22 Mayıs
Çoğu insan, yaşamın bir hayalden ibaret olduğunu düşünmüştür. Bu his, benim de peşimi bırakmıyor. Canlı ve meraklı duygularımızın kısıtlı sınırlarını düşününce, tüm enerjimizin salt ihtiyaçlara aktarıldığını gördükçe ki bunun da sefil bir var oluşu sürdürmekten öte bir yararı yok ve sonra da araştırmalarımızın sonunun pasif bir boyun eğmeden daha fazlası olmadığını, hapishane duvarlarımızı patlak şekille ve ışıltılı manzaralarla süsleyerek mutlu olduğumuzu düşünüyorum. Tüm bunları görünce diyecek söz bulamıyorum Wilhelm. Kendime bakıyorum ve bir dünya görüyorum. Ama bu dünya farklı ve canlı bir güç yerine hayal ve karanlık arzularla dolu. Sonra her şey duyularımın önünde yüzüyor. Dünyada kendi yolumu tutururken, gülümsüyor ve hayal kuruyorum.
Yaklaşık 500 sayfalık bir kitabı 1 haftada bitirdim hatta daha kısa sürede bile bitebilirdi. Yeni bir okurum ama okurken sevdiğim şey şu ki bazı bölümleri tekrar tekrar okumak. 1 ay önce bu yazdıklarımı birisi anlatsa saçma diyip güler geçerdim.
Kitaba gelirsek az önce bitirdim ve ben ne okudum diyorum. Hangisi gerçek, hangisi mantıklı, ne düşünmem lazım?
Yine bir kitapta kendimi, kalbimi bulduğum birçok satır, düşünce, his...
Harika bir kitap. Tür veya tarz olarak isminden bir aşk romanı olarak düşünülse de bence tam olarak öyle değil. Hiç kitap okumayan birisi bile okumaya başlasa bir an önce bitirmek isteyeceğine eminim. Bir kitapta aradığım şartlar olan akıcılık, merak uyandırma ve duygu yüklü olması özelliklerinin hepsini barındırıyor. Ayrıca aşırı doğal çok yer var. Yazar hpimizin utanacağı basit sıradan günlük durumları tüm açıklığıyla hikayeye eklemiş. Yeni bitirdiğim ve tamamen etkisinde olduğum için sanırım bu kadar yazabiliyorum. Ama böyle olması daha doğru, daha içten, doğal diye düşünüyorum.
TEŞEKKÜR
İki teşekkürüm var. Birincisi tabi ki kitap okumama, bu alışkanlığı kazanmama vesile olan ve yine bu kitabı okumamı öneren hayatımda tanıdığım ne kıymetli, en değerli kişiye. İyi ki var, bende hep var olacak. Ben de onun için hep var olacağım. Belki onunla bir Max - Nadia gibi meşhur olmayacağız ama umrumda değil. O hep bende var olacak.
Diğer teşekkürüm beni kısa süre tanımasına rağmen çok önceden bu kitabı okumamı tavsiye eden harika insana. Eğitimci, şuan okul müdürü ve öz abim olsa anca bu kadar seveceğim kişiye. Yaşar hocaya.
Hayatım boyunca dünyada bir şeylerin, büyük, hatta uğursuz bir şeylerin döndüğüne, ama hiç kimsenin bana bir şey söylemediğine dair tuhaf ve açıklanamaz bir his vardı içimde.
Yorumum ; Yılın ve ayın ilk kitabı. @pamukokumalar grubumuzda #ephesusyayınları temasında okuduğum kitap. Serinin son kitabı. İlk iki kitabını iki yıl önce okumuştum. Yorumu sayfamda mevcut. Ama kısaca bahsedecek olursak ilk kitapta Mislina ve Akif Selim’in tanışmasını , ikinci kitapta aşkını ve üçüncü kitapta hayatlarının devamını okuyoruz. Kitapta olay olmadığı için daha çok duygu ve his kitabı bu yüzden biraz durağan ilerliyor. Ama bu kötü demek değil. Hayatınız da okuyup okuyabileceğiniz aşkın en gerçek , en masum ve en saf hali diyebilirim. İkinci kitabının sonunda ne kadar ağladığımı bilirim ama bu kitabın sonunda da yine gözyaşlarımı tutamadım. Aşk , arkadaşlık ve aile kavramlarının en güzel işlendiği kitaplardan biri. Seriye veda ettik ama o iki güzel karakter de kalbimizde yer etti. Böyle kalbi güzel insanlar ne yazıkki artık çok nadir bulunuyor Aklımdan hiç çıkmayacak iki çift