaldı. Ülkemden hatırıma hep sefiller geliyor Bin yüzlü Ebrehe'ler, kara filler geliyor Şimdi
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.