Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
SEVME SANATI
Günümüz ilişkilerinin en temel problemi '' SEVME '' eylemi . Kiminin ; bedenleri , şekilleri , görüntüleri sevip , ölüm gerçeğini unutup insan ruhundan bihaber olduğu yahut karşısındakini bir ATM olmaktan , kartlarla dolu bir cüzdandan fazlasını göremediği bu çağda ... Çağı dışarıda bıraktığımızda , gerçekten sevgi neydi ?
208 syf.
·
Puan vermedi
DİPÇE :
"Ben Ingeborg'un Tollak'ıyım.
Ben geçmişe aitim.
Yuvamı, yurdumu başka yerde aramaya niyetim yok." sözleriyle başlıyor roman.
Anda söylenen bu sözler sert, bükülmez mizaçlı Tollak'ın zihninde, okuru yakın geçmişe doğru bir yolculuğa çıkarıyor.
Yazar Renberg, beni çok zorlayan insan tiplerinden birini karakterize
Güle güle, Paula, kadın olarak elveda sana.
Merhaba, Paula, ruh olarak hoş geldin.
“Paula” her şeyden önce yaslı bir annenin kızına bir veda mektubudur. “Paula” yazar için bir çeşit kendi kendini teselli etme, kendi vicdanıyla hesaplaşma, iç sesini dinleme çabasıdır. Duygular üzerine derin bir meditasyon kitabı.
Allende bu kitabından kurgudan
Şiir, bilmektir.
Kelime defteri. Nazan Bekiroğlu'nun heybesine yüklediği kelimelerle hazırladığı bir şiir şöleni. Her defasında hayrete kapılıyorum. Meğer ne az kelime biliyormuşum. Meğer ne çok hayat varmış daha dokunmadığım, bilmediğim.
Bu kitap bana aslında Ali Ural'ın Raf Ömrü isimli kitabını hatırlattı. Çünkü iki kitapta da yazarlar birbirinden farklı insanlarla, filmlerler, kitaplarla tanıştırıyor okuyucuyu. Ve bunu edebî bir dil ile yaptıklarından dolayı, kaleme aldıkları her şey iki kat daha fazla değer kazanıyor okuyucunun gözünde.
Çünkü edebiyat her insanın hayatında yer almalı. Edebiyat merhamet doğurur kalpte.
Nazan hanımın sözleriyle:
"Şiir, bilmektir. Lâkin bütün bilinenleri de bir çırpıda ezip geçmektir."
Tiyatro okumaya bayılıyorum çünkü direkt olarak oyuncuları sahnede görebiliyorum. Kitapta ana karakterlerden Treplev’in içten içe annesinin sevdiği büyük yazar(çok da büyük değil) Trigorin’e karşı beslediği kompleksi ve kendini gerçekleştirmeye çalışma arzusunu sevdim. İki kere pes etse de denedi en azından. Treplev’in annesi Arkadina ise çok bencil ve ünlü egosuna sahip. Hep önce ben önce kendim diyen bir karakter, nefretimi kazandı. Medvedev’e hem üzüldüm hem sinirlendim ulan aç ağzını iki laf söyle hep sinmişlik hep fakirlik. Maşa zaten ayrı kafa. Türk dizisi gibi herkes birbirine karışık duygular besliyor. Nina bu hikayede yanan karakterdi çok üzüldüm. Ailesi kabul etmedi, evlenip çocuk yaptı sonra öldü ortada kaldı kızcağız. Hayat seçimlerden ibaret bakalım benim seçimlerim ne derece doğru olacak:/
Belçikalı yazar Annelies Verbeke’nin romanı “Uyku,” uykusuzluk çeken Maya ile gecenin içinde karşılaştığı ruhdaşı Benoit’nın hikayesini anlatır. Maya, uyumaya çalışmak için yakınlarının önerdiği ballı sıcak süt ve gevşeme terapisi gibi yöntemleri denese de başarılı olamaz. Sevgilisi Remco ile yolları ayrıldıktan sonra daha da yalnız hisseder ve gece saatlerinde sokaklarda dolaşır. Bir gün, kendisi gibi uyumayan Benoit ile tanışır ve iki uykusuz insanın hikayesi başlar. Verbeke’nin karakterleri, normal bir hayat sürme özlemleriyle ıstırap çeken, dışarıdaki yüzeysel hayatın tatmin etmediğinin bilincinde olan insanlardır.
Benoit'in çocukluğundan, gençliğinden, yetişkinliğinden şimdiki zamana kadar olan anıları ile geçirdiği halin sebeplerini anlayabiliyoruz. Maya ile olan ilişkisinde annesiyle olan geçmişi önemli bir referans oluşturuyor.
