Hayatı olduğu gibi kabul etmeli ve ona ne bir şey ilave etmeli ne de ondan bir şey eksikmeli bazı şeyler vardır canınızı sıkar bu neden böyle? böyle şeyler dünyadan kaldırmalı deriz bazı şeylerde mevcut değildir içimizden bunların olmasını ister hatta bu uğurda çalışırız. İkisi de saçma ve faydasizdir insan dediğin mahluk hiçbir şeyi değiştiremezsin bunun için gönlünün rahat olmasını istersen gördüğün fenalıkların bile bir hikmeti olduğunu düşün ve yeryüzünde olmayan iyilikleri oraya getirmek sevdasına kapılma… ömrünün sonuna kadar dönsen bu hayatın cefasını tükenmez.
Konuşmaya ne lüzum vardı ? bütün güzel laflardan ve hoş insanlardan sıkılan bu mahlukları birbirlerinin sessiz mevcudiyeti yorgunluk verecek kadar doyuruyordu.
Bir zamanlar birbirlerinden ayrılmak birbirlerini kaybetmek ihtimalinin korkusunu çekmiş olmasalar belki de birbirleri için ne kadar kıymetli olduklarını hâlâ bilmeyeceklerdi.
Hayatta hiçbir şey ona kıymetli görülmemiş peşinden koşmak erişmek sahip olmak arzusunu vermemişti etrafına daima bir yabancı gözüyle bakmış hiçbir yere bağlanmak arzusu duymamış bu yalnızlığının gururu içinde memnun olmaya çalışmıştı şimdi ilk defa bir şey istiyor hem de korkunç bir şiddetle istiyordu fakat niçin bu istek bir imkansızlıkla beraber gelmişti niçin hayatının bu en büyük arzusunu şimdiye kadar belki yine içinde fakat en gizli yerlerde saklı duran bu arzuyu hapsedildi yeri parçalayarak ortaya çıkar çıkmaz öldürmeye mecbur kalıyordu? Niçin ? kimin için?
Zaten bir felakete huzur ve soğukkanlılıkla tahammül edenlerin manzarası o felaket için ağlayıp çırpınanların manzarasından çok daha korkunç ve ezicidir
Geldikleri yerde daha iyi bir hayatları vardı ama yine de metropollere geçiyor ve dişleriyle tırnaklarıyla orada tutunmaya çalışıyorlardı. neden? çünkü insanlar cazibeye kapılıyorlardı büyük arabaların, televizyon programlarının, lüks lokantaların, trafik keşmekeşinin, sinemaların reklam ışıklarının, piyango çekilişlerinin, duvarların arkasında kapilarinda silahlı güvenlikçilerin Beklediği villaların ve bütün bunlarla aynı Çağ’da yaşamanın dayanılmaz cazibesine. Açlıktan mideleri kazansa da televizyonda gösterilenlerle aynı çağı da yaşıyor olmak insana bunu unutturuyor.