368 syf.
3/10 puan verdi
·
Read in 9 days
Okumakta en çok zorlandığım kitap.Kurgusu kesinlikle rezil bir durumda,aşırı derecede anlamsız geçişler var.Bir yerde olay örgüsü tamamen birbirine girdi,normalde böyle karmaşıklıkları severim ama bu kitapta bayağı durmuş,sevmedim.
İkilem
İkilemIris Murdoch · İnkılap Yayınları · 199715 okunma
Reklam
Bir kere, Türkçe’ye girmiş dini terimler, Arapça değil, Farsçadır. Çünkü, biz İslâmiyet’i Araplardan değil, İranlılardan öğrendik. Örnek: peygamber, örnek: namaz. Farsça’dır, Arapça değil. İkincisi, ‘öz’ denilen Türkçe’de kelimeler, türetilmiş değil, üretilmiştir. Daha da kötüsü, Batı dillerinden alınmadır, yani bağımsızlık söz konusu değildir. Bir boyunduruk başkası ile değiştirilmiştir. Mesele ondan ibarettir. Örnek: Arapça kökenli ‘usul’ kelimesinin yerine geçen ‘yöntem’ kelimesinin ‘yön’ hecesi, Türkçe; ‘tem’ hecesi, Fransızca ‘systeme’ kelimesinin ‘tem’idir. Türkçe’de böyle bir sonek yoktur. Aynı şey, ‘kıyası mukassem’ ya da ‘dilemme’in karşılığı olarak sunulan ‘ikilem’ kelimesi için de geçerlidir: ilk hece Türkçe, İkincisi Fransızca. ‘Mektep’ kelimesinin yerini alan ‘okul’ kelimesi, Fransızca ‘ecole’ün bozulmuşudur. ‘Üstüvane’ yerine kullandığımız ‘silindir’ Batı dillerinin ‘cylinder’idir. ‘Umumi’ kelimesinin yerini alan ‘genel’, İngilizcedir. ‘Sekizgen’in ‘gen’i ‘octagon’un ‘gon’udur. Bunun böyle olması da doğaldır, çünkü şu kadar yıllık hayatında TDK’da bir tek filolog, dilbilimci çalışmadığı gibi, bir tek Türkolog da yoktur. Neticeyi kelam, TDK, yarattığı kavram kargaşası ile Türk fikir hayatını tarumar etmekten başka bir işe yaramamıştır.” “O sizin yorumunuz!” dedi Pendikli avukat, pişkin. “Ne yorumu?” diye patladı Günay, “Hangisi? Peygamber kelimesinin Arapça değil, Farsça olduğu mu, yorum? Silindir kelimesinin ‘cylinder’ olduğu mu? Yapmayın, Allah aşkınıza! Buna yorum değil, bilgi derler!” Alev Alatlı
İkilem
Alıyorsun insanın aklını başından Kaybolurum gülüşünde, en güzelinden Ah sordum bir bilene, dedi yok ki bir çare Öylece kaldım, düştüm yine derde...
İKİLEM Güzel kadınlara kederli şarkılar söyletmeyin Birbirini çoğaltıyor üç acı Kadın, güzellik ve şarkı... Kederli şarkıları güzel kadınlara söyletin Birbirini bütünlüyor üç acı Kadın, güzellik ve şarkı... Ey insan ömrünü dolduran biçimleyen duygu Hüzün müdür her vakit mutluluğun bir yüzü?...
Sayfa 157
Sahici bir ikilem: Zararın neresinden donseniz kâr sayar- sınız, ama bir hiç için para harcama fikrinden de hiç hoşlan- mazsınız. Bir ilişki, diyecektir uzman, diğerleri gibi bir yatı- rımdır: Zaman, para, çaba yatırıyorsunuz, bunu başka hedef- lere ayırabilirdiniz ama yapmadınız, iyi bir tercihte bulundu- gunuzu umdunuz, yitirdiğiniz ya da değerlendirmekten geri durduğunuz şeyin vakti geldiğinde size-faiziyle geri ode- neceğini beklediniz. Hisseler satın alıyorsunuz ve onları bir değer artışı görülene dek elinizde tutuyorsunuz, sonra kärlar düşer düşmez ya da başka hisseler yüksek bir gelir habercisi olduğunda alelacele satıyorsunuz (bütün numara, uygun ânı kaçırmamakta). Eğer bir ilişkiye yatırım yapıyorsanız, bun- dan beklenecek yarar öncelikle güvendır, hem de terimin her anlamında: sıkıntı durumunda bir yardım elinin uzanacağına, bahtsızlıklarınızda imdadınıza koşulacağına, yalnızlığınıza eşlik edileceğine, dertlerden kurtarılacağınıza, yenilgi duru- munda teselli göreceğinize ve zaferde alkış tutulacağına du- yulan güven; ama aynı zamanda, bir ihtiyacın ardından hiç gecikmeden gelen odullendirme anlamında. Bununla birlikte şunu bilin: Girdiğiniz ilişkide bağlılık vaatleri "uzun vadede anlamsızdır." Elbette anlamsızdır: İlişkiler de diğerleri gibi yatırımdır. ama bir simsardan satın aldığınız hisselere sadakat yemini et- mek hiç aklınızın ucundan geçmiş midir? lyi gunde kötu gun- de, hastalıkta saglıkta, "ölüm sizi ayırana dek" semper fidelis [daima sadık kalmayı vaat etmek aklınızdan geçmiş midir? Daha önemli ödullerin size işmar ettiği yere (kim bilir?) göz ucuyla da olsa bakmamaya söz verdiniz mi?
