Gözler, sevgi dolu iken içimizi yansıtan ışıltıların oynaştığı bir deniz, mutluyken kutup yıldızı gibi parıldayan bir ışık seli, kızgınken ateşler fışkırtan bir volkandır.
Gülmesini bilen insanlar, dünya meselelerine sağduyu, dingin kafa, derin düşünce ve kültürlü bir gözle bakabilmelerine olanak veren sihirli anahtarı ellerine geçirmiş olurlar.
Düşünmeyen, kendini anlama eksikliği içinde bulunan kişiler neler olup bittiğinin bilgisine ulaşamadıklarından korku içerisindedirler. Kişinin korkuları arttıkça üstlenmek istediği sorumluluklar azalır. Bu da kişinin "özne durumuna gelememe" sorunu ile sonuçlanır. Kendilerine ulaşamazlar, kendileri olamayınca da farklı maskeler kuşanırlar. Kendileri olmaktan çıktıkları zaman da "beklenen" kişilere dönüşürler. Bu, bir anlamda mış'casına bir yaşama demir atarlar.