Zavallı Schlemihl’in Kederli Destanı
Çoğunluk içindeki azınlığa mensup bir yazarın kaleminden çıkmış, yer yer şiirsel ve baştan tırnağa masalsı ögelerle dolu anlamlı bir novella.
Bu kitap, normal şartlarda varlığı yokluğu bir olan gölgesini dipsiz ve bereketli bir altın kesesi karşılığında şeytan ile takas eden bir adamı konu ediniyor. Akabinde gölgesiz kalan bu adamın toplumdan
Edebiyat sevdalısı bir denizci
Detaylı anlatma biçimiyle iyi bir kitap. akıcı bir kitap diyebilirim. Denizci, toplumun işçi sınıfından gelen, kendini ifade etme yeteneği zayıf, burjuva gözünde kaba saba ancak kitap okumaya çalışan bir gençten delicesine makaleler, şiirler, hikayeler yazan bir adama dönüşen Martin Eden`ın hikayesini anlatıyor. Bunu ilk başta aşık olduğu kadın "Ruth" için (onun seviyesine çıkabilmek için) yaptığını düşünse de işin öyle olmadığını acı bir şekilde öğreniyor. Yazarak para kazanmak isterken beş parasız ve aç susuz bir şekilde sevdiği insan tarafından terk ediliyor ve yazmayı da bırakıyor. Buna rağmen daha önceden dergilere, gazetelere gönderdiği yazılar kıymete biniyor ve bir anda çok zengin bir adam olmaya başlıyor. Aç susuz gezerken bir yemeğe bile davet etmekten yoksun olan insanlar şöhretten sonra evine davet ediyor
ABRAMS KARDEŞLERE MERHABA DEYİN
Kitabın konusu adından da anlaşılacağı üzere "Sadece İş İlişkisi" zannetmeyin, çünkü karakterlerin arasındaki çekim daha ilk sayfafan itibaren sizi etkisi altına alıyor :)
Kathy ve Aaron iki derginin baş editörleridir. Pozisyonları gereği rakip olsalar da, sahipleri mutlu bir çift olunca günün birinde dergilerin birleşmesi de kaçınılmaz olur. Tabii bundan en çok Kathy rahatsız olmuştur. Zira Aaron'a gıcık oluyordur
.
Bana göre ise Aaron tatlı, sevecen, ateşli ve kesinlikle çok hoş bir adamdı. Kathy'e olan yaklaşımı, geçmişinin acı travmalarına olan sabrı ve anlayışı çok hoşuma gitti.
Evet, kitabımızda yazar kadına şiddet ve çocuk istismarını işlemiş. Yetişkin bir birey olduğunda bile atlatılamayan kabuslar, çocukluk anıları ve ne kadar güçlü görünmeye çalışırsa çalışsın içinde bir yerde arızalı olan kısmın gün yüzüne çıkmak için fırsat kolladığı anlar burada çok iyi işlenmiş. Diğer yandan sevginin iyileştirici bir güç olduğunu ve mutlu ailelerde büyüyen çocukların nasıl farklı olduğunu da görmüş olduk.
Tüm bunları okurken yanında sıcacık ve keyifli bir aşk hikayesi okumak istiyorsanız Sadece İş İlişkisi'ne bir şans verin derim. Üstelik kitap bir seri.
Yazarın kalemiyle ilk kez tanıştım ve sevdiğimi açıkça söyleyebilirim. Abrams kardeşlerin devamını okumak için sabırsızlanıyorum.
#güçlüolduğumuziçinbizimbaşımıza geldi daha ilk sayfadan beni içine alan, çok etkileyen bir kitaptı.
Sarah (gerçek adı bile bu değil) nadir görülen bir kansere genç yaşında yakalanırken, hayatın başında kendi sonunu hissettiği gibi kitaba da sonunu söyleyerek başlamış.
Genç yaşlarda; ben zaten 42 yaşında öleceğim demişti bir yerde, öyle de oldu.
Sonunu başından bildiğin bu kitaptan neden bu kadar etkilendin derseniz, o sona gidiş yolu okunmaya ve ağlamaya değerdi diyebilirim.
Öyle güçlü ve güzel bir kadın karakter vardı ki, bu hayatına annelik de sığdırdı, güzel bir aşkta büyük bir acı da…
Kendi gücünün farkında ve diyor ki; bu yaşadıklarımı kimse kaldıramazdı, ben güçlü olduğum için benim başıma geldi
Yer yer asla kabul edemeyeceğim kızgınlıklar, yer yer göz yaşı ve bolca empati sığdırdığım bu kitabı gerçekten çok sevdim.
Tavsiyelerime güvenen bunu da sepete atmalı
•
BABAYLA YAŞARKEN YETİM HİSSETMEK
İnsan ailesinden beklediği desteği arkasında bulamadığında tüm dünya tarafından alkışlansa bile içinde bir eksiklik, yetersizlik hisseder. Kafka'nın yaşadığı şeyi de buna benzetiyorum. Hayatındaki baba figürü hep baskın, kontrol sahibi, kısıtlayıcı, aşağılayan, hor görücü rolleriyle karşısına çıkmış. Hayatını bütünüyle etkileyen babası ona
Selammm Canımlar
Çıktığı günden beri ben bu kitabın tasarımına aşığım. İç dizaynı falan da o kadar güzeldi ki bayıldım.(Görsel şölen severiz efendim.) Hiç konusunu bilmeden direkt kapağına vurulup aldığım doğrudur. Pişman mıyım asla değilim ama kitabın biraz yavaş ilerlediğini de belirteyim. Gel gelelim konumuza;
İlkim ve Emir Feza üniversite de
