Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İbn Kayyım (رحمه الله) dedi ki : ‎Nimetlerin en büyüğü Allah'a yönelmektir…
Şâri' geçersiz saymadıkça veya yasaklamadıkça akit ve şartlarda asıl olan sahihliktir. Doğru olan görüş budur. Çünkü akidler ve şartların geçersiz olduğuna hüküm vermek bunların haramlığına ve yapanların günahkârlığına hüküm vermektir. İbn Kayyim el-Cevziyye, İ'lâm.
Reklam
İbn mübarek bir şiirinde şöyle dedi: Allah'a isyan eder sonra onu sevdiğini iddia edersin
sabır mertebesi
"Yahya İbn Muaz da: 'Sevenlerin sabrı, zahidlerin sabrından daha şiddetlidir.Hayret ediyorum. Nasıl sabrediyorlar?' der ve şu beyti söyler: Sabır her yerde güzeldir. Ancak sana sabır Varya. İşte o güzel değildir."
İnsan Yayınları 60
sabır mertebesi
"...üstad (İbn Teymiyye) şöyle derdi: 'İtaatları edaya sabır, haramlardan kaçınmaya sabırdan daha mükemmeldir. Ve daha faziletlidir. Çünkü itaat fiilinin menfaati, Allah Teala'ya, günahı terk menfaatinden daha sevimlidir. Ve itaat etmemenin zararı ma'siyetin zararından daha çirkin ve daha sevimsizdir."
İnsan Yayınları 60
sabır mertebesi
"Şeyhulislâm İbn Teymiyye'den -Allah ruhunu mübarek kılsın- duymuştum. Derdi ki: 'Yûsuf'un (as) Aziz'in karısının kendisi ile ilgili isteğine boyun eğmeye karşı sabı, kardeşlerinin kendisini kuyuya atmaları ve babası ile arasını açmalarına sabrından daha mükemmel idi. Çünkü kuyuya atmaları ve terketmeleri, kendi seçimi olmadan, kendinin o konuda hiçbir kazancı olmadan başına gelen ve kulun sabırdan başka hiçbir çaresinin olmadığı bir hadisedir. Fakat, günaha karşı sabrı ise, kendi istek ve seçimi ile olan sabırdır ve nefisle muharebedir. Özellikle, ortada 'kabul et' çağrılarını güçlendiren sebeplerle birlikte olursa. Çünkü o, bir defa gençti. Gençliğin günaha çağırması güçlüdür..."
Sayfa 141 - İnsan Yayınları 60
Reklam
"İbn Mubarek de: 'Az bir edebe, çok ilimden daha fazla ihtiyacımız vardır."
İnsan Yayınları 60
İbn Teymiyye şöyle devam eder: "Birçok hayalperest ve câhilin, Kalbim Rabbimden bana bunu ilhâm ediyor" dediği şeye gelince; kalbinin ona bir şeyler söylemiş olması doğrudur, fakat kimden? Şeytanından mı yoksa Rabbinden mi? Kalbim bana Rabbimden böyle ilhâm etti? derse, kendisine ilhâm edip etmediğini bilmediği birine söz isnâd etmiş olur ki bu da yalandır. Bu ümmetin muhaddesi asla böyle söylemez, hiçbir zaman böyle bir şeyi ağzna almaz. Süphesiz Allah.Ömeri, bunu söylemekten korumuştur. Bilakis, bir gün kâtibi "Bu, mü'minlerin emiri Ömer b. Hattâb'a Allah'ın gösterdiği (öğrettiği) şeydir" diye yazar. Ömer de "Hayır, onu sil; bu Ömer b. Hattâb'ın gördüğü şeydir. Eger o doğruysa Allah'tandır, yanhş ise Ömer'dendir. Allah ve Allah'ın Resûlü ondan beridir, uzaktır diye yaz" der. Ömer 'kelâl' konusunda (miras hukukuyla ilgili bir kavramdır), "Bu konuda kendi görüşümü söylüyorum; eğer doğruysa Allah'tan, sayet yanlış olursa benden ve şeytandandır." demiştir. Resâlullah (s.a.v.)'ın şehâdeti ile muhaddes olanın sözü böyledir. Oysa sen ittihâdinin, hulâlinin, şatahatlar söyleyen ibâhinin semâ yapanların açıkça, Rabbim kalbime böyle ilhâm etti dediğini görürsün. Şimdi, bu iki sözü söyleyenlerin hâllerine, sözlerine bak, her birinin hakkını ver ve hileli olanla hâlis olanı bir tutma!
İbn Teymiyye "Sıddık, muhaddesten daha kâmildir. Çünkü sıddıklığın kemâli; mana bağlılığı ile ilhâm, içe doğma, kesf gibi şeylerden müstağnidir. Çünkü sıddık bütün kalbini, sırrını, içini ve dışını Resâlüne teslim etmiştir. Bununla o diğer seylerden müstağnidir" der. Ona göre muhaddes, kendisine ilhâm edileni Resâlullah'ın getirdiğine arz eder. Eğer Rasûlullah'ın getirdiğine uyarsa kabul eder. Uymuyorsa reddeder. Böylece anlaşılıyor ki sıddıklık derecesi tahdis derecesinin üstündedir.
Seyhü'l-islâm Takıyyüddin ibn Teymiyye'nin şöyle dediğini işittim: "Bizden önceki ümmetlerde kendisine ilhâm verilenlerin varlığı kesindir. Böyle kimselerin bu ümmette bulunması, bu ümmetlerin en faziletlisi olmakla beraber, şart edatına bağlanmıştır. Çünkü bizden önceki ümmetlerin onlara ihtiyacı vardır. Bu ümmet ise nebilerinin ve risâletinin kemâlinden dolayı onlardan müstağnîdir. Allah Teâlâ bu ümmeti Nebi (s.a.v.)`den sonra keşf, ilhâm, muhaddes ve rüya sahibi kimselere muhtaç kalmadı. Şart edatıyla yapılan bu bağlantı üimmetin kemâli ve müstağnî oluşundandır, noksan oluşundan değil."
635 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.