Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.17
Russel ve mutluluk
Yaşadığı dönemde yaşayan insanların ruhsal durumlarını derinlemesine araştıran düşünür Bernard Russell, "Mutlu Olma Sanatı" adlı kitabıyla önce mutluluğa izin vermeyen süreçleri, ardından da mutlu olmanın yollarını gösterdi.
"Mutlu diyorsanız bu durumda olmadığınızı bilmeniz yeterli. Kendinizi mutlu hissediyorsanız
Ödül insanları kontrol ederek, iç motivasyonu zayıflatır.
"Ödül çocuğun sorumluluk bilincini öldürür ve muhakeme becerisini köreltir."
Kitap iki bölümden oluşuyor ilk bölümde ödül ve cezanın neden kullanılamamasının gerektiği çok detaylı net açık bir şekilde söz edilmiş ve bunun ile ilgili yapılan bilimsel araştırmalara örnek verilmiş. İkinci bölümde ise ödül yerine çocuklara nasıl davranmalıyız ne yapmalıyız bunlardan söz ediliyor.
Kitap bizler için çok iyi bir rehber özelikle ebeveynlerin mutlaka okuması gereken bir kitap. Çocuklara ödül vererek onlara ne kadar çok zarar verdiğimizi kitabı okuyunca çok daha iyi anladım. Kitap çok akıcı okuyunca çok merakla okudum çünkü kitabın başında bazı örnekler verilmiş ama yarım bırakılmış ve hep sorular sorduğu için merakınızı canlı tutuyor ve düşündürüyor.
Ödülle gerçekten çocukları cezalandırıyoruz, bir şart koşuyoruz ve çocuk yapacağı işten soğuyor motivasyonu düşüyor.
Puanım 4/5 (%80/100)
Genel olarak güzel olsa da önceki ciltler beklentilerimi çok yükselttiği için bazı yerler çok hoşuma gitmedi. İçerisinde 4 bölüm var ve bunlardan 3 tanesi tek bir hikayeye ayrılmıştı. Sapık bir lise öğretmenini görüyoruz ve kendim de bir öğretmen olarak iğrendirdi beni. Fakat cezalandırma çok tatmin etmedi beni (ben de psikopatlaşıyor muyum acaba Brutal okudukça?). Son bölüm de çok kısaydı ve başka bir hikayeyi anlatıyordu. Dediğim gibi genel olarak güzel olmasına rağmen önceki ciltlerin bıraktığı kadar büyük bir etki bırakmadı bende. Yine de seri çok güzel gidiyor bence.
Kafka ve Ovidius'ta Dönüşümler Üzerine
Stendhal, ölümsüz eseri "Kızıl ve Kara"ya başlamadan önce kaleme aldığı pralogueda "Bu çağ her isteyenin her şey olabileceği bir çağdır." der. Standhal'e gelinceye değin edebiyatın her şeyleşen yahut her şey haline gelecek olan karakteri, tragedyalar çağında söz konusu her şeyleşmeyi ya tanrılaşarak yahut da hayvanlaşarak
Charity doğuştan otistik. Bedenini kontrol edemiyor ve konuşamıyor. İki tane teyzesi var. Bir Kiki. Muson’ un annesi. Muson’ la küçükken çok iyi anlaşsalar da uzun zamandır görmemişler ve Muson onun bu haline uzak durmuştur. Bir de Elvi teyzesi var. Charity için geri zekalı gibi davranıyor
Küçükken bir arkadaşı var Grace. Onunla Lincoln’ de tekrar
Caraval #1 (Edebiyat/Fantastik/Roman)
BAYILDIM)
~Unutma, bu yalnızca bir oyun~
~Her şey birazcık da olsa gerçeklik içeriyor~
Legend sanatkarlarıyla birlikte dünyayı geziyor. Scarlett de bir çok kişi gibi onun hayranı. Her yıl oynanan Caraval oyunu galibine büyük bir hediye verilir. Yıllarca Scarlett ona mektuplar yazdı ama cevap bile alamadı.
Yıl 57. Sonunda beklenen cevap geldi. Ama bu yıl Scarlett evlenicek (yüzünü görmediği, adını bilmediği adamla). Oyunlar ayın 13-19-u arası gerçekleşirken, düğün 20si olucak. Maalesef Isla de los Sueños adası (bu yıl Caraval'ın oynanacağı yer) ve Trisda Adası (Scarlett'in yaşadığı ada) arasındakı mesafe 2 günlük. Yani yetişmesi imkansız.
Anneleri Paloma kaçtıktan sonra babaları kızlardan birini cezalandırmak için hep diğerini dövdü. Bunlardan kaçmak için Caraval'a gitmek isteyen Tella, düğüne yetişemeyeceğinden korkan Scar'a karşı ( evlendiği adamın onu ve kız kardeşini kendi yaşadığı yere götürüp, onları babalarından koruyacağına inanıyor)
Tahmin ettiğiniz gibi tâbi ki de gidecekler. Ama farklı bir şekilde. Julian onları götürecek. Julian kendini El Beso Dorado gemisinin 2-ci kaptanı olarak tanıtacak. Açıkçası başta bir az sırlar vardı. Hiç mantıklı gelmeyen açıklamalar (Julian'ın açıklamaları). Bazı şeylerin üstü açılırken, ortaya daha karmaşık şeyler çıkıyordu.
