Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Günaydın. Hayatta olan biten ne denli tuhaf olursa olsun, bir kötülüğü yoksa kimseye, kime ne? O ne der, şu ne düşünür diye diye, istemediği şeyleri yapmak yahut istediği şeylerden vazgeçmek zorunda mı insan? Mehmet Eroğlu, "Yaşanan her serüven insan hayatında eksik kalan bir resmin tamamlanmasıdır," der. Olanlar oldu, yaşananlar yaşandı
264 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Hiçbir şey kalmamıştı geriye. Neredeydi bu yaşam, çekilen korkunç acı neredeydi? Hiçbir şey kalmamış mıy­dı? Bütün bunların hesabını hiç kimse vermeyecek mi acaba? Böyle hiçbir iz bırakmadan unutulup gidecek mi? İsmiyle beni çok etkileyen, gerçek olaylardan kurgulayarak, yazarın Yaşam ve Yazgıdan sonra yazdığı son eseri. Ayrıca muhteşem bir önsöz’e sahip. Stalin’in ölümünden sonraki dönemde başlıyor roman. 30 yılını tutuklu geçirdikten sonra hayatına geri dönen İvan, hiçbir şeyi eskisi gibi bulamaz. Sevgiliside dahil. 1930 yıllarından 1960’lı yıllara kadar Milyonlarca insanın açlıktan ölümü, çalışma kampları, devrim, sovyet rusya, yaşayanların, okuyanların aklının almayacağı birçok zulüm.. Ben henüz yaşam ve yazgıyı okumadım. Bir çok yazıda bu kitabın devam niteliğinde olduğunu fakat istenirse tek olarak da okunabileceğini gördüm. Bu yüzden yaşam ve yazgı’yı okuduktan sonra her şey geçip gider’i tekrar okumayı düşünüyorum. Daha verimli olacağı kanısındayım. Siz de bu kitabı lütfen okuyun, kitaplığınızda yer verin.
Her Şey Geçip Gider
Her Şey Geçip GiderVasili Grossman · Can Yayınları · 2013116 okunma
Reklam
“Ev” sözcüğünün benim için anlamı neydi? Yer mi? Ortalarında dolanıp kendimi yitireceğim o büyük, telaş dolu kentleri düşündüm, tıpkı içimden kendimi karanlık dalgalarına bırakmak geldiği ikinci ya da üçüncü gece okyanusu düşündüğüm gibi. Kendimi insanların arasına bırakacaktım. Sessiz, dikkatli olacak, toplumun değerbilir bir üyesi sayılacaktım. Yeni tanışlar, yeni dostlar edinecektim, yeni kadınlar tanıyacaktım - belki bir karım da olacaktı. Gülümsemek, başımı sallamak, ayakta durmak, Yer’deki yaşamı oluşturan binlerce küçücük davranışı yerine getirebilmek için bir süre bilinçli bir çaba harcamam gerekecek, sonra bu davranışlar da yine birer reflekse dönüşecekti. Yeni ilgi alanları, yeni uğraşlar bulacaktım, ama hiçbirine kendimi bütünüyle vermeyecektim, çünkü bundan böyle hiçbir şeye, hiçbir kimseye kendimi bütünüyle vermeyecektim. Belki geceleri, şu ikiz güneşlerin ışınlarını yarıda kesen karanlık nebulaya gözlerimi dikecek, her şeyi, hatta şu anda düşündüklerimi bile anımsayacaktım. Küçümseme ve pişmanlık dolu bir gülümsemeyle budalalıklarımı ve umutlarımı belleğimden geçirecektim. Gelecekteki bu Kelvin, Bağlantı denen doymak bilmez bir girişim uğruna her şeyi göze alan geçmişin Kelvin’inden hiç de daha az değerli biri olmayacaktı. Ayrıca kimsenin de benimle ilgili yargıda bulunmaya hakkı olmayacaktı
120 syf.
10/10 puan verdi
·
28 saatte okudu
Uzun zaman basımı olmadığından merakla beklediğim ve aradığım kitabı iki gün önce doğum günümde tesadüfen buldum ve tek solukta okudum. Dili akıcı ve kurgusu çok güzel oturmuş. Kitabın içinde bir bölüm var ki kalbimden vuruldum diyebilirim. Spoiler veriyorum ve bu bölümü burada paylaşmak istiyorum. Okuyun, okutturun!!! BEN VARIM. DÜŞÜNÜYORUM. VAR
Ego
EgoAyn Rand · Pegasus Yayınları · 20211,408 okunma
"Hem her şey insanın kendi elinde, hem de insan yalnızca korkaklığı yüzünden ne fırsatlar kaçırıyor… Bu artık yadsınamaz bir gerçek, bir belit. İlginç bir şey, acaba insanlar en çok neden korkarlar? Atacakları yeni bir adımdan, kendi söyleyecekleri yeni bir sözden herhalde… Ben de amma gevezelik ediyorum ha! Gevezelik ettiğim için de hiçbir şey yapmıyorum. Ya da şöyle: Hiçbir şey yapmadığım için gevezelik ediyorum. Gevezelik bana şu son ay içinde günlerce bir köşede yatmaktan ve düşünmekten gelmiş bir şey. Düşündüklerim de bir şey olsa bari, ipe sapa gelmez şeyler… Peki şimdi niçin gidiyorum? Yapabilecek miyim düşündüğüm şeyi? Hem ciddi bir şey mi bu? Hayır, hiç de değil. Düşlerle avutup duruyorum kendimi; oyuncaklarla! Evet, evet oyuncaklarla!”
