Ülkü Acar Ciner

Ülkü Acar Ciner
@huzursuzkitap
instagram.com/huzursuzkitap Öyle Olsun Dergi Biraz kültür, Biraz sanat, Bolca Edebiyat Ücretsiz E-Dergimizi indirmek için; instagram.com/oyleolsundergi
Sabitlenmiş gönderi
Öyle Olsun Dergimizin 24. sayısı çıktı dostlar. Yine bol emekli ve dolu dolu edebiyat sizleri bekliyor. Gördüğünüz üzere kapak konuğumuz sevgili Kemal Sunal. 💚 Okuduğum en ilginç kitaplardan biri olan Yapraklar Evi'ni ve Metin Eloğlu'nu tanıttığım yazılarımla bu sayıda sizlerleyim. Şimdiden keyifli okumalar dilerim. 💚 Öyle Olsun dergisini @oyleolsundergi instagram profilindeki linkten veya oyleolsun.com adresinden ücretsiz olarak indirip hemen okumaya başlayabilirsiniz. 💚 #edergi #dergi #öyleolsundergi
Reklam
Bunca soruna, yoksunluğa karşı taarruzda ısrar edilmesi birliklerde tepki uyandırdı. Henüz son iki günün yaraları sarılamamıştı. Liman Paşa'ya ve Üçlüye küfrü bastılar. Biri sordu: "Beyler, Enver Paşa'nın acımadığı Türk'e Alman niye acısın?" Kimse verecek yanıt bulamadı. Herkes Sarıkamış faciasını biliyordu.
M. Kemal'den...
Almanlara körükörüne güvenen Enver Paşa'yı uyarmak görev olmuştu. Durumu özetleyen saygılı bir mektup yazdı. Mektubu özet olarak şöyle bitirdi: "Vatanımızın savunmasında kalp ve vicdanları bizim kadar çırpınmayacağına şüphe olmayan, başta Liman von Sanders olmak üzere Almanların düşüncelerinin üstünlüğüne güvenmemenizi kesin olarak rica ederim. Buraya gelerek, genel durumun gereklerine göre savaşı sizin sevk ve idare etmeniz uygun olur kardeşim."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
25 Nisandan bu yana 9 günde Arıburnu'nda verilen kayıp on bin kişiyi geçmişti.
Ülkü Acar Ciner
Bir kitabı okumayı düşünüyor
Gelibolu
GeliboluBuket Uzuner
8.3/10 · 8,9bin okunma
Reklam
Saat 05.00'ti. Türk bataryaları Anzak mevzilerini ateş altına aldı. Eldeki mermi sayısı yüzünden ateş ancak 15 dakika sürebilecekti. Bu du rum topçuları kahrediyordu: "Komutanım, 15 dakikalık ateş düşman mevzilerinin ancak tozunu alır." "Bir mermi fabrikamız olsaydı bu zavallı hali yaşamazdık. Ama ne edelim ki zaman akmış biz bakmışız." "Hem de yüzlerce yıl."
57. Alay Komutanı Hüseyin Avni Bey yanındaki 2. Tabur Komutanına, "Ata Bey.." dedi, "..birçok babayiğiti şehit verdik. O yüzden gözlerim yaşarmadan bir gelinciğe bakamaz oldum. Sanki her biri bir şehidimizi temsil ediyor." Çevreyi gösterdi. Kır çiçeklerinin arasında pıtrak gibi gelincikler belirmişti: "..Şuraya bak, sanki toprak şehit tütüyor."
Çanakkale Savaşı, hiçbir devletin, hiçbir ordunun, hiçbir silahın, yurt sevgisinden ve milli onurdan daha güçlü olmadığını, olamayacağını öğretmekteydi. Bu büyük gerçek her gün bir kez daha kanıtlanıyordu. Bunu yaşamak herkese yıkılmaz bir özgüven veriyordu. Bundan sonra bir dış kudretten, ancak Çanakkale'yi yaşamayanlar, milli tarihi okuyup kavrayamayanlar ile onursuzlar ve satılıklar korkacaktı.