Kitabın sonlarında beklemediğim şeyler gerçekleşti. Öyle basit açıklamaları varmış ki her şeyin. Ama bunları tahmin edemedim. Ve bu hoşuma gitti. Sağ gösterip, sol vurmuş yazarcığım. Aşırı akıcı ve sürükleyici olduğunu itiraf ediyorum. Tavsiye ediyorum, okuyun, pişman olmayacaksınız.
(Bu eserde Saramago’nun hayallerini okuyoruz. )
Daha önce Saramago’nun Körlük eserinde yazarın kendisinden ve yazma biçiminden uzun uzun anlatmıştım onun için bu eserde bunlardan bahsetmeyeceğim.
“Körlük” eserini bitirdikten hemen sonra “Görmek” eserini okumak ağır gelebilir bunun için tavsiyem Körlük eserini bitirince 1,2 gün eseri sindirmek, dinlenmek ardından Görmek eserini okumak veya araya ince bir kitap alıp okuyarak iyi bir geçiş sağlamaktır.
Yalnız araya çok zaman koyulması taraftarı değilim çünkü ancak iki kitapta okunursa daha anlamlı olacağını düşünüyorum.
Eserimiz konusuna gelecek olursak; kitabımız yağmurlu bir seçim günüyle başlıyor ve sandıklardan üst üste çıkan boş oylarla halkın hükümete karşı isyanını, ardından hükümetin sıkıyönetim uygulayarak halkı bastırmaya çalışması bunun akabininde 4 sene önce yaşanan Körlük olayında herkesin kör olup ama kör olmayan tek kişinin
“kör olmadığı için “ isyanların( boş oy atanların) günah keçisi olarak seçilmesini okuyoruz. Hükümet, halkı cezalandırmak için elini eteğini çeker başkentten ama şehir halkı otorite ve baskı araçları olmadan daha mutludur. Hırsızlık tecavüz olayları hiç yaşanmaz. Yöneticiler, kendileri olmadan daha özgür ve mutlu yaşayan halkın karşısında şaşkındır. Bundan dolayıdır ki aslında Komünist yazar kimliğiyle bilinen Saramago’nun hayallerini, istediği düzeni okuyoruz.
Eserde atılan boş oyları, halkın isyanını ve hükümetin tavırlarını okurken, Saramago birden bizi Körlük eserine bağlıyor.
Bu da çok ilginç geldi :)
BİR DOSTOYEVSKİ MANİFESTOSU !!!
Yağmurlu bir Ankara gecesi. Mayıs ayında olmamıza rağmen bu gri şehirde haftalardır yağmur yağıyor. Sanki evren bana ‘başla artık şu efsane kitaba’ diyor çünkü Dostoyevski okumak için her zaman kasvete ihtiyacım var. Aslında sabahtan hazırladım kendimi bu geceye. Çok heyecanlı bir gün geçirdim çünkü bu kitabı tam ik senedir elimde bekletiyorum,
Özgür hoca'nın kalemiyle tanıştığım ilk kitap ve Özgür hocayla tanışmama vesile olan kitaptır..
Bölüm okumaları için alıp okumaya başladığımın ertesi günü Özgür hoca'nın söyleşiye geleceğini öğrendim. Kitabın yarısını geçmiştim zaten o yüzden anlatımını, konuyu ele alışı dikkatimi çektiği için söyleşisine de katılmış oldum.
Yıllardır öğrendiklerimi özetleyen, ezber bilgilerle değil araştırmalar, örnekler ve deneylerle kalıcı hale getiren bir başucu kaynağım.
Hem ebeveynlere hem de çocuklarla çalışanlara hitap eden bir rehber de diyebiliriz.
Kitap; 2 kısım 21 bölümden oluşuyor. Temelinde ödül ve cezanın altında yatan gerçeklerden bahsediliyor. Bunlardan bahsederken bağlantılı kavramlar, neden-sonuç ilişkisiyle yapılan açıklamalar, önerilerle destekleniyor.
Kitapta en beğendiğim şeyler ise deneyler ve bölüm sonlarındaki özetler.
Herkesin en az 1 defa okuması gerektiğini düşünüyorum.
Eserin içeriğine değinecek olursak bir halk romanı olarak niteleyebiliriz. 17. Yüzyıl Milano’sunda geçen eser bir aşk hikayesini konu alıyor gibi gözükse de siyasi konulara değenen toplumsal bir romandır. İtalya’nın müthiş doğal güzelliği olan Como Gölünün yakınında yaşayan ipek işçşisi Lorenzo ve Lucia nişanlı bir çifttir. Fakat bu evliliğe karşı