146 syf.
·
Puan vermedi
“Ne kadar uğraşsak da kaybolmayı beceremediğimiz, kaybolamadığımız anlar vardır. Ve belki de kaybolabildiğimiz anlara zamana özlem duyarız. Bütün sokakların yeni olduğu zamana.” “Büyükler öldürürken ya da ölürken biz bir köşede resim yapıyorduk.” Hani çocukken yaşadığınız bir anıyı hatırlarsınız ya gülümseyerek. Sonra fark edersiniz aslında mutlu bir anı olmadığını. İşte öyle hissettiriyor “Eve Dönmenin Yolları”. Yazarın çocukluk anılarıyla başlıyor ilk sayfalar. Yeni kitabını kaleme alırken kendi hayatından parçalar topluyor, geçmişe dönüyor ve hayatındaki insanlara o yaşlardaki haliyle bakıyor. Birçok kavramı çocuk bakış açısıyla görmemizi de sağlıyor bu sayede. Deprem, aşk, mutluluk, hüzün, siyasi olaylar, ölüm… Yetişkin dünyasında yoğun hissedilen şeylerin çocuk dünyasındaki yansımasını görüyoruz. Çocuklar her şeyi anlıyorlar mı? Görüyorlar, duyuyorlar ama anlamıyorlar mı? Anlamadıkları şeyleri içlerinde nasıl çözüyorlar ? Ya da yetişkin problemleri dediğimiz şey çocukluktan kalan bu çözülemeyen, anlamlandırılmamış anılar mı? Hiç sıkmayan, akıcı bir anı yolculuğu “Eve Dönmenin Yolları”. Çocuk ya da yetişkin fark etmeksizin insan hayatının zor oluşunu fark ettiriyor insana. Sadece çocukken farkına varılmıyor bazı şeyler..
Eve Dönmenin Yolları
Eve Dönmenin YollarıAlejandro Zambra · Notos Kitap · 20211,604 okunma
Reklam
asker kafası mı ..
Asker olduğu için her şeyi asker kafası ile düşünmeğe alışıktı. Gökçen'e karşı duyduğu sevgiyi de askerce düşünüyordu. Bu sevgi bir savaştı. Savaş olduğu için de kıyasıya bir uğraşma, karşı taraf ne kadar kuvvetli olursa olsun sonuna kadar bir didişme gerekti. Sevdiğini söylemek teslim olmak demekti. Hiç insan son kozlarını oynamadan yenilmeği kabul eder, teslim olur mu?
Sayfa 186 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
413 syf.
10/10 puan verdi
·
56 günde okudu
Acısını içten içe hissettiren bu olaylar, nasıl anlatılır ki sağır birine?
Cengiz Aytmatov
Cengiz Aytmatov
, kuşkusuz büyük bir anlatıcı. Belki de anlatımından çok, anlattıkları ile devleşen bir edebiyatçı. Yani herkeste farklı yankıları olan vatan, millet, savaş, sadakat, vefa, yâr olmak, ana olmak, incelik gibi mefhumları bünyesinde barındıran ve toplumun sesini, soluğunu, rengini taşımakla kalmayıp insanı merkezine tüm tarafsızlığıyla koyan
Gün Olur Asra Bedel
Gün Olur Asra BedelCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202145,9bin okunma
"SEN, CÂHİLİYE ÖZELLİĞİNE SAHİP BİR ADAMSIN!"
👉Ashab-ı kiramdan Ebu Zer (r.a.), bir gün bir sahabî ile tartıştı. Tartışma esnasında sinirlerine hâkim olamayarak adamı, annesinin rengi sebebiyle kötülemeye çalışarak “kara kadının oğlu” dedi. Adam buna çok içerledi. Durumu gidip Hz. Peygamber (s.a.v.)’e bildirdi. Peygamberimiz Ebu Zer’i çağırttı. Ona böyle bir ifade kullanıp kullanmadığını
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.