Bazen bütün insanları boynuna sarılıp öpecek kadar seviyorum. Bazen de hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. Bu nefret falan değil. İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile. Sadece bir yalnızlık ihtiyacı denilen yerdeyim şu anda.
Adından sıkça söz ettiren, kısa sözlerinin duvarlarda, cafelerin çay masalarında gözüme ilişti ği, merakla aldığım bir kitabın on sayfadan sonrasını okumadığım bir iştahsızlığa dönüştü bende sabaha uyanma isteği.
“Yılların yorgunluğu ve bıkkınlığı var içimde. Doldum dolacağım kadar. Bana bir şeyler anlat, bir şeyler. Güzel ve mutlu bitsin sonu. Yıldım ve yıkıldım ömrümün hiç bitmeyen acılarını sırtlanmaktan.”