Gerçekte Zeus köle, Prometheus özgürdür. Bu özgürlüğü Prometheus nasıl ele geçirmiştir? Burada efsaneyi bir kenara itip, kendi çağımızın egemenlik kavgalarına bakabiliriz: Yönetimi ele geçirmiş nice iktidar sahibi kişi ya da partiler vardır ki, karşılarına dikilip direnen tek tük düşünce sahiplerini susturup, yok edebileceklerini sanırlar, oysa sonuç umduklarının tersine çıkar: iktidar sahipleri devrilir gider, düşünce sahipleri yener ve kalır. İnsan toplumunun bu değişmez yasasının bilincine varan Aiskhylos onu Prometheus diye efsanelik kişinin ağzından bildiriyor bize: Akıl gücü kaba güçten üstündür, düşünceye gem vurulamaz, özgür düşünce tutuklanmaz, susturulamaz, alt edilemez, olaylar nasıl gelişirse gelişsin, gelecekte egemenlik kaba kuvvetin değil, özgür düşüncenindir.
İktidar varlığını ve sınırlarını korumak için bir kurban, heykelini dikip kahramanlaştıracağı ölü bir beden, bir Homo sacer ister. Bu yüzden kahramanlar ölmelidir.
Reklam
Sıradanlık
"Bak büyük kötülükleri 'sıradan' insan işler. Kendi iradesini devre dışı bırakır. Zira özgürlük filan istemez. Çünkü özgürlük, sorumluluk demek. Sürüye tâbi olur. Üstlere itaat eder. Emirleri uygular. Ahlakı, harici ve hazır bir ürün sayar. Güçlüyü haklı zanneder. Ona göre 'riayet=erdem'dir. Vicdanı istop etmiştir. Reddetmeyi ayıp, itirazı günah, isyanı suç beller. Zamanla, itirazı ve reddi de isyan affeder . 'Sus' derler susar, 'Otur' derler oturur, 'Çalış' derler çalışır, 'Öldür' derler öldürür. Onun nazarında iktidar; meşru, makul, makbul, muteber, mükemmel, mübarek, mukaddes, muhteşem... şeylerin kaynağı veyahut temsilcisidir. Düşünmeyi, sorgulamayı, eleştiriyi ihanet bilir. Kafiyeyi, bir sözünün doğruluğunun delili sanır. Düşmansız bir hayat tasavvur edemez. Hasımlarca dışarıdan ve hainlerce içeriden kuşatılmıştır. Daimi bir tehlike karşısında, açık ve örtülü tehditler altında, bariz ve gizli tuzaklar arasında, muazzam bir 'dava'[!] yükünü taşır. Kendi tarafını kesinlikle haklı, iyi ve üstün, karşısındakileri ise bâtıl, müfsit ve habis kabul eder. Şiddeti meşru görür. Gönül rahatlığıyla tereddütsüz hatta kıvançla suç işler. Duygusaldır. Hamasete müpteladır. Sembollere, sloganlara, ritüellere bayılır. Sorgusuz sualsiz adanmayı, fedayı, sadakati yüceltir_"
Sayfa 76 - Murat Menteş -Hakan Günday diyaloğuKitabı okuyor
Ekmeği güvencede olan ve iktidar sahiplerinden ya da insan topluluklarından ya da halktan iyilik beklemeyenlerinse, herhangi bir görüşü açıkça savunmakta korkacakları hiçbir şey yoktur, kendileri hakkında kötü şeyler düşünülmesi ve kötü konuşulmasına katlanmaları için de çok cesur bir yapıları olması gerekmez.
Anne-babalar, "Seni, senin iyiliğin için cezalandırıyorum," derken, kendi şiddet dolu davranışlarını inkâr etmiş oluyorlar. Bu da kültürümüzün bize her gün öğrettiklerine uygun düşüyor. Böylece tarih hükmedenlere, fethedenlere, iktidar sahiplerine ve zorba derebeylerine göre yazılıyor. Büyük olmanın bağımsızlık ve ileri görüşlülük anlamına geldiği şeklindeki kanımız, bu büyüklüğün ardındaki şiddeti maskeliyor. Böylelikle zorbalık sadece inkâr edilmiş olmakla kalmıyor, onay da buluyor
Sayfa 94 - Çitlembik yayınları 2010 şubatKitabı okudu
"Toplumsal sorunların demokratik çözümü için karşılıklı, iki yönlü iletişim gereklidir. Böyle bir iletişim gerçekleştirilmediği sürece, sorunların çözümününe ulaşılamaz. Gücü o anda elinde bulunduran otorite emir vererek, toplumsal soruna bir çözüm getireceğine inanabilir. Ancak iletişim kurmadan ortaya atılan ve zorla kabul ettirilen bu tür "çözüm" biçimlerinin ömrü, emri veren iktidarın ömrü kadar olur; iktidar değişince, yeni otorite eski emri ortadan kaldırır ve çoğu kere, öncekine taban tabana zıt, yeni emirler verir. Zamanla sürtüş­meler çoğalır, bu tür keyfi emirler daha derin toplumsal buhranlara yol açar. Türk eğitim, ekonomi ve yönetim tarihi, bu tür keyfi "emir" örnekleriyle doludur."
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.