Kitabı okuduktan sonra üzerinden belirli bir zamanın geçmesini bekledim çünkü yavaş yavaş okudum, yavaş yavaş hayatıma geçirmeye çalıştım ve anlatışım da tabii ki böyle olacaktı. Kitabı bir öneride görmüştüm ve kısaca şöyle açıklanmıştı "belki de herkes yüreğini terapide açamaz". Okuduktan ve sindirdikten sonra da anlıyorum ki yüreklerimize okuduğumuz kitaplar, tanıdığımız insanlar, seçtiğimiz hayatlar da pekala iyi geliyor. Bize hepsinin aynı şeyi buldurduğunu düşünüyorum, kendimizi. O anlarda kalışlarımızı, çıkmazlarda kalıp sakinleşmelerimizi, "sadece ben mi yaşıyorum"lardan kurtulmalarımızı buldum. Yargılarımıza, yaşadığımız acıların sonlanamaz oluşuna kuvvetle bağlanmalarımıza, "en büyük acı benim" itişip kakışmalarına da sıkça değinen bu kitabı çok sevdiğim bir başka kitap alıntısı ile özetleyebilirim: Hiçbir şey göründüğü, hatta yaşandığı gibi değil. Her şey hatırlandığı gibi.