Mecnun: Leyla, aşk bi yokluk deniziymiş. Öyle derler yani. Biz senle işte o denizdeydik. Sonra sen gittin. Sen gidince ben dibe daldım. Sonra, işte çıkmadım ben daha. Hala ordayım. Hatta belki boğulmuş bile olabilirim. Ömür boyu mutluluklar diliyorum ben sana.
"Seni özledim.
Bana özlememeyi öğret.
Aşkının köklerini derinden nasıl kesebileceğimi öğret.
Gözyaşının gözbebeklerinde nasıl öldüğünü öğret.
Aşkın nasıl öldüğünü ve arzuların nasıl intihar ettiğini öğret."
"Diyorum ya -saçmalık! İnsan ırkının bir üyesi olduğunuz için şiir okursunuz, insan ırkı da tutku doludur! Tıp, hukuk, bankacılık -bunlar hayatı sürdürmek için gereklidir. Peki ya şiir, romantizm, aşk, güzellik? Bunlar ise uğruna hayatta kaldığımız şeylerdir!
Dağbaşı yalnızlığı ölümden beter.
Hiç kimse aramasa sormasa beni
Sen gelsen yeter..
Huzur ellerinin güzelliğidir.
Gözlerin karşımda mutluluk denizi.
Her sabah soframızda ekmeğimizi
Sen bölsen yeter..
Yüreğim seninle yaylalar kadar serin
Ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gam
Yayla dumanı gibi gözlerime her akşam
Sen dolsan yeter...
Madem öyle ben de geçmişe giderim. Bir ekranın karşısına oturur gibi oturur tüm yaşadıklarımı tekrar tekrar, tekrar tekrar, tekrar ve tekrar izlerim. Çünkü biliyorum ki bir zamanlar mutluydum. Hepimiz çok daha mutluyduk o zamanlar. O mutlu anıları yeniden yaşayamasam bile yeniden hatırlamak isterim. Kimi hayatı dolu dolu yaşar. Kimisi de benim gibi geçmişe takılır ve hatıralarda yaşar. Gelecekte yerim yok. Ben geçmişe aitim...
Berrak hava bile üzüntülerle dolu gönlünü açamıyordu; ruhunda karanlık bir baskı duyumsuyordu, keder dolu imgeler benliğinde iyiden iyiye yer etmişti ve gönlündeki biricik hareketlilik bir acı düşünceden bir başkasına devinip durmaktan ibaretti.
Ayrıca yüreğimi değil, aklımı ve yeteneklerimi beğeniyor, oysa her şeyin kaynağı yürektir; tüm gücün, tüm mutluluğun, tüm kederin. Ah, benim bildiklerimi herkes bilebilir - ama yüreğimdir yalnızca bana ait olan.