96 syf.
·
Not rated
Birbirinden farklı 3 öykü barındırıyormuş gibi görünse de belli düzende akan ve 3 farklı sevme şeklini anlatan bir kitap #sevmekdedikleri 3 öyküde de anlatıcımız aynı kadın ki öykü diyorum ama kitap öykü türünde değil anlatı türünde piyasaya sürülmüş. İlk anlatıda anlatıcımız annesi ile olan ilişkisini,üzerinde bıraktığı etkiyi -ki tüm kitapta bu etkinin sonuçlarını göreceğiz-pişmanlıklarını okuyoruz.Bu bölüm güzel ve doğru tespitler içermesine rağmen biraz kırıcıydı(anne için) Çeviriden mi yoksa orjinalide mi böyle bilmiyorum tüm anneleri kendi annesi gibi tasvir eden bir dil kullanmıştı. 2. anlatı kadın-erkek ilişkileri bağlamında bir sevme konusu içerirken 3.anlatı bir doğum hikayesiydi.Her sancısını bedeninizde hissedeceğiniz gerçeklikte anlatılmış bir doğum hikayesi üstelik.Bayıldım. Yazar,bu üç sevgi türünü anlatırken geçmişe gidiyor çoğu zaman.Annesiyle olan ilişkisini irdeliyor.Bir annenin kızını geleceğe,hayata hazırlarken yaptığı "hatalara" değiniyor. Zihinsel ve fiziksel olarak annesinden kaçmak isteyen fakat asla başaramayan bir kadın evlat rolü ile hem anneliği hem evlatlığı sorgulatıyor. Kitabı ikinci okuyuşum ve bu okuyuşumda daha çok sevdim(ilk okuduğumda ikinci anlatıyı okumamıştım) Kitap bir üçlemeymiş.Diğer ikisini de bir an önce okumak istiyorum.
Sevmek Dedikleri
Sevmek DedikleriMargit Schreiner · Yapı Kredi Yayınları · 2022222 okunma
Hastalar arasında en çok dünyadan haber isteyen Nâzım’ın fırkasından, iki bacağı yaralı bir çavuştu. Yüzü, hakikaten, bir Türk çavuşunun manâsını taşırdı. Çok az konuşur bir adamdı. Sorduğunuz suallere cevap verecek kudreti yoktu. Sade, bir gün “limon” dedi. Bir limonata yapıp içirmeye çalışırken başı kolumun üzerine düştü. Yatırdım: — Siz Mustafa
Reklam
320 syf.
·
Not rated
·
Liked
Kadimzamanlar ve Diğer Vakitler / Olga Tokarczuk Evrenin kalbinde bir yer kadim zamanlar, dört melek tarafından da korunuyor; ama bazen savaşlar ve insani kötücül duygular o kadar ağır basıyor ki her şeyde olduğu gibi kadim zamanlarda bu yıkımdan payına düşeni alıyor ne yazık ki. Öyle bir yer ki her kişisinin ve hatta her nesnesinin kendi
Kadimzamanlar ve Diğer Vakitler
Kadimzamanlar ve Diğer VakitlerOlga Tokarczuk · Timaş Yayınları · 2020590 okunma
440 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 50 days
#araştırmainceleme kitapları gerçekten de kolay bir okuma değildir. Bazen ince bir kitabı bile uzun sürede bitirebilirsiniz. Bu kitap kalın ve Ramazan'a denk geldiği için de aç karına çekilmediğinden okumam 40 gün sürdü. Kitap 2017 basım ve sanırım artık aktif olmayan bir yayınevine ait. Bu üzücü çünkü içeriği incelerken çok titiz
Kelt Mitleri Ve Efsaneleri
Kelt Mitleri Ve EfsaneleriT. W. Rolleston · İlya Yayınevi · 201525 okunma
KONFOR ALANINIZDAN ÇIKIN !!!
