ahir zaman ve biraz iç dökme
Zaman kavramım o kadar yitik ki.Bir yıl bir ay gibi bir ay bir hafta gibi bir gün ise birkaç saat gibi geliyor.Önceki günü çoğunlukla hatırlamıyorum.Anılarım bir bir hafızamdan siliniyor.Tanıdık geliyor bazı hisler sadece.E kırgınım da biraz çünkü kendime iyi bakamadım.Nasıl bakacağımı da pek bilmiyorum.Kimse nasıl bir girdapta olduğumu da bilmiyor.Ama beni bu hâle getiren şeyleri biliyorum sadece çözümü için korkuyorum.Çözümsüz kalmasından korkuyorum,bana getireceği olumlu/olumsuz yeniliklerden korkuyorum.İnançsız biri olsam ötenazi için bir saniye bile düşünmezdim ancak dünya nimetinden nasibim varmış ki Rabbim Müslüman bir ailede doğmamı nasip etti.Belki çok karamsar gelir yazdıklarım ve anlamaz kimse ama dilim döndüğünde yazıyorum işte...
Şimdi yeni başlangıçlar yapmak istiyorum.Toprağımdan filiz yeşertmek, mübalağa sanatından faydalanmak gerekirse de bir çınar gibi kök salmak istiyorum hayata.Rabbim yeni başlangıçlar yapmak isteyenlerin yardımcısıdır bilirim,en büyük gücü inancımdan Allah'ım sen kuvvet ver,sıhhat ver,afiyet ver.
28/04/24/günün ilk saatleri
Tavır ve davranışlar kadar, anlayış ve kavrayışlar da insanları ele verir. Toplum, asaletleri ilk anda belli olanlar kadar fehametleri gün yüzüne vuranlarla da memlūdur.
………………………………………………………………………..…
Clarice Lispector'un (1925-1977) 17 yaşında yazdığı ilk romanı olan Yabani Kalbin Yakınlarında, 1944 yılında yayımlandı. Radikal olarak yeni tarzı, Brezilya edebiyatından, bölgeselci damarından daha sonra onu zirveye hareket ettiren büyük psikolojik yoğunluğa sahip içgözlemci bir literatüre geçişini işaret
ʙᴜ ᴅᴀᴠʀᴀɴışʟᴀʀıᴍı ᴄ̧ᴏᴄᴜᴋᴄ̧ᴀ ɢᴏ̈ʀᴜ̈ʏᴏʀʟᴀʀᴅı. ᴏʏsᴀ ʙᴇɴ ᴢᴀᴛᴇɴ ʙɪʀ ᴄ̧ᴏᴄᴜᴋᴛᴜᴍ, ᴄ̧ᴏᴄᴜᴋʟᴜᴋʟᴀʀıɴı ᴜɴᴜᴛᴀɴ ᴏɴʟᴀʀᴅı.
"Dünyayı Sırtında Taşıyan Balık", Özgür Balpınar'dan okuduğum ilk kitap oldu. Kitabın yorumlarına ve puanına baktığımda beklentim çok yüksekti ve hemen hemen o düzeyde de sevdim kitabı.
Önce konusundan bahsedeyim. Kitap Samed
"Çünkü seni kendimden de sakınmak istiyorum.
İlk kez böylesine aşık olduğumu bilir misin?
Dua gibi huzursun kalbime ama
Ya imtihanımsan?
Bir insan hem huzurlu hissettirip hem nasıl can yakabilir?
Sadece bir gün olurda karşılaşırsak diye
Umut ediyorum, gözlerime baktığında, göz bebeklerinin büyüdüğünü görmek istiyorum.
Sırf şu Umut ve zamana tutunuyorum.
Uçan kuştan medet umduğumu bilir misin? Sana bu kadar sevgi ve sinir doluyken
Bir bakışın ile yerle bir olduğumu bilir misin?
Ey yarim ben denizdim sen çimen
Hayatında oldu mu hiç seni benim kadar
Çok seven..?
Dualarıma emanetsin
Ama kapasam gözlerimi
'Gel' desem çabucak gelir misin?
Gelsen toplasan beni,
Görsen hissetsen sevgimi
İmtihanım yerine kabul olan duam olsan..🤲🏻
Ben gözlerinde kaybolsam, kendimi bulsam..
Herkes ten tene olmayı aşk sanarken
Benim yan yana olduğumuzda kalbimin atışlarını görsen
İşte o zaman da beni yok sayabilir misin?"🌸
daha geldiği ilk gündü... ahu gözlerinin taa bebekleri gülüp duruyordu ... o bir ahuydu ki, cümle avcılar onun peşinde sandım, asıl evlada o gün kavuşturdu Allah beni...
