Dönüşüm
Dönüşüm
sy.72: "sabahın erken saati olmasına rağmen temiz havaya ılık bir esinti karışmıştı. ne de olsa mart ayının sonlarıydı artık." gregor öldükten sonra havaya ılıklık karışıyor, gregor'un varlığı olan o kış dönemi yerini ilkbahara bırakıyor. aileye bir ılıklık geliyor ne de olsa onlar için şiddetli bir fırtınadan farksız olan gregor artık yok. Tanrı'm, donsalardı..
SAUDADE Bu Portekizce Kelime karşılığı, anlamı başka bir lisan da yok. Saudade sevdiğimiz kişi uzaklarda olduğunda hissettiğimiz o boşluk hissidir. O içimizde yanan ve hiç sönmeyecek alev… Evimizle ilgili anıları canlandıran o ılık esinti ya da birinin veya bir şeyin hiç geri dönmeyebileceğini bildiğimizde hissettiğimiz melankolidir. Saudade artık olmayan bir şeyin eksikliğini hissetmektir. Sevgiyle hatırladığımız fakat muhtemelen sadece geçmişte kaldığını bildiğimiz birine ya da bir şeye duyulan özlemdir. Hüzün ile sevgi karışımına benzeyen yoğun bir duygudur. Biz umutla beklemeye devam etsek de hiçbir zaman gelmeyecek bir şeyin acı-tatlı tadını bırakır.
Reklam
Gece ve sen
Gece huzur içindeydik birlikte Soyutlanmıştık herşeyden Benim kollarımda Hüznü kalbimi yaralayan bir melek Kollarımda bir melek vardı. Saçların yüzümde ılık bir esinti Kokusu içime işlemiş Sıcaklığı beni eritiyordu.
Yağmurun serinliği ışıltılı gözlerin, Öpüşlerin kavruk tenimde ılık birer esinti Nerden çıka geldin asi dağın hoyrat maralı Ben bütün yorgunluğumla çekip gitmişken ülkemden, nasıl da bana ülke olup kucakladın dağ güzelliğinde.. Teninin her karışını pusulasız yoklarken düşlerim, karanlık gecelerinde uçsuz bucaksız ovalarında kır çiçekleri olup açtın gönlümün.. Sen ne güzelsin hırçın akan nehirlerin gür sesindeki huzur, Yüreğime son cemre olup düştün Şimdi gelde kurtar beni hayalinden Gelde dokun Özlem kokan yalnız gecelerime. Bitmesin hasretim kalsın tüm şiddetiyle kokun masmavi gökyüzünde.. Hiç bir söz taşıyamaz seni sevmenin ağırlığını ve hiç bir yürek kaldıramaz sesini İşgal edilmiş şehirlerin yalnızlığı bizimkisi Sınırların olduğu, kuş seslerinin inatla yükseldiği, her ağacın dirençle meyve verdiği ütopik sevda bizimkisi.. Sen ne güzelsin hiç yıkılmayan, yıkılamayan tarih kadar eski ve yarın kadar yakın olan Gel de sevme, gelde tutulma büyülü ışıltına Ey benim olan ve ey benden olan seninim budur aslolan. Seninle ve sensiz Sen ki toprağımın filizlenen her başağında bereket doymak bilmediğim ab-ı hayat. Yurdum sol çehresi altında çırpınan heyecan Uzağım sana Bir o kadar yakın….
Akşam vakti ılık bir esinti. Karanlık balkon. Caddede araba sesleri. Bir yandan nefes nefese yürüyüp öbür yandan aklındaki bütün merak kırıntılarını peş peşe sıralayan çocuklar. Adımlarını çocuklarına göre ayarlamayı unutan babalar. Uzaktaki apartmanın yedinci katında perdesi açık bırakılan mutfak penceresi. Hemen sağ yanında inşaatı bitirmemek için yemin edilmiş beyaz bina. Gökyüzünde fazlaca yıldız. Yıldızmış gibi hareket edip gözü yorma gayretinde bir uçak. Ve, Sokak lambası gibi kötü bir ışıkla zihinde beliren o dize: Balkon ölümün cesur körfezidir evlerde..
Kendime Düşünceler
Ne bir rüzgar esintisi, ne bir uğultu var. Yoğun nem ve sıcaklık nefesimi kesiyor. Sahile gideyim hiç olmazsa yürüyüşe, gece 02.00-03.00 gibi hafif esinti oluyor, o esnada yazmaya devam edeyim. Afrika'da bir haftadır yoğun sıcaktan ölümler çok, Allah rahmet eylesin diyorum, aynı zamanda İtalya da Almanya'da aşırı yağış ve sel var, bu da ayrı bir durum. Ne sıcak, ne soğuk, ne ılık galiba hiç bir iklimin atmosferine sığamıyoruz. Rabb'im herkesin yardımcısı olsun. . . .
69 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.