Şam’ın zenginleriyle orta hallileri, kayısı ve üzüm kokan Berdan nehri arklarıyla sulanan Şam bahçelerinde “yâleyl” ve ud sesleri arasında geviş getirirler. Ama o, Şam’ın pis bir mahallesinde, daracık, eğri büğrü sokaklara açılan kirli renkli, soğuk bir taş binanın iki çıplak, kasvetli odacığında geceleri bunaltılar, terler içinde hayalleriyle boğuşur.