“Allah’ın mahremlerinin çiğnendiğini, hudutlarının zayi edildiğini, dininin terk edildiğini ve Rasûlullah'ın (ﷺ) sünnetinden yüz çevrildiğini gördüğü halde serin bir kalple duran kimsede hangi din ve hangi hayır kalmıştır?
Batıl ile konuşanın, konuşan şeytan olduğu gibi, bu kimse de dilsiz şeytandır. Dinin başına gelen bu musibet, yemekleri ve makamları kendilerine teslim edildiği sürece, din üzerinde cereyan eden olaylara aldırış etmeyen bu kimselerden başka kimdendir?
Onların en iyisi, dudaklarını yalayarak hüzünlenenlerdir. Eğer makamında veya malında az bir eksiltilme mevzusu olsa, varını yoğunu ve tüm enerjisini ortaya koyar ve gücü nispetince karşı koymanın üç mertebesini işletir. Bu kimseler, Allah’ın gözünden düşmeleri ve gazabını kazanmaları ile birlikte dünyada da farkında olmadan olabilecek en büyük musibet ile karşı karşıya gelmişlerdir.