Yeryüzünde ki sembolleri doğru okumak...
Yeryüzündeyiz... O halde semboller dünyasına hoş geldiniz... Bir alt paylaşımımda, beynimizin manayı nasıl madde ve sembole çevirdiğini anlatmaya çabalamıştım. Şimdi, su sembolünün ardında ki manayı anlamaya çalışalım. Suyun, hidrojen ve oksijen atomu bileşiminden oluşumu hiç dikkatinizi çekti mi? Biri yok edici ateş bazlı hidrojen, diğeri
224 syf.
·
Not rated
·
Read in 25 hours
Eğitimde,ailedeki yetistiriliste hiç mi bir şey değişmez yaa dedirten bir kitaptı. Okurken yer yer sesli güldüğüm,muzip bir eleştiri ile işlenmiş konu. İki öğrencinin mektuplasmasi tarzındaki kitabın dili ,oldukça sade okuması ise kolaydı.
Şimdiki Çocuklar Harika
Şimdiki Çocuklar HarikaAziz Nesin · Nesin Yayınevi · 201916.8k okunma
Reklam
128 syf.
7/10 puan verdi
Hayatta amaçsız ve parasız bir savruluş hikayesi. Yakışıklılık ve zekanın yönlendirilememesi. "Soytarı" karşıyı tatminkar olma, utangaçlık, cesaretsizlik, korku ve kaygılar. Sanırım düşük ego. Egoya duyulan korku. Yine de yazar olup insanlara bu kadar ulaşmış olması kaderinin başarısı sanırım. Ben bungou stray dogs dolayısıyla seviyordum
İnsanlığımı Yitirirken
İnsanlığımı YitirirkenOsamu Dazai · İthaki Yayınları · 202333.7k okunma
352 syf.
·
Not rated
·
Read in 28 hours
Vatan sevgisi imandandır. İşte o kadar.
Güzel milletimin, hakkındaki fikirlerle adeta ikiye bölündüğü biri Mustafa Kemal Atatürk. Tarihte başka bir örneği var mıdır bilmem. Başka hangi millet, gücü yetkisi olmadığı halde ültimatom vere vere , yokluk içinde bir millete, milli bir direniş sağlayan komutanı hakkında böyle bir ikiliğe düştü bilmiyorum. Yoktur. Ben Mustafa Kemal
Yarının Adamı Mustafa Kemal'i Anlamak
Yarının Adamı Mustafa Kemal'i AnlamakCon Sinov · Masa Kitap · 2022907 okunma
DOLMANCE: Tanrı’ya inanmak için insanın aklını yitirmesi gerekir. Kimilerinin korkularının, kimilerinin zayıflığının meyvesi olan bu iğrenç hortlak, Eugenie, yeryüzünün sisteminde bir işe yaramaz: bu sisteme zarar verir, çünkü onun adil olması gereken istençleri doğa yasalarındaki temel adaletsizliklerle asla bir arada olamaz; onun sürekli olarak
"Yüzünde çiçek açtırmadığınız insanların en son mezarında da çiçek açtırmayın." Ben bunu yaşadım ve çokta sinir oldum. Yaşarken -kim olursa olsun- acısı ve yarası olduğunuz insanların mezarında size gözyaşı dökmek bile hak değil ki daha mezarına çiçek koymak? Hayırdır öldürdüğünüz mutluluklarını bir çiçekle mi kapatmaya çalışıyorsunuz?
Reklam
Öyle mi… Sever gibi yapabiliyor mu insan ? Annem sende en sevdiğim özelliğin duygun neyse yüzünden mimiğinden sözlerinden belli oluyor der … Ben duygularını saklayabilen biri değilim. Olumlu olumsuz her ne ise belli ederim netim. Karşımdaki insan ne hissettiriyorsa bana ne geçiyorsa direkt olarak aynalama yapıyorum. Hisler çok kıymetli. Sevmediğim istemediğim bir şey olduğunda da kişi bunu net anlar . Belli ederim anlamazsa söylerim. Olumluda da olumsuzda da hiç değişmez saklamam söylerim . İnsanlar incinsin istemem . Kalpler kırılmasın kalpler çok değerli her canlının kalbi çok kıymetli orada yaradan var . Kimse kimseyi incitmesin . Gerçekten seven kalpleri Allah koruyor diye düşünüyorum. Allahın olduğu yer incitilmez . İnciten , incinir … Herkes kalbi gibi muamele görsün 🤲🦋✨
FMK

FMK

@Mevanz
·
21 April 16:53
Sen sever gibi yaptın …
Sevgi
Sevgiye sahip olunabilir mi? Eğer bu olabilsey- di, sevginin maddesel bir şey olması ve onu alıp, saklamanın mümkün olması gerekirdi. Ama gerçek odur ki, sevgi böyle bir şey değildir. Sevgi bir so- yutlamadır. Belki garip bir varlık, belki de kimse- nin göremediği bir Tanrıça. Gerçekte var olan, sev- me eylemidir. Sevmek yaratıcı bir etkinliktir. Bir insana (ya da şeye) ilgi duymayı, onu tanımak is- temeyi, onu anlamayı, doğrulamayı ve onun yanın- dayken sevinç duyabilmeyi doğurur. Bu ister bir insan, ister bir resim, isterse bir ağaç olsun, sevme eyleminin özellikleri hiç değişmez. Sevmek, sevilen insanı (ya da şeyi) canlandırmak, onun yaşam duy- gusunu artırmak anlamına gelir. Aynı zamanda, kişinin kendisini de canlandıran, yenileyen ve ha- reketlendiren bir süreçtir.
