Şu şekil sadece kendi düşüncelerinden bahsettiği yerler o kadar hoş ki..
Gözlerimi açtığımda örümcekler görüyorum. Gözler ve kollar, gözler ve kollar, gözler ve kollar, her yerdeler. Büyütülmüş. Yakın. Yuvarlak ve parlak binlerce göz. Etrafımda bana doğru uzanan yüzlerce kol. Tekrar gözlerimi kapatıyorum. Neyse ki örümceklerden korkmuyorum, yoksa çığlığı basardım herhalde. Ama örümceklerle yaşamayı öğrendim. Yetimhanede, geceleri sokaklarda, Omega Point'te yeraltında onlarla yaşadım. Ayakkabılarımın içinde, yatağımın altında saklanıyorlar, odamın köşelerinde sinekleri yakalıyorlar. Çoğu zaman onları dışarı doğru iterim ama asla öldürmem. Örümceklerle aramda bir anlaşma var. İyiyiz böyle.
Sayfa 58 - KenjiKitabı okuyor
248 syf.
·
Not rated
·
Read in 11 days
Cinayet büro komiseri Adal Yalçın... Son cinayet vakasından sonra bozulan sinirlerine iyi gelsin diye kafa dinlemeye gider ama ne mümkün, daha birasının ilk yudumunda başka bir cinayet ihbarı alır. Olay yeri dehşet vericidir. Ufak bir soruşturma onu, ölüme giden arkadaşı komiser Hakan Aydın'a cellat olan olayların içine sürükler. Cinler. Kur'an-ı Kerim'in insanlarla beraber ayetlerinde seslendiği varlıklar. Her yerdeler. Her şekle adaptedeler. İyiler fakat tahmin edilemeyecek kadar da kötüler. Şimdi de bu hikayedeler... Gerilim, korku, polisiye, gizem ve aniden başlayan bir aşk. Ve cinler ;) Büyücüler, işin ehli hocalar ve şarlatanlar... Kur'an-ı Kerim'den ayetlerle açıklananlar... Sanmayın ki öyle tek cephede yazılmış. Yani, sadece bir köye, bir okula, bir eve olan musallat yok burada. Öfkesi dağılmış bir lanet; Ankara'nın dört bir yanına dağılmış, yetmemiş şehirler arası kurbanlarına ulaşmış... Komiser Adal da ekibiyle çalışmış... Ve art arda intihar vakalarının ucu hep ana konuya bağlanmış. İnananlarla inanmayanları şoka uğratmış, yazar film tadında bir romana imza atmış. Sonuna da ters köşesini yapıştırmış... Eğer korku filmi seviyorsanız ve kitaplarına da düşkünseniz, tam sizlik, benim için de ne mutlu ki, tam da benlikti. Çok iyiydi.
Kanlı Ay
Kanlı AyAydın Benli · Vaveyla Yayıncılık · 20229 okunma
Reklam
303 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 4 days
Çocuklara işkence çektiren bu düzeni sevmekten ölünceye kadar kaçınacağım. Yazardan okuduğum ikinci kitap. İlk Yabancı kitabını okuyup kalemi ile tanışmıştım. Onu da ilkin yarım bırakıp daha sonrasında tekrar başlayıp bitirmiştim. Veba'yı ise genel anlamda sevdim. Okuması güç bir eser değil ama çok kolay okunan bir eser de değil bana göre. Yani kendince bir durağan gidişi var yer yer. Günün birinde şehri fareler istila ediyor. Yani her yerden çıkıyorlar her yerdeler ve ölüler. Başta bunu ciddiye almıyorlar ama ölü fare oranı artınca şehirde bir salgının baş gösterdiğini anlıyorlar: Veba. İnsanlar bunun veba olduğuna inanmak istemiyor. Yirminci yüzyılda veba mı kaldı kafasindalar. Hastalık hızla yayilmakta ve farelerin yanında insanlar da patır patır ölmekte. Yer yer hızını kesse de bitirince sevdim kitabı. Okumayan varsa bence okusun. Sonları daha da hüzünlü ve sona geldikçe daha da güzelleşiyor kitap.
