Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir insana tavsiyeler
1. Utanç bir prangadır. Kendini azat et. 2. Yeteneklerin hakkında endişelenme. Sevme yeteneğin var. Bu yeter. 3. Diğer insanlara karşı nazik ol. Evrensel boyutta onlar sensin. 4. İnsanlığı teknoloji kurtarmayacak. İnsanlar kurtaracak. 5. Gül. Sana yakışıyor. 6. Meraklı ol. Her şeyi sorgula. Şimdinin gerçeği gelecekte bir hikaye olacak sadece. 7.
Sayfa 261Kitabı okudu
Veda Hutbesi
Hz. Peygamber, Arafat'taki hutbesinde, Allah-u Teala'ya hamd-ü senadan sonra şöyle buyurdular: “Ey insanlar! Beni dinleyin. Belki bu yıldan sonra burada sizinle bir daha buluşamam. İslamiyet'ten önceki zamana ait bütün cahiliyet âdetlerini ayağımın altına alıp çiğniyorum. Arab'ın Arap olmıyan (yabancıya) bir yabancının da
Sayfa 132
Reklam
Komik , değil mi ? İnsanlar her şeyi bildiklerine inanıyorlar. Hiç de bir şey bilmiyorken.
Sayfa 195Kitabı okudu
Çağımıza uymak zorundayız palavrasına da hiç mi hiç inanmıyorum. Eğer yaşadığım çağın en yüce ideali köşeyi dönmekse; eğer yaşadığım çağ toplumsal adaletsizlik üstüne kuruluysa; eğer yaşadığım çağ inandığım her şeyi yadsıyorsa; eğer yaşadığım çağa bayağılık ve çirkinlik egemense, ben böyle bir çağa neden ayak uydurmak zorunda kalayım? Tam tersine, başkaldırırım, direnirim böyle bir çağa karşı.
- Ah, insan okuma yazma bilince her şeyi kolay öğrenir. Ah, ben böyle kör kaldım. - Hiç okuma bilmez misin kızım? - Okurum biraz ama okuduğumu anlayamam ki ... - Bir şey yapalım öyleyse. O kıza söyleyeyim buraya gelsin bazen, sana ders öğretsin sen de ona nakış gösterirsin. Onun da nakışa çok hevesi var. Olmaz mı? - Ah, öyle olsa ... Ne güzel! İsmi nedir o kızın? - Ragıbe Hanım.
Sayfa 46 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Çeviri : Ömer Aslan, VI. Basım: Şubat 2020Kitabı okudu
ya tepeden tırnağa şiddetsin, ya her şeyi fıkraya çeviriyorsun, ya da kapanmış bir yara gibi dilsizsin, dedi. bilmem, dedim, zarar veriyor muyum sana? değil de, insan bazen sevgi sözü söylerken bile korkuyor. baban seni sever miydi, dedim. başını okşar mıydı, sen bir şey söylemeden dönüp gülümser miydi. inanır mıydı sana, ağlarken gördün mü hiç, gözlerinin önünde anneni öptü mü, sesi sabaha mı benzerdi geceye mi, türkü söylediğini duydun mu, yanında gülebilir miydin, evini başkalarının evi kadar sevebildin mi hiç...
Reklam
Renklerden Moru alıntılar
(1) Güldü. Sen kendini ne sanıyorsun, dedi. Kimseyi lanetleyemezsin. Baksana şu haline. Siyahsın, fakirsin, çirkinsin, kadınsın. Kahrolası dedi sen bir hiçsin. (...) Bir ses, dinleyen her şeye dedi ki, fakirim, siyahım, çirkin olabilirim, yemekte pişiremem belki. Ama buradayım. (2) Çok mutluyum. Aşkı buldum, işim var, param var, arkadaşlarım ve
Sayfa 1 - Doğan Kitap - Renklerden Moru
Sürekli tekrarladığımız güzel, iyi ve buna benzer diğer özler varsa ve biz duygulara gelen her şeyi daha önceden var olan bu özleme indiriyorlar, bu özlerin önceden var olması gibi ruhlarımızı biz dünyaya gelmeden önce var olmalıydı. Ama bu özler hiç var olmadıysa, söylediklerinizin anlamı kalmıyor. Durum öyle değil mi? Bizler daha var olmadan hem bütün bu kavrar hem de ruhlarımız var olmak zorundaydı. Ama kavramların var olmaması durumunda ruhlarda var olamazdı.
