Biliyor musun, hayatta her şey gerçekleşmeli, her şey yerini bulmalı. Ve bu çok yavaş bir süreç. Kararların, hayallerin, amaçların pek bir faydası olmuyor. Bir evde mobilyaların kalıcı yerini bulmanın ne kadar zor olduğu hiç dikkatini çekti mi? Yıllar geçer, sen her şeyin doğru yerde olduğunu düşünürsün ama yine de içinde, bir terslik olduğuna dair hafif bir şüphe vardır, belki de koltuklar doğru yerde durmuyordur, belki de büfenin yerinde masanın olması gerekir. Ve sonra, on ya da yirmi yıl sonra insan kendini hiçbir zaman bütünüyle rahat hissetmediği, alanla mobilyanın bir türlü birbirine oturmadığı odaları gezerken hatayı görür, kendi kafasındaki taslağı ve odanın gizli düzenini görür, birkaç mobilyayı oradan oraya iter ve ona nihayet her şey yolundaymış gibi gelir. Ve birkaç yıl boyunca gerçekten de odanın işte şimdi doğru olduğu duygusunu taşır. Daha da sonra, belki bir on yıl geçince, yine memnuniyetsizliğe kapılır, çünkü biz nasıl değişiyorsak, mekân duygumuz da değişir; insanın etrafında hiçbir zaman değişmez bir düzen olamaz.