Anlam, her zaman vasata, yani ortama tabidir ve bir sözcüğün anlamını nasıl bağlamı biçimlendiriyorsa, bedenleri ve zihinleri de yerleştikleri bağlam belirliyor. Kimse kendi iradesiyle kendini biçimlendirdiğini iddia etmesin! Sık sık anlamsızlığa düşüp anlamın peşine düştüğünüze göre ya içine gömüldüğünüz bağlam yıkılmıştır ya da bağlamdan sıdkınız sıyrılmıştır. Kapitalizm, doğası gereği yıkıcıdır. “Her yaratıcı edim, bir yıkımla başlar” düsturu sadece modernist sanatın değil, bizzat kapitalizmin de yolunu aydınlatıyor. Ve tıpkı tanrının, “ışık olsun” dediği an, evreni yaratması gibi, kapitalizm de “yıkım olsun” dediği an, yeni evrenler yaratıyor. Savaşlar, kentsel dönüşümler, doğal ya da yapay felaketler kapitalizmin yaratıcı yıkım projesine dâhildir. Ve diyelim ki gömülü olduğunuz bağlamdan sıdkınız sıyrıldı ve yasa koyucunun “yapma!” dediğini inadına yapmaya karar verdiniz. Bağlamın aleyhine eyleme geçseniz bile, çok geçmeden kapitalizmin yaratıcı yıkım projesine dâhil edildiğinizi göreceksiniz. Çünkü yasanın iki yüzü vardır. Bir yüzü, yasa koyucudur ki Lacan’a göre Kant ile temsil edilir, diğer yüzü yasayı ihlal edendir ve temsilcisi Sade’dır. Anlamınız yine kibrit kutusu tarafından belirlenmiştir