Hiç kimse bütünüyle zeki ya da tamamen aptal değildir. Aynı şekilde, hiç kimse her şeyiyle çekici ya da tamamıyla çirkin değildir. Oturduğunuz odanın yerlerine bakın şimdi. Mükemmel temizlikte mi? Her noktasında kir ve tozlar mı birikmiş? Ya da kısmen mi temiz? Bu evrende "mutlak" yoktur. Eğer ya­ şantınızı "mutlak"lık sınırlarına doğru zorlarsanız, sürekli bunalımda hissedersiniz; çünkü, algılarınız gerçeklerle örtüşmez. Kendinizi sonsuza kadar övgü almamaya mahkum edersiniz; çünkü, yaptığınız hiçbir şey abartılmış beklentilerinizi karşılayamaz. Bu algısal yanlışlı­ğın teknik adı " kutupsal düşünme" dir. Her şeyi siyah-beyaz olarak gö­rürsünüz ve griler yoktur.
Sayfa 55
Bir gecede nasıl bir yıldırım isabet etmiş, nasıl her şeyi yakmış, arkadaki kalıntı nasıl hiç eşelenmemiş, bir şey bulmaya neden hiç uğraşılmamıştı? Tek hareket, tek ayrılış nasıl bu kadar ebedi olabiliyordu? Ezelden hiç mi bir şey yoktu? Bu kadar izsiz ve uçucu, hemen baş çevrilecek ve kalanla idare edilecek kadar olmak o kadar ağrına gidiyordu ki, hiç iyileşmeyecek, bir daha hiç iyi düşünmeyecek ve iyi bir şey olmayacaktı sanki.
Reklam
Hasılı, konusu ne olursa olsun uzmanların payına düşen hiç-bir-şey hakkında her-şeyi bilmek iken, uzman olmayanların payına herhangi-bir-şey hakkında neredeyse hiç-bir-şey bilmemek düştü. Ne yazık değil mi, bir zamanlar bilmek bilmeyi bilmek idi; bil­mek bizatihi kendin bilmek idi.
Kime göre neyim, hiç sorgulamadım ama biri için ne olmak istediğimi çok iyi biliyorum. Onun her şeyi olmak istiyorum. Sence onun her şeyi olmama izin verir mi?
Diğerlerine hiç mi hiç benzemiyor, yakışıklı, ilginç, çekici... Karanlık geceye bir ay gibi doğuveriyor... Kendini böyle bir insanın cazibesine bırakmak, her şeyi unutmak... Sanırım ben de kaptırdım kendimi biraz. Öyle tabii, o yokken canım sıkılıyor işte, şimdi onu aklıma getirdiğimde gülümsüyorum...
Sayfa 63 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
Vuslat Mı?
Her şeyi, herkesi kaybetmişti. Bütün bu kayıplar arasında en acısının Vuslat olduğunu hissetti. Bu boşluğu doldurabilecek hiçbir şey yoktu. Oysa Vuslat'ı hep bir gölge, loş bir ışık, duvarların renginde kaybolan bir eşya gibi görmüştü. Ortadan kaybolsa da yokluğu anlaşılmayacak kadar sıradan bir eşya.. Sevmek için zaman bulamamış, daha doğrusu hiç aramamıştı.
Peki nasıl başlamıştı? Bunun bir önemi var mı? Siz hiç aşık olmadınız mı? Nasıl başladığına göre değişiyor mu her şey? Tahmin ettiğiniz gibi. Gördüm ve başladı. Zaten böyledir hayat, yanılıyor muyum? Bir gün bir şey görürsünüz ve o şeyi gördüğünüz andan sonra artık hiçbir şeyi eskisi gibi görmez olursunuz. Her şey başka türlü görünür artık size. Böyle oldu bana da.
Sayfa 35 - Dedalus Yayınları
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.