Sonra her şeyimiz oldu. Yokluğun zenginliğini unuttuğumuzdan, dilimize de bir söz pelesenk oldu, “Ben çok yokluk yaşadım, çocuğum yaşamasın.” Yaşatmadık. İyi bir şey yaptığımızı sandık. Her sabah televizyonu rahatça açmaya başladı evlatlarımız. Kahvaltıya tabletleri eşlik etti. Yolculukta son model telefonlarımızı verdik ellerine korkusuzca. Okula yollarken akıllı saatler taktık kollarına. Tabii çocuğum, dedik. Eksik kalma. Yenisi mi çıkmış o cihazın, hemen alalım. Oyun mu indireceksin, getir şifre gireyim. Çizgi film mi izlemek istiyorsun, sen aç ben mısır patlatıp geleyim. Evlatlarımızın zihinleri makinalar tarafından ele geçirildi böylece. Yavaş yavaş da değil üstelik, gayet hızlı geçirildi ele. Hayal kurma yetileri ellerinden gitti önce. Hepsi aynı karakterden, aynı bebekten, aynı oyundan bahsetmeye başladı. Gözlerini kapattıklarında dün gece izledikleri çizgi film geldi akıllarına. Hayal güçlerinin ardından oyun kurma becerileri yok oldu. “Hadi yavrum azıcık oyna kardeşinle.” diye her seslenişimiz aynı cevapla karşılık buldu, “Ne oynayacağız anne, aklıma hiç oyun gelmiyor.” Nasıl gelmiyor yavrum, diyemedik. Bunca oyuncağın arasında nasıl oynayacak bir oyun bulamıyorsun. Dikiş diken makinan bile var. Düğmesine basınca yürüyen robotun var. Kumandayla çalışan araban var. Nasıl gelmiyor aklına bir oyun? Diyemedik. Bunun yerine iyi o zaman git de televizyon izle azıcık, niye başımda söyleniyorsun sıkıldım diye, dedik. Aferin bize, bu gurur hepimizin .
Güzel giyimli ince bir kadındı Dudaklarında sürekli ölümü görürdüm Siyah saçlarını merak eder öykünürdüm Çatardı kaşlarını bazen bakışlarında ölürdüm Güzel giyimli toprağa tapan bir kadındı Bir sabah kaybolmanın sınırında gezdik O ağladı ben izledim Kaba ağaçları beraber kestik Beraber söyledik aynı türküyü O saçlarını yoldu ben izledim
Reklam
Her gün ben.
Asıl benliğim her sabah yatakta kitapları yalayıp yutan beynimdi;
Ölen eşi için yazmış ... :((
Hala sen varmışsın gibi İki yastıkla yatıyorum... Kimseye söyleme gidişini , ben söylemedim. Elimde senin siparişin olmayan torbalarla geliyorum eve... Ağlaya ağlaya öpüyorum yattığın yastığı yorganı... Sanki beni az önce yolcu etmişsin gibi çıkıyorum sokaklara... Üst komşuya hava atarak, bi fiyaka bi görsen... Ne garip bu insanlar! Bütün mahalle, hatta alttaki bakkal bile seni geçen kasım öldü sanıyor... Ne garip bu insanlar! Hala her sabah bana selam veriliyor... Sanki yaşıyormuşum gibi... ( Ceyhun Yılmaz )
Kadınsı giysiler almaya bile onu tanıdıktan sonra başlamıştım. Hiç karşılaşmasak bile hâlâ her gün sanki onun için yeniden giyiniyor, her sabah aynanın karşısına onun için geçiyordum. Çünkü biliyor musunuz,insanın neler yaşadığı çok önemli değildir.Önemli olan ne hissettiğidir. Ben onunla sanki her şeyi yaşıyormuş gibi hissediyordum.
Gerçek bir yaşam... içim acıdı...:(
Dört yıllık bir evliliğim devam etmekte ama sadece adı evlilik... Üç yaşında kızım var, resmen onun için bu çırpınışlarım. Eşim online oyun bağımlısı, bizle hiç mi hiç alakası yok. Bizden kendini soyutladı, işe gidip gelir oyuna oturur... Ona tamam dedik amenna, yalnız son bir aydır bayağı uzaklaşmıştı, meğer başka bir kadına ilgi duymaya başlamış (Telefonda başka birine anlatırken duydum). Inkår etti, senin gibi kimse olamaz, falan diyerek bu konuyu kapatmak istedi, ben kapatamadım. Hiç gücüm kalmadı, 27 yaşındayım ama her sabah uyandığımda bugün de mi yaşıyorum dercesine bir duruyorum... Bütün çabam kızım için. Sevgi, aşk, saygı hiçbiri yok, çoğu zaman da şiddet uyguluyor. İkimiz de üniversite mezunuyuz. Keşke ilkokul mezunu olsaydık da mutlu olsaydık.
