"Gelen" birikime "ek"lenemediğinizde ,gelen-ek oluşturamaz, hayatınıza devam ederken zorlanırsınız.
...
Bu topraklarda yaşayan insanların merhemi,gelen-ek kavramının anlamını bilmek,"ek" yapmaya kalkışmadan önce,"gelen" birikimin hakkını vermektir.
Bir fikri kalabalıkların seslendirmesi,onu güçlü yapmaz, sadece popüler yapar. Hakikat, ona tek bir kişi sadık kalsa bile, gücünü ve değerini yitirmez.
Herkes, önyargının kötü olduğu noktasında hemfikridir,mesela. Oysa adı üstünde önyargı. Önyargı varsa, sonyargı da olmalı! Kötü olan önyargılı olmak değil, önyargının sonyargı olmasıdır.
Kitap 'ta Fatiha (Açılış) adlı bölüm nasıl kitabın kalbiyse, günün kalbi de kuşkusuz kuşluk vaktidir. Kuşluk vaktinde açılır önünüzde her şey...
Hakikati temsil edenler tekrar merkeze gelir ve hakikatler yerli yerine konulursa,hurafeler de doğal olarak olması gereken yerlerine dönecekler. Hurafe,hakikatin gölgesidir. Yüzünü güneşe dönersen, gölgen seni takip eder. Sırtını güneşe dönersen, sen gölgeni takip edersin.
İnsanın bir şeyin karşısında olmasından çok daha önemli bir şey var; o da insanın bir şeyin yanında olmasıdır. Hayat düşmanlık değil arka-daşlık üstüne kurulur.
İnsan, ısrarla kendi sorularının peşinden giderek, başkalarının sorularıyla yaşayanların hoşgörüsüne ulaşamaz.
Hep yolunda gitmeyen şeyleri görüp konuşurlar; buna şartlandırılmışlardır. Bunun doğal sonucu olarak hep şikâyet edecek bir şeyleri vardır, ama sevinecek şeyleri pek yoktur."
Sayfa 75Kitabı yarım bıraktı
Günlerdir ve günlerdir
Türkiye'deki kavga selamlamalarda da kendini gösterir. Kimileri kasıtlı olarak selamun aleykum derken, kimileri de kasıtlı olarak merhaba demeyi tercih eder.
Sayfa 73Kitabı yarım bıraktı
Zihni ve dili temiz olmayanların bütün eylemleri , ne kadar iyi niyetle , ne kadar çok çalışırsa çalışsın, lekelidir , kirlidir.
Jetonu attı, turnikeyi geçti , son anda yetişti vapura. Süleymaniye' yi gören bir yere oturdu. Bir çay söyledi ve aklını karıştırmaya başladı. Süleymaniye'yi yapabilecek imkana sahip olan adamlar niçin apartman yapmadılar? Yapmadılar mı, yapamadılar mı?
Çocukların koşmasının yasak olduğu apartmanlı
bir dünya, onlara göre reddedilmesi gereken bir dünyaydı . Gün geçtikçe katlanan bu yanlışı parklarla gizlemek mümkün değildi.