II.Murad devrinde Batı tehdidinin Varna ve Kosava zaferleriyle kırılmış olması, fethi yakın bir imkân haline getirmişti. Fakat Sultan Mehmed, Osmanlı Deveti'nin bu hayati davasını kendi şahsında ve kendi geleceği için hissetmiş son Osmanlı Hükümdarıdır. O düğümü kılıçla kesmeyi deneyecektir.
Sayfa 158
Sultan Murad Hüdavendigar
SULTAN MURAD HÜDAVENDİGAR Balkanlar Fâtihi Orhan Gazi zaferlerle dolu ömrünü ikmal edip beka âlemine göçünce, fetih sancağını oğlu Murad Hüdâvendigâr devir almıştı. Sultan Murad, atasından devraldığı mirasa layık olduğunu göstermiş, Anadolu ve Balkanlardaki fetihleriyle Osmanlı Devletini muhteşem bir imparatorluk haline getirmiştir. 27 yıllık
Reklam
Alâeddin Camii
O muhteşem minberiyle II. Kılıç Arslan’ın oğlu Sultan Muhiddin Mesud’a kadar çıkan ve Orhan Gazi ile II. Murad zamanlarında tamir edildiği, bulunan kitabelerden bildiğimiz üslûbu alt üst olmuş Alâeddin Camii dahi ancak yeriyle o devirdendir ve etrafında bulunması icap eden tesislerden hiçbir şey kalmamıştır.
Sayfa 20 - DERGÂHKitabı okuyor
Bizim ordularımızın ise savaş gücü yüksekti, çarpışmayı bilirdi, bunları Machiavelli de belirliyor; ama ricat bilmezlerdi. Hakikaten hatırlayacaksınız, 15. yüzyılda Balkan geçitlerinde bizim Sırpsındığı Savaşı dediğimiz bir ricatımız vardır, ricat değil, bozgundur o. Ta ki II. Varna Savaşı’nda, II. Murad orduyu toparlayıp Hunyadi Yanoş komutasındaki Haçlıları yenene kadar etkileri süren bir bozgundur. İkincisi de, Viyana Muhasarası’dır. Bozgun oluyor; çünkü ricat etmeyi bilmiyor ordu. Bu eksiklik Balkan Savaşı’na kadar sürer. Ordu ricat etmeyi bilmez. İlk defa ricat etmeyi İstiklâl Savaşı’nda öğrenmiştir. Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın harp tarihimizdeki büyük katkısı düzenli çekilmeyi öğretmesidir.
Sultan Orhan Gazi
SULTAN ORHAN GAZİ Ömrü fetihten fetihe koşmakla geçen büyük idareci Osmanlı Devleti gibi üç kıtaya hükmedecek muhteşem bir imparatorluğun temelini atan Osman Gazi, beka âlemine gitme vaktinin geldiğini anlayınca, Gazi oğlu Orhan'ı çağırmış ve ona şöyle vasiyet etmişti: "Oğlum, İstanbul'u aç, gülzar eyle. Öldükten sonra beni
Osmanlı padişahları farklı kişiliklere sahiptir. I. Bayezid okuyan biridir. I. Sultan Mehmed çok kurnaz, ketum bir hükümdardır. Bu sayede Fetret devrinde kardeşlerini yen- miş ve Osmanlı mülkünü yeniden tespit edebilmiştir. II. Murad şark literatürüne, siyasetnamelere çok meraklıydı. Büyük tercümeler onun zamanında yapılmıştır. Fatih Sul- tan Mehmed zamanını aydınlatan, herkesi hayret ve gipta içinde bırakan bir hükümdardı. Bu genç mareşalin Yunan- ca, İtalyanca, Farsça ve Arapça bilgisinin bazen abarulsa da esasta sağlam olduğu, tarih konusunda çok derin bilgisi yerli ve yabancı raporlardan da anlaşılmaktadır. Giacomo de Languschi gibi bir Venedikli, Kritovulos gibi Bizans'tan kalma tarihçiler bunu belirtmektedir.
Reklam
Karagöz oyununda Bekrî Mustafa'nın elinde taşıdığı binlik, şarap binliğidir. II. Selim'e “Mest" lakabını verdiren, hamamda sarhoş sarhoş tepetaklak edip canına mevlit okuyan şaraptır. Zaloğlu Rüstem'le omuz öpüşen, bir kılıçta bir eşeği ikiye bölen IV. Murad'ı 28 yaşında toprağa gömen yine şaraptır. Damat Nevşehirli İbrahim Paşa ile kaynatası III. Ahmed'i Çırağan eğlentilerinde, helva sohbetlerinde, lale bahçelerinde vur patlasın çal oynasına daldırıp birinin lokma lokma edilmesine, ötekinin tahtından teker meker yuvarlanmasına sebep yine şarap... Daha misaller çok.
Sayfa 374 - Can Yayınları
Sultan Murad meselesinin İkinci Abdülhamid’i ve onun delilere, deliliğe ve tımarhaneye bakışını etkilediği öne sürülebilir. II. Abdülhamid, V. Murad’ın müptela olduğu cinnetten iyileşebileceğine dair bir korku ve endişeye sahipti.
Sayfa 133Kitabı okudu
·
Puan vermedi
Dukas, yalnız İstanbul'un fethini yazmakla kalmamış, Osman Oğulları hükümetinin kuruluşundan İstanbul'un fethine kadar Türkler ile Bizanslılar arasındaki siyasi münasebetleri ve ilk Osmanlı padişahları zamanında Türkiye'de geçen mühim vak'aları kaydetmiştir. Bu sebeple Dukas'ın eseri, baştan başa, ilk yedi Osmanlı padişahına ait bir tarihtir, denilebilir. Bu sebepten dolayı, Osmanlı tarihi için, en mühim mehazlardan biri sayılabilir. Dukas, eserinde Sırbistan, Macaristan ve Romanya'daki vak'alardan da bahsetmiştir. Dukas, Bizans imparatoru Ioannis VIII. Paleologos'un vefatıyla, Bizans tahtına çıkan halefi Konstantin XI. Paleologos hakkındaki vukuatı muhtasar bir şekilde yazdığı halde, Murad II'nin vefatını ve Mehmed II'nin tahta çıkışını etraflıca nakletmiştir.