18 mart 1915
Bu zafer yüzlerce yıllık ezikliğe, emperyalizmi yenilmez sanmaya son veriyordu. Balkan yenilgisinin, Sarıkamış felaketinin, Süveyş fiyaskosunun cesaret kırıcı etkilerini silecekti. Emperyalistleri, parayı, çeliği, makineyi, barutu, kader sanı lan zavallılığı, aşağılık duygusunu, Avrupa önünde emireri gibi durma alışkanlığını yenmişlerdi. Bu zafer daha büyük, zorlu direnişlerin, atılımların mayası olacaktı. Yurtseverler mutlu bir Türkiye yaratmak için kimi ciddi, kimi çocuksu, hepsi sevgi ürünü tasarılar düşünecek, hayallere dalacak, reçeteler yazacaklardı,
Reklam
"Batı uyandı, çalıştı, bizi geçti, şimdi sömürüyor, aldatıyor, kandırıyor, oynatıyor, oyalıyor, adam yerine koymuyor. Her yana sızıyorlar. Kafalarına uygun adamlar buluyor, yetiştiriyorlar. Güçlenerek karşı durma çareleri arayacağımıza diplomatik oyunlarla durumu idare etmeye çabalıyoruz. Bu tutumu da akıllılık diye övüyoruz. Batının bilimine, tekniğine, sanatına saygılı olmak başka; sömürücü, saygısız, bencil yanına boyun eğmek başka. Batı önünde aşağılık duygusu ve teslimiyetçilik iliklerimize işlemiş. Bir büyük devletin kulu olmadan yaşayamayacağımızı sanacak hale gelmişiz. Bu anlayışı sürdürmek, buna katlanmak, razı olmak için onursuz, gurursuz, zavallı, gafil, satılık, düpedüz hain olmak gerek. Neyse. Şimdi vatan için elimizden geleni yapmak lazım. Allah yardımcımız olsun."
Cumhuriyetin devraldığı maddi miras çok zavallıcadır. Okuma yazma oranı erkeklerde % 7, kadınlarda % 04 idi. Bu iki sayı genel durumu anlatmaya yeter.
Türkülerin bazı dostları düşmandan daha tehlikeliydi.
CİHAT ilan edileli tam 3 hafta olmuştu. Bütün Müslümanlara duyurmak için çok çalışılmış, dikkatlerini çekmek için akla gelebilecek her yola başvurulmuş, hayli Alman altını da saçılmıştı. Cihat ilan edildiğini öğrenen her Müslümanın hemen harekete geçeceği sanılıyor, özellikle Hindistan'da, Cezayir'de ve Rusya'da kıyamet kopması bekleniyordu. Beklentiler boşa çıktı. Ne Mısır'da, ne Hindistan'da, ne Tunus'ta, ne Cezayir'de, ne Fas'ta, ne Afganistan'da, ne İran'da, ne Kırım'da, ne Kafkasya'da, ne Türkistan'da en ufak bir kıpırtı bile olmadı. Araplar arasında da bir heyecan yaratmadı. 30 Osmanlı Halifesinin etkisi bu kadardı. Demek ki Türk, kendi canı ve kanıyla kavrulacaktı. Bu durum savaşın ne olduğunu bilenleri çok kaygılandırıyordu.
1914
Rusya Osmanlı Ermenilerini uzun zamandır türlü vaadler ve silahla besliyordu. Savaş başlar başlamaz Rus Çarı bir bildiri ile Osmanlı sınırları içindeki Ermenileri isyan etmeye çağırdı. Ermenilerin bu uğursuz çağrıya uyarak yer yer isyan etmeleri, çeteler kurarak cephe gerisini savaş alanına çevirmeleri, yüzbinlerce Türkün, Kürdün ve Ermeninin felaketine yol açacaktı.
12,2bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.