"Öyle hiç konuşmadan, sadece bakışarak, birbirlerine binlerce şey söylediler..."
Barış Manço'nun cenazesini televizyonda birlikte seyretmiştik. Gözlerinden dökülen yaşları bana göstermemeye çalışıyordu. Ağladığını göstermeyi sevmezdi… Çok üzülmüştü… Hiç konuşmadan her kanalda izledi, gözleri yaşlı… Belki kendi cenazesini de hayal etti o gün… Ya da bana öyle geldi…
Sayfa 60 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
Dört kadeh içtik hiç konuşmadan. Konuşsam anlatabilecek miyim derdimi onu da bilmiyordum.
Bazen hayatta öyle karşılaşmalar olur ki, hem de hiç ta­nımadığımız insanlarla, bir tek sözcük bile konuşmadan, birdenbire, tek bir bakışla ilgilenmeye başlayıveririz.
Sayfa 11 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları - XIII. BASIM ARALIK 2012, İSTANBULKitabı okuyor
Anlatıyorum, hiç konuşmadan, Buğdayın içini dökmesi gibi…
Yıllar süren bir evlilikten sonra aralarında konuşacak hiçbir şey kalmamış karı kocalar gibi hiç konuşmadan vagonun penceresinden baktılar.
Reklam
allah dostları müthiş süper adamlar
608/1212 senesinde Avarifu'l-Mearif'in müellifi Sühreverdi ile görüşmek için Bağdat'a geliyor. Rivayete göre bir araya gelen iki ünlü mutasavvıf hiç konuşmadan uzun uzadıya birbirine bakmış, sonra da ayrılmışlardı.
Sayfa 46 - İbnü'l-imad V/194; Makkari II/163Kitabı okudu
Zindanda hiç kimseyle konuşmadan, yapayalnız yaşadığım kadar yakın olmadım bilginin ışığına ve hiç oradaki kadar uzak olmadım günaha.
Kırk yılda bir, araya geliyoruz ve hiç konuşmadan oturuyoruz.
Bazen hayatta öyle karşılaşmalar olur ki, hem de hiç tanımadığımız insanlarla, tek bir sözcük bile konuşmadan, birdenbire, tek bir bakışla ilgilenmeye başlayıveririz.
Reklam
Biri ötekine anlatıp durur, ötekinin duyup duymadığının ya da anlayıp anlamadığının hiçbir önemi yoktur. Konuşuyorlar ya da hiç konuşmadan karşılıklı oturuyorlardır ya, önemli olan budur işte. Karşıdakinin dinleyip dinlememesinin hiç ama hiç önemi yoktur.
Hepimiz yapıyoruz arada…
Hatta bazen hiç konuşmadan anlaşılabilmek uğruna az lafla anlaşılabilme ihtimallerimi bile sakat bıraktım.
Sayfa 99 - Müptela YayınlarıKitabı okudu
Evde bazen susmam için para veriyordu bana. Hem de hatırı sayılır bir paraydı bu. Yapmam gereken tek şey tam 10 dakika boyunca hiç konuşmadan susmaktı. Ama hiç kazanamadım. Hep beşinci dakikada iade ettim parayı.
Sayfa 40 - Doğan KitapKitabı okudu
Atatürk'ün davasına ölesiye bağlı, fakat içini dökmekten hiç çekinmeyen fikir arkadaşlarından biri Recep Peker'di. Hatıralarım arasında şöyle bir not var: Âdeta şakalı bir konuşmadan sonra bahis bilmem neden bu korku meselesine geldi. Atatürk, yanında oturan Recep'e: - Sen benden korkmaz mısın? diye sordu. Recep güldü. Atatürk: - Karşıma geç! dedi. Geçti: - Korkar mısın, korkmaz mısın, söyle, dedi. - Hayır, dedi, ne senin arkadaşların korkaktırlar, ne de sen korkunçsun. Biz inanarak senin ideallerine bağlıyız. Sen sevilen adamsın, korkunç olamazsın. Atatürk: - Gel gene yanıma otur, dedi.
"Biri ötekini anlatıp durur ötekinin duyup duymadığını ya da anlayıp anlamadığının hiçbir önemi yoktur.Konuşuyorlar ya da hiç konuşmadan karşılıklı oturuyorlardır ya önemli olan budur işte.Karşıdakinin dinleyip dinlememesine hiç ama hiç önemi yoktur.Önemli olan konuşmaktır.Biriyle birlikte olmak.Önemli olan budur işte."
Sayfa 78 - İletişim YayıneviKitabı okudu
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.