128 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
Ah zebercet ah ...
Kitap Milli Eğitim Bakanlığı’nın onayladığı 100 temel eser arasında yer almış (gerçi sanırım sonradan içerdiği müstehcen kelimelerle çocukların ruhsal ve zihinsel gelişimi açısından olumsuz etkileneceğini öne sürülerek geri kaldırılmıştır. Genelde bu tarz eserlerde hep aynı şey oluyor önce mutlaka okutulması gereken en önemli eser denip sonrada
Anayurt Oteli
Anayurt OteliYusuf Atılgan · Can Yayınları · 202329.9k okunma
·
Not rated
MUTLULUĞUN FORMÜLÜ // NEİL PASRİCHA
Uzun süre boyunca mutlu kalabilmek zordur. Bir zorlukla karşılaştığımızda ne yapacağımızı şaşırıyor, mutsuz oluyoruz. Hayattaki zorlukları atlatmak için beynimizi olumlu bir şekilde koşullamak okulda öğretilmiyor. Hiç "Nasıl daha mutlu olunabilir?" diye bir ders aldınız mı? Hayır. Harika bir iş çıkartıyoruz, büyük başarılar elde ediyoruz
Mutluluğun Formülü
Mutluluğun FormülüNeil Pasricha · Yakamoz Yayıncılık · 202042 okunma
Reklam
6 )Sözel judo: eleştiri ateşi altında olduğunuzda karşılık vermeyi öğrenin değersizlik hissinizin nedeninin süregiden de öz eleştirileriniz olduğunu öğreniyorsunuz Bu durum sürekli kendinize nutuk çektiğiniz ve sertt gerçekçi olmayan bir şekilde zulmettiğiniz üzücü bir iç konuşma şeklini alır Genellikle öz eleştiriniz başka birinin sert bir
Sayfa 143
Biliyor musun, hayatta her şey gerçekleşmeli, her şey yerini bulmalı. Ve bu çok yavaş bir süreç. Kararların, hayallerin, amaçların pek bir faydası olmuyor. Bir evde mobilyaların kalıcı yerini bulmanın ne kadar zor olduğu hiç dikkatini çekti mi? Yıllar geçer, sen her şeyin doğru yerde olduğunu düşünürsün ama yine de içinde, bir terslik olduğuna dair hafif bir şüphe vardır, belki de koltuklar doğru yerde durmuyordur, belki de büfenin yerinde masanın olması gerekir. Ve sonra, on ya da yirmi yıl sonra insan kendini hiçbir zaman bütünüyle rahat hissetmediği, alanla mobilyanın bir türlü birbirine oturmadığı odaları gezerken hatayı görür, kendi kafasındaki taslağı ve odanın gizli düzenini görür, birkaç mobilyayı oradan oraya iter ve ona nihayet her şey yolundaymış gibi gelir. Ve birkaç yıl boyunca gerçekten de odanın işte şimdi doğru olduğu duygusunu taşır. Daha da sonra, belki bir on yıl geçince, yine memnuniyetsizliğe kapılır, çünkü biz nasıl değişiyorsak, mekân duygumuz da değişir; insanın etrafında hiçbir zaman değişmez bir düzen olamaz.
KÜÇÜK ADIMLARLA BAŞLAR
Yine bir huzursuzluğa, Göz açmak bu bana. Yine israf gündüzler, Ömrümden çala çala. Bu gereksiz insan topluluğundan, Acaba nasıl kurtulmaca? Ömrümü sömürtmeye geldim buraya,
SON ON DÖRT DAKİKA
Kuş beyinli adam, Beyinsiz köpek. Hiç şaşmıyor şu içine tükürdüğüm şehrinde, Ağzımda neler neler var diyecek, Tövbe çeksem ne fayda, Ben bezdim, bezdikçe bezdim. Altında lüks bir divan,
Fakir Çoban Padişahın Kızını Neden Almadı?
Fakir bir çoban, hükümdarın kızını görür, âşık olur… Aşkı onu Mecnunlaştırır. Her nasıl olursa olsun o kıza kavuşmayı kafasına koyar… “Acaba nasıl olabilir?” diyerek memleketin ulu kişilerini, aklı erenlerini dolaşmaya başlar. Her huzuruna vardığı mübareğe durumu anlatır ve sorar. “- Acep ben ne etsem de hükümdara damat olabilsem?” Dinleyenler
1,085 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.