Bizans Tarihi
Bizans TarihiDukas · İstanbul Fethi Derneği İstanbul Enstitüsü Yayınları · 19565 okunma
Sözü edilen ibrahim Hanzâde ailesi nasıl ortaya çıkmıştır? Aileye adını veren İbrahim Bey'in hayatı sultanzâdeler ile ilgili kanunun hilafına bir gelişme seyri takip etmiştir. 1565'te doğan, Sokollu Mehmed Paşa ile İsmihan Sultan'ın oğlu olan, doğumu bir süre saklanan ve daha sonra adı dedesi II. Selim tarafından konulan İbrahim, sarayda babası tarafından iyi bir şekilde yetiştirilmiş ve bir devlet adamı olmak üzere tahsil görmüştü. Fakat babasına karşı olan muhalefet sebebiyle hakkında daima şüphe beslenmiş, önemli görevlere getirilmemiş, uzun süre kapıcıbaşılıkta bulunmuştu. Çıkan dedikodular sebebiyle bir ara III. Murad'ın hışmına uğramışsa da I. Ahmed devrinde yeniden devlet hizmetinde görev almıştı. Bu dönemde Osmanlı tarihinde belki de ilk defa sultanzâdelere beylerbeyilik verilmemesi kanunu hilafına, Bosna Beylerbeyiliği'ne tayin olunmuştu. Bunda babasından intikal eden At Meydanı'ndaki sarayın bahçesini cami yapılmak üzere padişaha hediye etmiş olmasının rolü üzerinde durulur. Daha sonra bazı beylerbeyiliklerde bulunan İbrahim Paşa 1623'te vefat etti ve ardında zengin vakıfların idaresini üstlenen ve kendi adına nisbetle İbrahimhanzâdeler adıyla anılan bir aile bıraktı. Ona "han" sıfatının verilmesi de Osmanlı tarihinde sultanzâdeler arasında hiç rastlanmayan bir özelliktir. Döneminin kaynaklarında Sultanzâde, Mehmed paşaoğlu diye anılan İbrahim Paşa, daha sonraki tarihlerde İbrahim Han diye anılmaktadır. Bütün bunlar ailenin birden 1703'te alternatif aile olarak öne sürülmesinin pek de tesadüfi olmadığının göstergesidir.
Reklam
Taklit süreci devam ederek ulemanın bilimsel performansı görece geriye giderken, paralel olarak olumsuz gelişmeler de ilmiye içinde görülmeye başladı. Ulemaya tanınan bazı imtiyazlar farklı boyutlar kazanmaya ve yanlış uygulamalara yol açar oldu. Mesela ilk defa II. Murad devrinde Molla Fenarî ailesine tanınan imtiyazlar genelleştirilerek daha sonra bütün ulema ailelerine ve onların çocuklarına tanındı. Mesleğin babadan oğula intikali, ulema ailelerinin oluşmasıyla sonuçlandı. Bilimsel geleneğin aile içinde süreklilik kazanması ara sırada iyi sonuçlara yol açsa da genelde yozlaşmanın kapılarını da araladı. Bu uygulama giderek Osmanlı ulemasını bilimsel üretime yoğunlaştırmak yerine imtiyazların sonuna kadar istismarı istikametinde gelişti; ulema aileleri arasında meydana gelen evliliklerle de büyük ulema aileleri oluştu. Belirtildiğine göre Çivizâdeler, Ebussuudzâdeler, Müeyyedzâdeler, Taşköprülüzâdeler ve Kınalızâdeler gibi yaklaşık yirmi kadar aile belli dönemlerde önemli makamları kolayca işgal ederek nüfuz ve güçlerini artırmışlardır. Bunlar mesleğe geçmek isteyenlere engeller çıkarmaya ve böylece sistemin tıkanmasına sebep oluyorlardı.
İbn-i Arâbî’nin Anadolu Temsilcisi: Molla Fenârî DOĞUM: 751/1350 Fenar/BURSA VEFAT: 834/1431 BURSA 📌 Asıl adı Şemseddin Muhammed b. Hamza’dır.
Evet, biraz kafa karıştıran bir konu...” diyerek, uzattığı dala sarıldım. “II. Murad, genç padişahtan çekinmiş olmalı... Yoksa sağlığı yerindeyken niye vasiyetnamesini yazdırsın?” “Anlaşılan sizin de kafanızı kurcalamaya başladı II. Murad’ın erken ölümü.”
Tamam da hocam, II. Murad içkiye, eğlenceye düşkün bir padişahmış. O devirde yazılmış bir eserde şöyle denilmektedir: ‘Hünkârımızın tahta vasıl oluşu sünbüle burcu zamanında vuku bulduğundan, padişahımız şadlıklara ve zevk-ü safa ‘ıyş u tarablara be-gayet meşguldür.’ Yani sultanın bu yanını göz önüne alırsak biraz da iradi zayıflık gösterdiğini söyleyemez miyiz?” Kesin bir şekilde başım salladı Tahir Hoca. “Sadece baba Murad değil, Fatih Sultan Mehmed Han da işreti, eğlenmeyi seven bir hükümdardı. Veciz-ül-kelam’da, esSehavi onun için, ‘Zevk u safa bakımından babasından geri kalmadı,’ der.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.