Veba
VebaAlbert Camus · Can Yayınları · 202020.1k okunma
neşeyle endişeler, ayak bastığım her yerdeler open.spotify.com/track/1R6rAl2uz...
"Tüm evrende, insanların kalplerini arındırıp kutsamalarına, atalarına kurbanlar ve adaklar vermek için bayramlık giysilerini giymelerine yol açarlar. Bu güçler gizli zekaların okyanusudur. Her yerdeler; üs­tümüzde, solumuzda, sağımızda; her tarafımızı kuşat­mışlar."
Sayfa 160 - ZeplinKitabı okudu
Reklam
Bakalım etrafımıza namaz kılan , oruç tutan ama hak hukuk konusunda en ufak hassasiyet göstermeden akrabasını, çocuğunu iyi bir işe yerleştirmek için fellik fellik tanıdık arayan insanlar görmüyor muyuz ?Maalesef varlar ve çoklar ya da kibirli, bıraksan burunları arşa değecek, bulundukları makamlara hasbelkader oturmuş, orayı asla hakketmeyen ve koltuğuna zerre değer katmayan, geleni gideni azarlamayı marifet sanan mevki sahipleri yok mu? Maalesef çoklar ve her yerdeler.
“Ha anladım, öbür taraf. Dünyanın tersi!” demişti. “Yani, burada olan şeylerin tersi oluyor orada.” “Ne gibi?” “Ne bileyim; ağaçlar çiçek açacağına, çiçekler ağaç açıyor; otomobiller uçuyor, okullarda ders yerine eğlence var. Öğrenciler eğlenmekten zaman bulabilirlerse, gizli gizli kitap okuyorlar. Her çocuğun günde en fazla iki saat çalışma hakkı var. Zorunlu Eğlence Saatleri’nde kitap okumak, matematik problemi çözmek, tarihi konularda bilgilenmek falan yasak.” Meltem suratını ciddileştirerek susmuş ve, “Anlıyorum,” demişti. Öteki tarafın nasıl bir yer olduğunu hayalinde canlandırmaya çalışmış, sonra da İlyas’ı soru yağmuruna tutmuştu. “O zaman, bulutlar gökyüzünde değildir orada, değil mi?” “Elbette ki değil. Yerdeler. Zaten yağmur da yerden yukarı doğru yağıyor. Yağmurdan sonra, yürürken ayağın yerdeki gökkuşaklarına takılıyor. Hastaneler gökkuşakları yüzünden düşüp, kolunu bacağını kırmış insanlarla doluyor. Allah’tan yerlerde bulutlar var. Düşünce, bu yumuşak şeylerin üstünde buluyorsun kendini. Tabii şanslıysan. O zaman incinmiyorsun.”
Onlar ki, her yerdeler...
Ne yazık onlara ki çıkarlarına dokunulmadıkça doğru yola gitmezler ve Allah’ın kendilerine sunacağı nimetleri bilmezler. Ne yazık onlara ki kalpleri temiz olmadığı için herkesi kötü sanırlar ve günahsıza ve günahkâra bir fark gözetmeden kötülük ederler. Ne yazık onlara ki duygulu çekingenliği korkaklık, samimiyeti yaltaklanma ve yardımı bir baskı sayarlar. Ne yazık onlara ki kendilerine açılan saf bir kalbi zaaflarından istifade edilecek, istismar edilecek bir akılsız sayarlar. Onların, geleceği yaratan insanlar arasında yeri yoktur. Unutulacaklardır.
"benim gibi, baktığı her şeyde kendi özel ilgi alanıyla ilgili referanslar arayan biri aslında zihin laneti etkisindedir. Sen bu tek tük evlere bakıp güzelliklerinden etkileniyorsun. Onlara ben baktığımda ise, tek bir şey görüyorum; birbirlerinden çok uzaklar ve suç işlemek için çok uygun bir yerdeler."
Sayfa 207Kitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.