Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir gün bir şekilde bu an geçmişten çağrılıp tekrar canlanacaktır. Bazı anlamlar atılıp yok olacak, bazıları ise eklenecektir. Yeniden oluşma yoluyla yeni bir geçmiş olarak tekrar yer edinecektir. Bu nedenle bütün şimdiki zamanlar, geleceğe açılan bir dürtüdür.
Güzel şeyleri görünce ağlayabilmeliyiz ki insan olalım.
Reklam
Kendini sevmek son kaledir. Dünyayı sevip başkalarını sevmekten yorulmuş insanların laflarıydı bunlar. Bu şekilde sevmekten yorulduğundan daha fazla sevebilecek şeyi olmayan insanlara yakışan laflar. Böyle durumlarda teselliye dönüşen sözler.
Biliyorsun diye gerçekte var olduğu anlamına gelmez. Sevgi, dostluk, barış, özgürlük... Bu kelimeleri bildiğin halde gerçekte görmemiş olmak gibi.
İşte böyle yalnız başıma yemek yediğim anlar, insanın doğuştan yalnız bir varlık olduğunu anladığım zamanlardı.
Burası sadece kapitalistlerin yeri. Kapitalizm denilen tek kelimeyle şerefsiz bir herif. Sen de kapitalizmden nezaket bekleme. Çünkü yara alacak olan yine sen olursun.
Reklam
Ömür ve ruhun birbiriyle alakası yok. Önemli olan bu dünyada ne kadar yaşadığımız değil, yaşarken neyi ne kadar sevdiğimizdir.
Korecede piknik anlamına gelen sopunğ kelimesini çözümledi. So 'gezinmek, dolaşmak' anlamına gelir ve punğ ise 'rüzgar' demektir. Yani 'piknik' rüzgarda dolaşmaktır.
Üzüntüde zaman aşımının olmaması, insanın sahip olduğu hakları sefilleştiriyor.
Sadece duyma sınırlarını aşan sesleri duymak için ruhumuzda da birer kulak olsa iyi olur düşüncesi, bunun ne kadar saçma olduğunu düşünmeden gerçekten de ruhumuzda bir kulak varmış hissi.
Reklam
Dünya da aynıydı sanki. Burada da insanlar her zaman yararlı bir şeyler olmak istiyorlardı. Gece olunca on binlerce yıldır devam edegelen alışkanlıklarını sürdürerek ve neden öyle olduğunun sebebini bilmeden, bir şeylerin eksikliğini hissederek, gecenin sonlanıp sabah olunca durumun düzelmesi ümidiyle uyumak isterlerdi.
Gecenin varoluş sebebi sanki bizim evrenin bir parçası olduğumuzu öğretmek içindi. Karanlığın, tüm beyaz gürültüleri yutma yeteneği vardı. Ki öyle olunca, nihayetinde gündüz duyamadığımız sesleri duymaya hazırlanmış oluruz. İçimize kulak verince orada da hep seslerin var olduğunu yeni anladık. Neden o sese hiç dikkat etmedik diye kendimizi suçlayarak onu unutmayacağımıza dair ant içtik ama yeni güne başlayınca tüm seslerin önüne geçen gürültü yüzünden bu andımızı da unuttuk gitti.
Çünkü bizler hatırlayabildiklerimizden çok hatırlayamadığımız şeylerin cazibesine kolayca kapılan varlıklarız.
Müziği müzik yapan şey, seslerin yüksek olması değil ruhumuzla ne kadar benzer ritimlere sahip olduğudur.
513 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.