Bu söz sizce hangi insanlara söylenmiştir. Hiç düşündünüz mü? Hangi motivasyon kanalına baksam sürekli insanlara bunları pompalamaya çalışıyor. Peki bu söz neden bu kadar yanlış kullanılıyor? Bu gibi sözler genellemeden ibaretdir. Genelleme sözlerle de yola çıkılmaz. Yolda kalırsınız. Her sakallıyı dedeniz sanarsanız günün sonunda siz pişman olursunuz. Önce bir kendi hayatınıza bakın doğru yerde miyim? yanlış yerde miyim? Doğru yerdeyseniz ne ala. O zaman neden konfor alanınızdan çıkıyorsunuz ki? İnsanların hayat amacı zaten mutlu ve huzurlu olmak değil midir? Örneğin: Siz zaten sevdiğiniz işi yapıyorsanız. İşinizden memnunsanız neden başka işlere atılmaya çalışma gereği duymak istersiniz ki? Böyle düşününce bu sözün sizin için ne kadar saçma olduğu ya da saçma olmasından ziyade sizin için söylenmemiş olması mutlak bir gerçektir. Bu yüzden eğer doğru yerde olduğunuzu düşünüyorsanız zaten ekstra bir şey yapmanıza gerek kalmıyor. YAPSANIZ BİLE o sizin sorumluluğunuz değil. Sizin hobilerinizden sadece bir tanesi olur. Bu yüzden bu yazımı dikkatle okumanızı temenni ediyorum. Buraya kadar okuduğunuz içinde teşekkür ediyorum.
320 syf.
8/10 puan verdi
Nazi Almanyası’nda Yahudilerin toplama kamplarına ve gettolara naklinden sorumlu Otto Adolf Eichmann’ın Arjantin’de yakalanıp yargılanmak üzere İsrail’e getirilmesini ve Kudüs Mahkemesi’nde yargılanışını anlatıyor Arendt bu kitabında. Kitabın beni etkileyen iki unsuru; kötülüğün düşünmeyi, muhakeme gücünü kullanmayan, ufak ya da büyük kendi
Kötülüğün Sıradanlığı
Kötülüğün SıradanlığıHannah Arendt · Metis Yayınları · 2012692 okunma
Reklam
MÜHİM BİR TÂLİMÂTNÂME
Sultan Üçüncü Ahmed Han zamanında dört sene sadrazamlık yapmış olan Ali Paşa’nın Talimâtnâmesi’nden: Herhangi bir vazifeye tayin edilen kimseler, kötü ahlâk ile anılmaktan, zulüm ile gönül yıkmaktan kaçınmalıdırlar. Öfkelendikleri zaman kendilerine hâkim ve sabırlı olup hadlerini aşmamalıdırlar. Dünyaya mağrur olmayıp mal ve makam ile
YAZICI Sürekli olarak barışsız yaşanmaz ki. RAHİP Bence savaşta bile barış var, yani küçük barış adacıkları var savaşta. Çünkü, savaş her ihtiyaca cevap verir, hatta barışınkilere bile. Bunun önlemi alınmıştır. Eğer barışın ihtiyaçlarına cevap vermezse sürüp gidemez savaş. Aynen sıkı bir barışta olduğu gibi, savaşın ortasında da bir güzel sıçabilirsin. İki mu harebe arasında her zaman bir bira içecek kadar zaman vardır. Hatta bombardıman sırasında bile, siperin bir köşesine kıvrılıp şöyle koluna yaslanıp biraz kestirebilirsin. Tabİİ bir taarruz sırasın da kâğıt oynayamazsın, ama ona bakarsan barışta tarlanı sürerken de oynayamazsın. Zafer kazanılınca belki buna zamanın olur. Bacağın kopabilir savaşta, başlangıçta danalar gibi böğürürşün, sanki bir şey olmuş gibi. Sonra aradan zaman geçer, iki tek atar sakinleşirsin. Çekirge gibi seke seke gezmeye alışırsın ve savaş, öncesinden daha kötü gözükmez gözüne. Ayrıca mesela, katliamın bütün hızıyla sürdüğü bir sırada yararlı bir iş yapabilirsin; bir samanlık veya benzeri bir yerde gizlenip neslini çoğaltacak zevkli bir İş yapabilirsin. Bu karmaşanın İçinde or taya saçhğm döller senin adına savaşı sürdürebilir. Savaş her zaman bir çıkar yol bulur. Öyleyse neden bitmek zorunda olsun?
iniyorum maktul minarelerden taraçadan, bahçeden ilk tanıyı bulanların indikleri her yerden ilk tanıyı bulandıran bir vaşakla birlikte
MÜHİM BİR TÂLİMÂTNÂME
Sultan Üçüncü Ahmed Han zamanında dört sene sadrazamlık yapmış olan Ali Paşa’nın Talimâtnâmesi’nden: Herhangi bir vazifeye tayin edilen kimseler, kötü ahlâk ile anılmaktan, zulüm ile gönül yıkmaktan kaçınmalıdırlar. Öfkelendikleri zaman kendilerine hâkim ve sabırlı olup hadlerini aşmamalıdırlar. Dünyaya mağrur olmayıp mal ve makam ile
Reklam
Hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmayan kişinin gücü harikadır.