Resûl-i Ekrem sahâbîlerine şöyle anlatmıştır: "İsrailoğulları arasında dinden sapma ilk defa şöyle başladı: Bir adam başka bir adama rastlar ve 'Bana baksana, Allah'tan kork ve yapmakta olduğun şeyi terket, çünkü bu sana helal değildir derdi. Ertesi gün, o adamla aynı işi yaparken tekrar karşılaşır ve o kişiyi yaptığı kötü işten alıkoymadığı gibi, onunla yiyip içmekten ve beraber olmaktan da çekinmezdi. Onlar böyle yapınca, Allah Teâlâ kalplerini birbirine benzetti." Hz. Peygamber bu sözlerinin ardından Mâide sûresinden, içinde "Yaptıkları fenalıklardan birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı" (el-Mâide 5/79) âyetinin de yer aldığı 78-81. âyetleri okumuş, daha sonra sözüne şöyle devam etmiştir: "Hayır, Allah'a yemin ederim ki, ya iyiliği emreder, kötülükten nehyeder, zalimin elini tutup zulmüne mani olur, onu hakka döndürür ve hak üzerinde tutarsınız; ya da Allah Teâlâ kalplerinizi birbirine benzetir, sonra da İsrailoğulları'na lanet ettiği gibi size de lanet eder"
(Ebû Dâvûd, "Melähim", 17; Tirmizî, "Tefsirü'l- Kur'ân", 5/6, 7; İbn Mâce, "Fiten", 20). "
Bugün bir kitap alıntısı ya da inceleme değil de kendimce tecrübe ettiğim şeyleri sizinle paylaşmak istiyorum. Hem belki benim gibi olanlara yol gösterir hem de sizlere anlattığım için ben rahatlarım diye düşünüyorum. Ben sevginin çok az olduğu olsa bile çok yanlış ifade edildiği bir ailede büyüdüm. Annem babam hayattalar, canları sağ olsun iyi ki
Bir gün dünyanın en sevilen ve pahalı ressamlarından olacak ve yaşarken pek az eserini satabilen birinin, profesyonel hayatının ilk dört yılını ticari bir galeride satış elemanı olarak geçirmesi ne kadar da ironiktir.
Kitap fuarında son gün...
Kitap fuarı yarın da devam edecek ama benim için bugün son gündü.
Bugünün en değerli imzası Yağız Aksakaloğlu'nun Girdap adlı kitabını imzalatmamdı.
En son kendisiyle 2018'de Ankara kitap fuarında ilk kitabı çıktığında karşılaşmıştık. Ve ben o zamanlar Mustafa Önsel kitaplarını yeni okumuştum. Üstüne kendisinin ilk kitabını okumuş olmak o dönemde oldukça sarsıcıydı...
Şozo isimli bir adam ilk karısıyla evlenmeden önce Lili isimli bir kedi sahiplenir ve uzun yıllar boyunca kediyle birlikte yaşar. Adam ve kedi arasında çok samimi ilişki vardır. Şozo evlendiğinde ilk karısı Şinako, kedi seven birisi olmadığı için kocası ile kedi arasında ilişkiden rahatsız olmaktadır. Ansızın Şinako'nun kocası Şozo kadını evden atar ve Fukuko adlı başka bir kadınla evlenir. Bir gün Şinako, Fukuko'ya mektup yazar ve Lili'yi ona vermesini ister ve olaylar böyle başlar.
Okuması keyifli ve akıcı bir kitaptı. 125 sayfa olduğu için okunması kısa sürecektir. Okumanızı öneririm.
O gün meydandan ayrıldığında Kureyşlerin içinde garip bir biçimde muğlak olan konumunun daha da fazla farkına varmış olsa gerekti; yalnızca onlardan olmadığı için güvenilen fakat aynı zamanda liderlik konumunda olamayacağı için de onlardan biriydi ya da öyle sanıyordu.
Beş gündür ilk kez yalnız kalıyordum. Yalnızlıkla beslenen biriydim; yalnızlığımı alırsanız yemeğimi ve suyumu almış kadar olursunuz. Yalnız kalamadığım her gün gücümden bir şeyler alıp götürür. Bununla övünmüyorum ama önemliydi benim için. Odanın karanlığı güneşti bana. Şişemden bir fırt aldım.
"Okulda ana dilde konuşmayın. Bizim öğretmen açıkça söyledi resmi dil dışında konuşanlar cezalandırılacak."
Azad:
"Kendi hesabımı ödedim. İlk tokadı yedim gün boyu kendi dilimde konuşabilirim" dedi gülerek