230 syf.
·
Not rated
Kitaba Dair; +4
Okumaya başladığımda hikayenin devamını merak ettim de o yüzden sonunu getirebildim ve ne yazık ki tahmin edilebilir şekilde sonuçlandı. Tasavvuf ve sufizm sosuna bulanmış klişelerle dolu bir kitap olmuş maalesef. Adeta romantik bir yolculuk fantezisini anlatıyor. Derinlik katmak için de ney, konya, rumi gibi donelerden de faydalanmış. Aralarda birkaç ayete rastladım ve bunun bu kitap için yersiz olduğunu düşündüm. Kimse islamı anlattığını iddia etmemiş kabul fakat islamın hele ki Kerîm Kur'an'ın tasavvuf ve sufizmle uzaktan yakından ilgisi olmadığını not düşmek istiyorum. Bu arada Mevlâna'nın kelime anlamının Mevlâ'mız olduğunu biliyor muydunuz? :)
Hiçbir Karşılaşma Tesadüf Değildir
Hiçbir Karşılaşma Tesadüf DeğildirHakan Mengüç · Destek Yayınları · 20216k okunma
Eleştirel realizm yalnızca bir bilim felsefesi değil, onun savunucularının iddia ettiği gibi, aynı zamanda gerçek dünyaya ilişkin olgularının üretici mekanizmalarına ya da altta yatan nedenlerine ulaşmak için, görünür olayların görünmeyen yönlerine görmemize olanak sağlayan bir araştırma yöntemidir.
Reklam
128 syf.
6/10 puan verdi
Kitabımız üç farklı hikâyeden meydana geliyor. İçerisinde yer alan hikâyeler; Bir Delinin Hatıra Defteri, Palto ve Burun hikâyeleri. İlk iki hikâyeyi çok beğenmekle birlikte üçüncü hikâye açıkçası beni çok sarmadı. Üç hikâye de aslında toplumda yer alan dışlanmış, mazlum, hodbin gibi farklı özelliklere sahip karakterler üzerinde durmuş. İlk
Bir Delinin Hatıra Defteri (Burun ve Palto Öyküleriyle)
Bir Delinin Hatıra Defteri (Burun ve Palto Öyküleriyle)Nikolay Gogol · Ren Kitap · 201756.2k okunma
400 syf.
·
Not rated
Eduardo Galeano'nun Aynalar kitabı olaylar, insanlar, bilim adamları, sanatçılar, siyaset, edebiyat, tarih, ülke, soykırım, kadın, kölelik vb. insana dair birçok konuyu eski çağlardan başlayıp günümüze kadar kısa metinler içerisinde, etkili cümleler ve çarpıcı alıntılarla sunmuş. Fakat Eduardo Galeano'yu bir kaç konuda kınadım bunlar; Atatürk gibi bir lidere kitapta yer vermemesi, bir çağa hükmeden Osmanlı İmparatorluğu'nu eş geçmesi ve Ermeni soy kırımına tataflı yaklaşması. "Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar aynı Tanrı'ya inanıyor. Bu Yehova, Tanrı ve Allah olmak üzere üç farklı biçimde adlandırılan, İncil'deki Tanrı. Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar onun emirlerine uyduklarını iddia ederek birbirlerini öldürüyorlar."
Aynalar: Neredeyse Evrensel Bir Tarih
Aynalar: Neredeyse Evrensel Bir TarihEduardo Galeano · Sel Yayıncılık · 20201,223 okunma
Hammurabi Kanunlarında Zina Cezası
“Hammurabi'den asırlar önce yaşamış olan Lagaş Kralı "Urugakina" (milattan yaklaşık 2300 yıl önce) tarafından ortaya konan "Sosyal Reform Metni'nde" zina cezasıyla ilgili şu bilgileri görüyoruz: Evli bir kadın şayet ikinci bir eş almaya kalksaydı, o kadın taşlanırdı. Hatta ona atılan taşlar numaralanırdı. Dolayısıyla, şu ortaya çıkıyor: İslamiyet ile Yahudilikteki reçim cezalarının kaynağı -iddia edildiği gibi- Tanrı değil; Urugakina'nın méşhur "Sosyal Reform" kanunlarıdır. Urugakina da tıpkı Hammürabi gibi, "Bu bilgileri bana Tanrı (Ningirsu) verdi" diyor. Urugakina'nın Sosyal Reform kanunlarıyla ilgili metin. Samuel Noah Kramer tarafından 1963'te Şikago'da tercüme edilmiş, eserinin 317-323 sayfaları arasında bundan söz edilmektedir. 1901-1902 yıllarında Irak'ın "Sus" kentinde yapılan kazılarda, 282 maddelik Hammurabi kanunlarının üzerinde yazılı olduğu bir tablet bulunuyor. Bilindiği gibi tablet, en sağlam tarihi belgedir. Bu kanun metninin 129 ve 130. maddelerinde zina cezalarıyla ilgili şu hükümler yer almaktadır: Evli bir bayan şayet başka bir erkekle ilişkiye girerse, her iki suçlu da bağlanıp suya atılmak suretiyle öldürülür. Ancak, hanımın kocası onlan bağışlarsa kral da onlan affeder. Eğer bir erkek başkasının hanımıyla zorla yatar sa, o zaman kadına bir şey yoktur; ama erkek yine öldürülür. Kadin suçsuz olduğundan ona herhangi bir ceza uygulanmaz. Dikkat edilirse, bu kanunda "Eğer koca onları bağışlarsa kral da bağışlar" hükmü vardır. Yani, bu konuda Islamiyetin tersine bir esneklik mevcuttur.
Sayfa 197 - Berfin YayınlarıKitabı okuyor
Benim gibi, gerçek bir deli olduğunu iddia eden, bir Pisagor kesinliğiyle yaşayan birinin var olması olanaksızdı. Sonunda işler olacağına vardı: Dali, Nietzsche'nin güç isteminden aldığı esinle her tür ahlaki ve estetik ksııtlamaya karşı çıkan saf Gerçeküstücü, her deneyin hiçbir kesinti olmaksızın sonuna kadar götürülebileceğini savundu.
Sayfa 35 - İmge Kitabevi
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.