Yaşarken ben bu dünyada
Rüzgârlı bir ikindiye,
Dağ kekiği kokan beldeye,
Her ayın tam on dördüne
En çokta,
Çareleri bitip, iki yana düşmüş elleriyle dizlerini ovuştururken,
Yorgun gözlerinde en mahzun umutların hâlâ parlamak için kol gezdiği, yurdumun kaderi acıyla yoğurulmuş insanını gördüğümde,
Yaşarken ben bu dünyada
İşte tam da burada
Gönlümü bırakıp gidivereceğim...