"Dışarıdan gelen tehlikeler, içimizdeki karanlık düşüncelerden daha az korkutucu değildir. Gerçek tehlike, insanın kendi iç dünyasında gizlidir."
Artık yeter Ömer… Sana kızgın değilim… Sana kızmayacak kadar seni iyi tanıyorum… Sonra seni seviyorum… Neden sevdiğimi bilmeden seviyorum… Bu sevgiyi her gittiğim yere beraber götüreceğim… Allahaısmarladık… Güzel dudaklarını öperim… Sen de bana kızma… Başka türlü yapamazdım… Allahaısmarladık…
Reklam
Artık ayrılmamız lazım. Dediğim gibi, sana en küçük bir faydam olacağını bilsem her şeye tahammül eder ve kalırdım. Halbuki selametinin yalnızlıkta olduğunu görüyorum. Hâlâ, bugün bile şuna kaniyim ki, bir müddet daha bocaladıktan sonra, yolunu bulacaksın, fakat yalnız olman lazım. Herhangi bir insanın, ayaklarına dolaşmaması lazım…
Bir yerde uzun zaman kaldığınızda, dünyanın ne kadar büyük ve uçsuz bucaksız olduğunu unutuyordunuz. O enlem ve boylamların uzunluğunu algılayamıyordunuz. Kendi içimizdeki uçsuz bucaksızlığı da algılayamadığımız gibi.
Sayfa 132 - DomingoKitabı okudu
Zannediyorum ki, tasavvuru bile baş döndüren bir süratle hiç durmadan koşup giden bu hayat ve bir avuç toprağının bile doğru dürüst esrarına varamadığımız bu karmakarışık dünya beni bir buğday tanesi, bir karınca gibi ezip geçiverecek...
Hayatta kendi düşüncelerim ve kararlarımdan başka birtakım kuvvetlerin emri altına girmek aska tahammül edemeyeceğim bir şeydi. Aynı zamanda, seninle beraber bulunduğum müddetçe, nedense irademi kullanamadığımı gördüm. Sana, senin iradene tabi olmak bana ağır gelmezdi, fakat aramızda hiç olmazsa en küçük bir müşterek nokta bulunması, yaptıklarından hiç olmazsa bir kısmını benim de doğru ve iyi bulmam lazımdı. Kendi kendime hiçbir zaman yapamayacağım şeyleri, sırf bilmediğim bir kuvvete tabi olmak yüzünden, boyuna tekrar etmek beni düşündürdü ve nihayet, aylardan beri kaçtığım bu kararı verdirdi.
Reklam
İçimizdeki peygamber, bizi kendi boşluğumuzda ihya eden deli tarafımızdır.
Sayfa 11 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Bozuk rıhtımda sürçe sürçe ve bir şey konuşmadan bir hayli ilerlemişlerdi. Macide, Ömer’in böyle anlarda söze başlayıp uzun uzun anlatmasına alıştığı için her an bekliyor, fakat bu sefer bu bekleyişte biraz da isteksizlik karışık olduğunu kendinden saklamıyordu. Kocası konuşmaya başlarsa belki birçok şeyleri izah etmeye ve Macide’nin kafasındaki kanaatleri değiştirmeye çalışacak ve velki de bunda muvaffak olacaktı. Fakat Macide, artık ne olursa olsun, ta içindeki bir yerde değişmez bir karar verildiğini ve her hal çaresinin bu kararı bir müddet daha geri bırakmaktan başka bir şey yapamayacağını seziyordu.
Onu hiç bu kadar yakından görmemişti. Kocasını anlıyor, hala seviyor fakat akşamdan beri hissettiği uzaklığı, içi sızlayarak muhafaza ediyordu. Demek ki böyle bir anda, her şeyin bitmesi lazım geldiği, artık bu şekilde devam edemeyeceği hakkında kati kararını verdiği anda, Ömer’i böyle apaçık ve böyle yakından görmek mukadderdi…
Macide bir insanı insan yapan şeylerden en küçük bir zerresinin bile, şu anda önünde dikilen bu herifte mevcut olmadığını görüyor ve asıl garibi, buna hayret etmiyordu. Halbuki şimdiye kadar, insan kafadına doldurulan ve orada eriyen şeylerin ruhumuza ve en küçük hüceyrelerimize kadar gireceğini, bizi böyle hayvan olmaktan kurtarıp daha başka, daha temiz bir şeyler yapacağını sanmıştı.
Reklam
Macide tekrar düşündü: “Bir izzetinefis faciası? Erkekler bazen ne kadar basit oluyorlar… Zannediyorlar ki, bir erkeğe karşı hiddet, hatta nefret duymaya başlayan bir kadın, hemen başka erkekler bulup boyunlarına sarılmak ister… Bu herif herhalde bu usülün para edeceğini sanıyor. Kendisiyle beş cümle bile konuşmadığı bir insana musallat olup onunla alakadar olduğunu gösterecek lakırdılar söylüyor… Acaba bütün erkekler bizi bu kadar aptal mı zannederler? Ömer başkasıyla eğleniyor, ben de ona içerledim diye beni apteshane aralığına sıkıştırıveriyor ve kim bilir kafasından neler geçiriyor.”
"İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir."
Unutmayın ki ,dünyada en korkunç şey, ümidini kaybetmektir .
Sayfa 248 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Filozof Kant diyor ki : “Bana hayret veren iki şey var: biri başımızın üstündeki yıldızlı gökyüzü, öbürü içimizdeki vicdan.
Sayfa 103
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.