Eğer irademiz mağlup olursa, ki bu sık sık başımıza gelebilir, cesaretimizi yitirmemeliyiz. Akıntıyla karşılaşan yüzücü gibi, yola biraz devam etmek yeterli ola­bilir, hatta kendimizi akıntıya tamamen bıraksak sürükle­neceğimiz hızdan daha yavaş sürükleniyor olmak bile hiç umutsuzluğa kapılmamak için yeterlidir. Her şeyi zaman ile ele geçireceğiz.
456 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 11 days
Merhaba. Trevanian'ın okuduğum üçüncü kitap oldu. Yazarın tarzını ve zekice kurguladığı olay örgüsüne hayran kaldım yine. Daha öncesinde birkaç yorum okumuştum ve karışık zor bir okuma olduğu yazılmış. O yüzden biraz çekinerek başladım ama hiç de öyle olmadığını gördüm. Hem akıcı hem de keyifli bir okuma oldu. Nicholai Hell, Yarı Rus, yarı
Şibumi
ŞibumiTrevanian · E Yayınları · 20228k okunma
304 syf.
10/10 puan verdi
Çookk tatlı :’)
Uzun zamandır hatta muhtemelen hiç bu kadar hoşuma giden bu türde bir kitap okuduğumu sanmıyorum. Her şey o kadar tatlı ve samimi ilerliyor ki. Karakterlerin arasındaki ilişki, diyaloglar samimiyetleri,… Her şey olabilecek en ideal ölçüde ayarlanıp bir araya getirilmişti. Kitapta bir sürü film müziği olması ve bunların kitapla o kadar iç içe
Filmlerden Daha Güzel
Filmlerden Daha GüzelLynn Painter · Artemis Yayınları · 20221,020 okunma
"Aşk be Ali, aşktan söz ediyoruz ya. Aklın bittiği, duyguların başladığı yerden. Aşk çok güçlü bir duygu evladım. Bizi bizden alıyor. Ne yazık ki her zaman da olumlu sonuçlar doğurmuyor. Hanımlar bana kızacak ama aslına bakarsan çoğunlukla acıyla bitiyor. Aşk, gerçekten de çok yıkıcı bir duygu..." Kesin bir ifadeyle başını salladı Evgenia. 'Katılmıyorum Nevzat, cinayetin nedeni aşk değil, insan. Evet belli ki Mazlum, Leyla'yı sevmiş ama yeterince sevme- miş. Yeterince seven insan, âşık olduğu kişiyi öldürmez. Aşık fedakâr olmak zorundadır. Her âşık da öyle söyler zaten. Senin için ölürüm der, dünyayı kırmızı bir halı gibi ayaklarına sererim der, senin için yapamayacağım şey yoktur der. Der de der işte. Ama âşık olduğumuz insanı öldürdüğümüzde onun için değil, kendi öfkemizi yatıştırmak için elimizi kana bularız. Kendi duygularımızı tatmin etmek için. Bunun adı bencilliktir. Korkunç bir bencillik. Vahşetin daniskası. Hayır, Nevzatcım, aşk öldürmez, eğitimsiz, bencil, ruhsal olarak gelişmemiş insan öldürür. Sorun aşkta değil, sorun nasıl seveceğini bilmeyen insanda. Bu vahşeti daha çok erkekler gerçekleştirdiği için, sorun nasıl seveceğini bilmeyen erkeklerde."
Şunu söylemeliyim ki ben bu kadar değildim; henüz bitmedim ama, eksildim. Yakında yalnızca suyum kala­ cak, ve bu yüzden bana kızılacak. - Allah, Allah, yahni bitmiş - kim yedi bunu? İşte o an, başa dönebilsem; yahniden önceki tarihime - birden bir keçi, bir sığır, bir domuz olarak, ayaklarım tabaktaki suyuma ve ekmek artıklarına batarken, yük­
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.