Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Our souls
"Whatever our souls are made of, his and mine are the same." — Emily Brontë, Wuthering Heights
bu his.
Mümtaz burnunda en adi cinsinden bir tuvalet suyu kokusu olduğu yerden onlara baktı...
Reklam
His tone becomes softer as he takes his hand off her chin and puts his hand on top of her head. He pulls her head into his chest so that she has her head resting on him. "Shhhh," he says, "You've fought enough. Let Konig take care of his doll.You are tired, but what you don't understand is that I'm your best option for safety. You have two choices. Either you become my doll and I protect you from this world and all the bad people out there, or you remain by yourself and I destroy you."
Gerdanında salınan bir kolyenin ucuymuşum da tenini incittiğim için beni sonsuza kadar mücevher kutusuna sürgüne göndermişsin gibi bir his senden uzak olmak.
"Nasıl bi his biliyor musun? Oda çok geniş ama sığamıyorsun, bak kapı orada ama çıkamıyorsun, pencere açık ama nefes alamıyorsun."
Canım Öğretmenime,
Nereden başlasam bilemiyorum. Ansızın geldi bize veda edişinin haberi... Arkadaşım bana yine başka bir öğretmenimin paylaştığı hikayeyi attı. Şöyle yazıyordu: "Canım arkadaşım, can dostum boşanma aşamasındaki eşi tarafından katledildi!" Kanım dondu. Sonra arkadaşıma "O fotoğraftaki Saadet hoca değil mi?" dedim. Arkadaşım
Reklam
Gözlerimi devirip güldüm. İkimiz de gülme faslının sonuna geldiğimizde birden ciddileştim. “Anlaştık. Şimdi, seviş benimle. Sana ihtiyacım var.” Yaklaşıp beni yavaşça ve dikkatle öptü. İçime girdi­ ğini hissediyor ve dudaklarının arasında inliyordum. Her şeyi çok daha yoğun hissediyordum. Her darbesi ve giriş çıkışıyla kendimden geçiyordum. “Ah, o kadar harika hissettiriyorsun ki.” Liam ağırlığını hâlâ üzerime vermiyordu ama daha derine girerkenaynı nazikliği göstermiyordu. Fakat bu yeterli değildi. Onu sonuna kadar hissetmek istiyordum. “Kucağına gelmek istiyorum.” Onu ittim. Çabucak altıma geldi. Gözlerimi kapadım ve penisinin üzerine oturdum. Liam sözcüklerden anlamlı bir cümle oluşturmaya çabalarken sesi kesik kesik geliyordu ama tek söyleyebildiği bölük pörçük kelimelerdi. “Lee. kahretsin. Tanrım. Sen. Ah.” Ellerini kalçalarıma koyup beni kendi hızına uymaya zorluyordu. Bir kez daha orgazmın kapıda olduğunu hissettim. Klitorisimin her sürtünüşü ve aletinin içimdeki her hareketiyle bu his giderek güçleniyordu. “Dayanamıyorum,” diye inledim seks ve ter kokusu odayı doldururken. “Dayanabilirsin. Her şeyini ver bana.” Gözlerimi kapadım. Liam elini aramıza sokup baş­ parmağını klitorisime bastırdı. Geri çekilemiyordum. Öylesine yoğun bir hisle orgazm olmuştum ki gözlerimin karardığına yemin edebilirdim. Hemen ardından Liam birkaç kez inleyip peşimden gelmişti. Göğsüne uzanıp kalp atışlarını dinledim. Çıktığımız inanılmaz yükseklerden aşağı indiğimiz birkaç dakikanın ardından tuvalete gidip temizlendim. Odasına döndüğümde gözlerini tavana dikmiş uzanıyordu.
Sayfa 286
Bir şey gerçekten duygularınızı incittiğinde göğsünüzde ve midenizde oluşan o his.
'karanlıkta gizlense de bize tarifi mümkün olmayan bir his sunar. o parlak verniğin parıltısı karanlık bir odada bir de bakmışsınız yanan mum ışığının titreşmesini yansıtıyor, sessiz bie odada ara sıra esen rüzgarı haber veriyor, kişiyi beklenmedik düşüncelere davet ediyor.'
İlk yılın sonunda bana, "Bu iş böyle olmayacak, sen işi bı­ rak eğitimine devam et," dedi. Yarım bıraktığım yüksek lisan­ sa devam ettim. Cebime harçlık koyup beni okuttu. Geç sa­atlere kadar kütüphanede olduğumdan, o çorba ve makar­na yapmış beni bekliyor olurdu. İnanın o makarnanın tadınıhiçbir şeye değişmem. Benim ve hayallerim için fedakârlıkta bulunması öyle müthiş bir his ki. Ne zaman bir sınavda ba­ şarısız olsam veya bir kadro başvurusunda etensem bana her seferinde "Merak etme, seni amfide ders verirken görür gibi oluyorum," derdi. Şimdi doktoramı yapıyorum. Hâlâ her sı­nav günü erkenden kalkıp bana yumurta kaynatıyor. Kafam çalışsın diye:)
Reklam
Allah'ı hissetmek... Bambaşka bir his 🤍
Dünyada intikam kadar tanımadığım bir his yoktur. Bugün beni döven birini yarın biri döverken görsem ağlayacağım gelir.
Sayfa 10
Gençlik damarı akıldan ziyade hissiyatı dinler. His ve heves ise kördür, akıbeti göremez.
Annem bir an kıpırdamadı. Sonra ağlamaya başladı. İnsanın annesi ağlarken izlemesi korkunç. Çok aciz, çok güçsüz bir his.
Sayfa 220Kitabı okudu
Utanç bir örtü gibi kaplıyordu üstünü. Önünü doğru düzgün göremez olmuştu. Örtü ağzına giriyor, tenine batıyordu. Sanki hayatı sona ermişti. Peki ne kadar sürmüştü bu his? İki hafta mı, daha mı fazla? Sonra bu his geçmiş, gençlik hayatının kısa bir bölümü sona ermişti; Marianne ise hayatta kalmıştı. O kadar.
Sayfa 228Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.