Reklam
128 syf.
·
Not rated
·
Read in 15 days
Japon edebiyatına verdiğim bir başka şans… Bu sefer daha memnunum. Önceki okuduklarım kadar karmaşık, anlaşılması güç bir ikilem deryası kurgu yoktu. Onları da beğenmiştim ama bu daha ilgi çekiciydi. Japonlar gerçekten kültür ve karakteristikleri bakımından çok farklı bir millet. Bu edebi eserlerine de bolca yansımış. Beni Asla Bırakma ve İnsanlığımı Yitirirken’de de çok farklı psikolojik elementler vardı. Burada daha da yoğun bu bahsettiğim psikolojik dağınıklıklar çünkü polisiyenin getirdiği gerilim olayı romantize etmekten çok suçluluğu, pişmanlıkları ve insanların içinde gizledikleri pislikleri dışavuruyor. Hikaye başlıkları çok yerindeydi. Şeytanın Çırağı daha iyi bir kurguydu benim için. Diğer yandan Onları Öldürdü Mü daha çetrefilli ve daha sadist bir hikaye desem yanlış anlatmış olmam. İnsanın ne kadar adileşebileceğini sorgulatıyor adeta size. Ben genel hatlarıyla beğendim, ilgimi çekti ama Japon edebiyatına bir türlü çok ısınıp sevemedim de. Yine de kısa, sadeliği sebebiyle çok akıcı ve merak uyandıran bir hikaye derlemesiydi. Okulda okuduğum için ve araya tatil günlerim girdiği için biraz uzun zamanda bitirebildim ama keyifliydi.
Şeytanın Çırağı
Şeytanın ÇırağıShiro Hamao · İthaki Yayınları · 20216.4k okunma
İkilem
Gitmekle sensizlik arasında kaldım şimdi. Bir yanım gitmekte, bir yanım koşup sana sarılıyor. -k
. . Bitsin bu gerilim bitsin bu ikilem Senim derken, yeniden diriliyorum
. . Dinsin özlem dinsin bu ikilem Senim derken, birden ikileniyorum
Reklam
Yaşamak için almak...
"...hakkında hiçbir şey bilmediğimiz durumlardan nasıl da harika biçimde kurtuluyoruz; tutacağımız yol konusuna bir kuşkuya ya da tereddüde, adına ikilem dediğimiz şeye düştüğümüzde şu yoldan gitmeye niyetlenmişken gizli bir işaret bizi nasıl da öbür yola yönlendiriyor; akıl, eğilimlerimiz ve belki de işin mantığı, öteki yoldan gitmemizi buyuruyorken yine de zihnimizdeki nereden ve hangi gücün yardımıyla kaynaklandığını bilemediğimiz tuhaf bir baskı bizi bu yoldan gitmeye zorluyor ve sonradan anlaşılıyor ki gitmemiz gereken, hatta hayal gücümüzü zorlayan şu yoldan gitmiş olsaydık mahvolacakmışız. Bu ve buna benzer pek çok kanaatimi sonraları kendime kesin kural edindim ve bir şeyi yapıp yapmama, ya da tutulacak yol konusunda o gizli işaretleri ya da zihnimin baskısını ne zaman hissettiysem, kafamda bir tür baskı ya da işaret belirmesi dışında başka hiçbir nedenim olmasa bile gizli buyruğa boyun eğmekte asla tereddüt etmedim."
184 syf.
·
Not rated
İlk kez yayımlandığı 1983'ten günümüze defalarca baskı yapmış ve okurla kurduğu yapıcı ilişkiyi kanıtlamış olan bu kitabında Engin Geçtan insan olmanın ikilemini şöyle anlatır: "Çağdaş toplumlar kendine özgü bir olguyu da birlikte getirmiştir. İnsan eskisinden çok daha fazla sayıda insanla, çok daha kısa süreli, daha yüzeysel ilişkiler kurma eğilimindedir. Bu, soğuk bir günde karşılaşan bir grup kirpinin öyküsüne benzer. Kirpiler ısınabilmek için birbirlerine sokulurlar, ama dikenleri birbirine batar. Birbirlerinden ayrıldıklarındaysa soğuktan rahatsız olurlar. İleri geri hareket ederek sonunda dikenlerini batırmadan birbirlerini ısıtabilecekleri en uygun uzaklığı bulurlar." Son yirmi yılın dünyasındaki sosyal ve maddi değişimler düşünülürse, kirpilerin birbirine daha da çok ihtiyaç duyduğunu, her kirpinin bu ikilem karşısında kendi cevabını bulması gerektiğini, tam da bu yüzden İnsan Olmak'ın bugün daha da güncel olduğunu söyleyebiliriz. (Arka Kapak)
İnsan Olmak
İnsan OlmakEngin Geçtan · Metis Yayınları · 201922.9k okunma
Şöyle bir ikilem yaşıyorum: Seni bütünüyle kendime istiyorum; ama senin özgür olmanı, bağımsız olmanı da istiyorum - bana bağlı olmanı; ama, benden bağımsız ol­manı...
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.