Okay (1931-2017), İslam Ansiklopedisi’nin on altıncı cildinde yazdığı ‘’hatırat’’ başlıklı madde başında ilk olarak hatıratın, edebi bir kavram ve terim olduğundan ve ilk örneklerine tarihsel değeri yüksek metinlerin içerisinde bulabileceğimizden söz eder. Söz konusu metinler tarih, seyahatname, rûzname, menâkıp, tezkire, muhtıra ve mektuplardır.
Gençliğinde bir ideal için birlikte heyecanla kitap okuduğu kızla daha sonra evlenmek, babama göre en büyük mutluluktu. Bir başkasının mutluluğundan söz ederken babam bir keresinde anneme böyle demişti.
"Koyacağın sınırlar nedeniyle sana darılacak olanlar sadece artık senden faydalanamayacak olanlardır.
Şunu asla unutma ki birine veya bir şeye hayır demek kendine evet demektir."
Ya yaşadıklarımız nesilden nesile aktarılan travmalarımızdan kaynaklanıyorsa? Kâinattaki hiç kimsenin sırrına eremediği, bambaşka bir plan varsa? Başımıza
«Havaalanındaki kitapçıda Mutlu Ailelerin Prensibi adlı bir kitap gördüm. Tipik bir stok fotoğraf: sahilde omuzlarında bir erkek çocuğu taşıyan bir adam ve bir kız çocuğunun elinden tutan bir kadın. Dördü de gülümsüyor. Gülücükler besbelli fotoğrafçının talebi. Aralarında kan bağı olmadığı bariz.»
..ideal kadın imgelerine maruz kalmanın "kadınlarda ve kız çocuklarında depresyona, öz-saygı kaybına ve sağlıksız yeme alışkanlıklarına neden olduğu" ortaya çıkmıştır
«Sana bir şey söyleyeyim mi? Geçen akşam kaldırımda yürürken evinin salonunda Noel ağacı kuran bir kadın gördüm. Pencereden, baştan aşağıya görünüyordu. Tek başına çam ağacını renkli toplarla süsleyen bir kadın. O hayatı yaşamak, o kadın olmak istedim. Neden? Eşinin sabah evden çıktığını ve akşam döndüğünde salonda ışıldayan bir ağaç olduğunu hayal ettim. Birbirlerine günlerini anlatan iki insan, durmadan yanıp sönen renkli ampuller hayal ettim. Bizim gerçekliğimizden öylesine uzak ki. Bugün seninle beraber olmak istediğim bir hikâye gibi.»
Kanoko Okamoto'nun Japon Balığı Kargaşası'nda, iki uzun öykü bulunuyor.İlki kitaba da ismini veren, Japon Balığı Kargaşası, ikincisi, Yemek İblisi adını taşıyor.
Kanoko Okamoto'nun kardeşi, Cuniçiro Tanizaki'nin sınıf arkadaşıymış.Okamoto, Tanizaki'den etkilenerek ilk düzyazı eserini vermiş.
Budizm'e sıkı sıkı bağlı olan Kanoko Okamoto, eserlerinde feminist yaklaşım benimsemiş.Kadınlara, istekleriyle, hırslarıyla, şehvetleriyle, zekalarıyla metinlerinde yer vermiş.Bu yönüyle Tanizaki'nin kadın karakterlerine benzer karakterler yaratmış.Japon Balığı Kargaşası'nın başkahramanları, Uçurum Konağı'nın genç hanımı Masoka ile konağa Japon balığı satan ailenin evlatlık oğlu Mataiçi'dir.
Birbirlerini çocukluklarından beri tanırlar.Masoka'ya aşık olan Mataiçi, Masoka'ya benzeyen ideal Japon balığını üretmeyi takıntı haline getirir.
Yemek İblisi'nde Betsuşiro ile tanışırız.Betsuşiro, kendini pek çok sanat dalında yetiştirse de istediği yere gelemez.Betsuşiro yükselmenin yolunu aşçılıkta bulur.Zengin bir bilgin, kızlarına yemek dersi vermesi için Betsuşiro'yu tutar.
Her iki öyküde de sınıfsal ayrım belirgindir.Başkahramanlar bir ideal uğruna mücadele verir.
Zevkle okuduğum bir kitap oldu Japon Balığı Kargaşası.
"Her erkeğin adam gibi adam olması gerekiyor. Erkek, toplumun geliştirmesine izin vermediği ne varsa hepsini dişi tarafa yüklüyor. Benliğinin bu kısımlarını bilinçdışına itiyor. Bu da personanın karşısındaki oyuncu oluyor ve Jung'un anima dediği şeye dönüşüyorlar: erkek bilinçdışındaki dişi ideal.
Aynı şekilde, kadın da bilinçdışında animusu taşıyor: kendindeki erkek taraf. O bir kadın ve toplum ona belli görevler veriyor. İçinde yaşamın eril haliyle ilişkilendirdiği ne varsa hepsi bastırılıp animusa itiliyor.."
Bu kitap herkese hitap etmeyebilir ama Karanlık romantizm kitaplarda kaybolmak isteyenler ve sınır tanımayanlar için kesinlikle ideal… Sevgi ve Nefret dolu bir cehenneme hazır mısınız ?
Erika daha çok küçük yaşta babasını kaybetmişti babası ile birlikte adeta annesini de kaybetmiş gibi olmuştu çünkü babasının ölümü annesini çok sarsmıştı ve