Reklam
Bazen kendimden o kadar sıkılıyordum ki; ölsem cenazemi ilk ben terk ederim herhalde diye düşünmeye başladım. Kaçar, gider, kurtulduğuma sevinirdim, öyle ya beni tutacak kimse olmayacaktı o zaman, ben bile. Artık anmam gereken yerde susar, anlamam gereken yerde de sıkılırdım. Kaybettiğim ilhamın tanıdık izlerine bir yerlerde rastlarım belki aniden. Kayalıkların üzerinde gezinirken, dağ keçisi gibi ruhumla karşılaşırım bir zaman sonra, tanımıyormuş gibi yaparım. Öyle ya var olduğun ruhun bile bir gün nedensizce yabancılaşacaktır sana, canının uçurumları istediği zamanlar tanıdık kalır bir tek. Bir saat bile dayanamam, katlanmak gibi gelir tüm bu gördüklerim, o yüzden gördüğüm her çölü dağ bilir, her dağı rüzgâr uğultusundan dolayı deniz zanneder, tırmanmaya çalışırken biraz daha dibi boylarım. Böyle canından vazgeçiyordu demek bir şekilde yaratılmışlar. Rahatsız düşlerden kurtulmak için varlığımın yarısını heba etmeye hazırdım. Bir sabah uyandığımda yarımımdan kurtulmuş olacağıma gittikçe inanmaya başlamıştım. Fakat sonra yarımım başka bir yarım kişisine dönüştü hem de küçücük odamda. Artık aynı olmayan iki kişi gibiydik. Şimdi gerçek anlamda kendime bile yabancıydım, kurtulmak isterken böyle bir tuzağa hem de bu kadar kolayca düşmemi affedemiyordum. İnsanlarla ilgili hep yanlış şeyleri unuttuğumu böylece anladım, bazı şeyleri unutmak, o şeylerin yeniden olabilmesi demekti, kendine ve içine zarar demekti. İçimden başka bir yerim var sanıyordum. Demek böyle yabancılaşıyordu herkes.
Keşke
Hiç korkmamış olsaydım keşke. Hiç bir korkuyu tatmamış olsaydı bilincim ve bedenim. Korunmaya ve savunmaya gerek duymasaydım. Korkuyu bilmeyen canımın istediği gibi davranıp, korkuyu bilmeyen canım istediği gibi konuşsaydım. Gerçekten nefes alabildiysem her an. Gerçekten yaşayabildiysem. Ben olduysam sadece, en doğal halimle. Gerçekte yaşayabilseydim keşke. Öyle uyansaydım her sabah; öyle tat alsaydım, öyle dokunaydım, öyle koklayaydım, öyle duysaydım sesleri... Öylece, kendime özgülügumle, ve özgünlügumle olsaydım bu dünyada, bu rüyada. Kendine özgü, özgün ve özgür. Var olsaydım. Olabilir miyim? Keşke...
272 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
Çağla Fulya
Çağla Fulya
SİYAHIN KELEBEĞİ AŞK OLMADAN ANILARIN NE ANLAMI VAR? Mehaba millet nasılsınız? Bugün sizlere çok beğendiğim ve bir çırpıda okuyup bitirdiğim, etkisinde kaldığım bir hikâye ile geldim.
Çağla Fulya
Çağla Fulya
kaleminden Siyahın Kelebeği güzel bir aşk hikayesi okudum fazla spoi vermemek adına biraz bahsedeceğim. Yazarın kalemi daim okuru bol
Siyahın Kelebeği
Siyahın KelebeğiÇağla Fulya · Otantik Kitap · 202416 okunma
Seni sen olduğun için seviyorum..
"Seni sırf sen olduğun için seviyorum ben. Güzelliğini, ta zeliğini, asaletini veya gönlündeki zenginliği kaybetsen ya hut bunları senden söküp alsalar bile ben yine seni seviyor olacağım. Seni sevme sebebim sen olduğun içindir. Benim bu dünyada cennetimsin, hatta cennet hayatımsın. Yatmadan evvelki son şeyim, uyandığım zamanki ilk şeyimsin. Seni görme umuduyla açtığımı bil her sabah gözlerimi. Uyanıkken yanağınla, dudağınla, eda ve işvenle mızraba dokunurum; uykudayken zamanım hayalinle geçer. Sen varken dünyamda başka birine yer kalmaz. Yerin gözümün içi, gözümü yumduğumda gönlümün köşesidir..."
Sayfa 34 - Kapı Yayınları
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.